Çeteler, devlet yetkilileriyle ve siyasilerle olan kirli ilşkiler.
Gazi meclisimize terörist başını getirip konuşturmak isteyen, terörist seviciler!.
Karanlık cinayetler.
Polisimizi memurumuzu hedef alan kahrolasıcalar.
Devletimizin en mahrem yerlerine silahlı saldırılar.
Sahi ülkemizde ‘iktidar’ var mı!
Sorusu geliyor insanın aklına.
Yoksa sözde bir iktidar mı var.
Davul bunların boynunda tokmak kimlerin elinde?
Sözde iktidarın ve ana muhalefetin danışıklı dövüşmeleri.
Türkiye’nin dört bir yanında çalınan savaş tamtamları.
Hedefin Türkiye olduğuna işaret değil midir?
Herkesin gerçekleri iliklerine kadar bilmesi hissetmesine rağmen satılmışların sesinin duyuruluyor olması.
İyiye bir gidişatın olmadığının en bariz işaretleri değil mi?
Hangi taraftan tutsanız elinizde kalıyor.
Çok manidar..
***
Tabi ki büyük resmi de fark etmek lazım.
Neredeyse her on yılda bir ekonomik kriz yaşıyoruz.
Ülkemizin deprem gerçeğini de unutamıyoruz.
Daha bir kaç yıl önce alım gücümüz neredeyse iki kat daha yüksek idi.
Dövizin uçuşu cebimizi eritti bitirdi.
Peki döviz neden uçuyor?
Ekonomik bir önlem alamıyor muyuz?
Uzmanlar dövizin önlenemeyen yükselişini iki nedenle açıklıyor.
Birincisi ithalatın artıyor olması.
Sürekli yurtdışından alınan ürünler, yurt dışına ödeme yapmak için döviz ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Bu sebeple döviz sürekli yükselen ivmeye sahip oluyor.
Öyle bir ithalat oluştu ki, ihracat yapmak için ihtiyaç duyulan hammadde veya yarı mamulün % 82’si ithal ediliyor.
Şu deyişle ihracat için % 82’sini yurt dışından ithal ediyoruz. Biz üretimi tamamlayıp sevk edene dek döviz bir yükseliveriyor, bedavaya kürek çekmiş oluyoruz. Bu nedenle sattığımız paraya yeni ürünü yerine koyamıyoruz.
Bir de piyasalarda yükselen fiyatlar!
Önlem! İse en basit olarak şöyle tarif edilebilir.
Biz bir ürün yaptık bu ürünü paketleyecek ve satacağız. Ürünümüz salça olsun. Bunu teneke kutuya, plastik bidona cam şişeye koyabiliriz. Yerli imalat hangisi ise onu tercih etmeliyiz. Domatesi ektiğimiz tohumdan nakliyeye kadar yerlileşme hamlesi başlatmalıyız.
İkinci sebep ise çözüm önerimize ters hareket edilmesinden kaynaklanıyor. Milli kaynaklar kullanılmadığı için dışarıdan gerekli gereksiz ürünlerin ithal edilmesiyle oluyor.
İthalat için de para olmadığından dışarıya dövizle borçlanılıyor ve ödeme yapmak için de dövize ihtiyaç duyuluyor.
Para bulunamadığı zaman neredeyse her gün devalüasyona sebep oluyor.
Ayrıca HERGÜN 1 Mİlyar TL faiz ödeniyor.
Bir diğer konu ise israf.
Devlet kurumları lüks aracı geçtim uçak helikopter kiralıyor. Ödenen para bir yılda faize verilen kadar.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yandaşa kılıfına da uydurup peşkeş çekiliyor.
Bahsettiğimiz konularda önlem alınması bir rahatlama ardından da borçsuz yaşama geçmeyi beraberinde getirecektir.
‘Kime ne diyorsun?’ dediğinizi duyar gibiyim.
***
Çözümcül hareketler yapılmalı.
Sözde iktidar cumhur ittifakı görev süresince bunu başaramadı.
Başaracağı yola giriş bile yapamadı/yapmadı.
Görüyor ve yaşıyorsunuz liyakat sahibi olmadıkları yirmi küsür yıldır aleni ortada.
Necmettin Erbakan Hocamız bunlara ‘yapamazsınız, getirip anahtarları bırakın’ demişti.
Hatta bin yıldır elde edilen ecdadın kazanımlarından da geriye gidildi.
Sözde iktidar cumhur ittifakı cephesi yurtiçi ve yurtdışında bakar mısınız neleri mahvetti.
Sosyal dengeleri alt üst etti.
Adalete olan güveni zedeledi.
Teröristlerle masaya oturmaya kadar işi götürdü.
Yani acziyetini ortaya koydu.
Ülkeyi ve milleti borç batağına soktu.
Paramız Afrika ülkeleri para birimlerinden daha değersiz hale getirildi.
Devletin imkanlarını bir takım imtiyazlılarla kan emici faizcilerle yeni oluşturduğu zenginlerle paylaştılar.
Faturayı da milletin sırtına yük ettiler.
Ne at izi, ne it izi kaldı birbirine karışmayan!..
***
Sivrisineklerle uğraşma devri çoktan bitti.
Artık bataklığı kurutmanın vakti geldi.
Stratejik ortağı, terörist besleyici AB- ABD ve israel olmayan, lideri BOP Eşbaşkanı olmayan!
Türkiye’de Yerli ve Milli bir iktidarın zamanı geldi.
Sizce de öyle değil mi?
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....