Direne direne kazandılar.
Keşke böyle olmasaydı.
Güvene güvene kazansalardı.
İslami bir nesil yetiştireceğiz sloganıyla yola çıkan iktidar maalesef insanın lehine olan ne kadar İslami düşünce ve uygulama var ise tam tersini yapmıştır.
İktidar partisinin milletvekilinin işyerinde çalışan işçiler ekmeklerinden edilmiş.
Sırf bir sendikaya üye oldunuz diye onlarca işçinin işine son verilmiş.
İşçiler haklarını aramak için çıplak ayaklarla Ankara’nın yollarına düşmüş.
Aradan geçen 52. Günün sonunda işyeri sahipleri işçilerle oturup konuşmayı kabul etmiştir.
Bu kadar sıkıntı, bu kadar çile niye çekildi o zaman.
Peygamber Efendimiz ne buyurmuştu;
“İşçinin alın teri kurumadan ücretini verin”
Eğer böyle yapılmış olsaydı bu işçiler 52 gün yollarda çamur çiğnemezlerdi.
Hadi Peygamberin sözüne kulak asmadınız, Kur’ana niye bakmadınız.
Enfal suresi 22. Ayette Yaradan bakın ne buyuruyor ;
“Şüphesiz ki, Allah katında canlıların en şerlisi, ilâhî gerçekleri düşünüp anlamayan o sağırlar ve dilsizlerdir.”
Yaradan hak yiyen insanları insanların en şerlisi olarak gösteriyor.
Bu insanlar ilahi gerçekleri düşünüp anlamayan sağır ve dilsizdir.
Hak ile ilgili hiçbir şey duymuyorlar.
Hak adına bir şey konuşmuyorlar.
Yaptıkları bütün işlerde kul hakkına giriyorlar.
…..
Bu insanlar bu haksızlıkları yaparken,
Acaba kul hakkının ne olduğunu mu bilmiyorlar,
Yoksa güvendikleri bir yer var da bize bir şey olmaz düşüncesindeler mi
Yoksa tamamen Allah’ın emirlerini hiçe mi sayıyorlar.
……
Bilmezler mi ki,
Dini bir uyarı olan ve ilişkilerin temeline yerleşen kul hakkı düşüncesi,
İşçi işveren ilişkilerinde de en önde tutulması gereken ilk prensiptir.
Allah indinde işçi de bir kuldur işveren de bir kuldur.
Bu birleşik noktada her iki taraf da, birbirinin hakkını üzerine geçirmeme konusunda daha dikkatli olmak ve duyarlı davranmak zorunda bulunduğunu bilmelidir.
Aksi yönde bir davranışın işvereni zalim durumu¬na düşüreceğini hatırından çıkarmaması gerekir.
Yine bilmeliler ki,
"Zalimlerin hiç bir yardımcısı yoktur." (Hac, 71.)
…..
İşçiler emeklerinin karşılığını ücret olarak alır.
Ücret, işçi tarafından hak edilişinden itibaren işverenin üzerinde artık bir emanettir.
Geçerli bir sebebi olmadığı sürece,
Meşru bir mazeret bulunmadığı sürece,
Ücretin zamanında ödenmemesi,
Ya da eksik ödenmesi,
İşverenin emanet riayet etmemesi olarak nitelendirilir.
Ve bu kişiler kıyamet gününde Allah’ın hasmı olarak vurgulanmıştır. .
Nitekim bir hadis-i kudside, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Üç kişi vardır ki kıyamet günü ben onların düşmanı olacağım. Bir şey verip hilede bulunan, hür bir kişiyi satarak değerini yiyen, bir işçi tutup ücretini ödemeyen kimseler. (İbn Mace, II’, 814)
Onun içindir ki Peygamber Efendimiz;
'İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.' Buyurmuştur.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....