Yarını Unutmadık, unutturmayacağız!
Dünya sessiz! İnsanlık sessiz! İslam Dünyası kör ve sağır!
Doğu Türkistan Kıyameti Yaşamakta!
26 Haziran 2009'da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda 2 Uygur Türkünün öldürülmesini protesto etmek istemesi üzerine yaşanmıştı. Çin güvenlik güçleri gösterilere sert karşılık vermiş olayların gelişi sırasında Çinli yetkililerin olayları planlı olarak tırmandırğı anlaşılmıştı.
Urumçi’de Uygur Türklerine yönelik yapılan saldırılarda resmi kayıtlara göre 197, gayri resmi kayıtlara göre ise bine yakın Uygur Türk'ü katledilmiştir. Şiddet olayları Çin'deki en kalabalık etnik grubu oluşturan Hanlar ile Çin'deki etnik gruplardan biri olup köken olarak Türk halklarından biri olan ve Müslüman olan Uygurlar arasında etnik çatışmaya dönüşmüştür.
O dönem Çin medyasına göre çıkan çatışmalarda 197 kişi hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434 kişi tutuklanmıştır. Dönemin Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir ise Washington'da yaptığı açıklamada, "Edindiğimiz bilgilere göre ölü sayısı 1000'in üzerinde, kimileri de 3 bin rakamını telaffuz ediyor" diyerek korkunç bilançoyu açıklamıştır.
Çin Haber Ajansları tarafından, Uygurların yüzlerce aracı ateşe verdiği, 14 ev ve 200'ü aşkın dükkânı tahrip ettiği ileri sürüldü. Doğu Türkistan'daki yönetimin yaptığı açıklamada, olayların Rabia Kadir'in önderliğindeki, Dünya Uygur Kongresi tarafından düzenlendiği iddia edildilmiş olsa da Rabia Kadir bu iddiaları yalanlamıştır.
Olaylardan sonra Çinli yetkililer bölgedeki internet erişimini kapattı ve telefon servislerini sınırlandırdı. Bölge hükümeti tarafından Sincan'da gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Polis Han Çinlileri ve Uygurların yaşadığı mahalleler arasında güvenlik koridoru oluşturdu. Hanların bu koridoru geçerek geceleri kendilerine saldırdığını ifade eden Uygurlar, binlerce Uygur’un gecenin karanlığında katledildiğini açıklayıp ertesi gün protesto gösterisi düzenlediler. Bu arada Han Çinlileri de Hanların tutuklanması nedeniyle polise tepki göstermek amacı ile kalabalık gruplar oluşturdu.
Olayların sakinleşmemesi üzerine Urumçi'ye 20 bin takviye asker göndermiştir. Hükümet yetkilileri olaylarda ölümlerin arkasındaki kişilerin idam edileceğini açıklamıştır. Ayrıca olaylar kısa sürede Kaşgar şehrine de sıçramış, Çin yetkilileri olayları tamamen karartmak için 10 Temmuz'da yabancı habercilerin şehri terk etmelerini istemiştir. Çin bu uygulamasında başarılı olmuş ve dünya çok ama çok kısıtlı bir şekilde bölgeden haber alabilmiştir ve sadece Çin hükumeti kontrolünde çok az görüntü servis edilmiştir.
Tursun Gül isimli bir Uygur Türk’ü kadınının 7 Temmuz'da zırhlı araçların önünde tek başına dikilerek yaptığı eylem, Urumçi başkaldırısının sembolü haline geldi.
Urumçi Katliamı'nda şehit edilen kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Urumçi katliamı Türkiye’de Çağlayan meydanında protesto edilmiştir. 2009 yılında İstanbul Çağlayan meydanında yapılan mitingin şahsıma da tertip edicileri arasında bulunmak nasip olmuştur.
Çin Doğu Türkistan’da bu tarihten sonra baskı ve zulmünü artırmıştır.
Türkistan toprakları, en kadim ve en eski tarihi ve binlerce yıllık geçmişi ile dünyanın en önemli, köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan, Batı’da Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir coğrafyanın adıdır.
1944 yılında Rusya’nın Yalta kasabasında Sovyet lideri Stalin, ABD lideri Ruzwelt İngiltere lideri Churchill ile birlikte dünyayı paylaştıkları toplantıda Türkistan Doğu ve Batı olarak bölünmüş Doğu Türkistan Çin’e diğer kalan kısım ise SSCB’ye bırakılmıştır!
Rusya sınırları içine alınan Türkistanlıların orada Komünist Rusya yönetiminden çekmedikleri eza cefa kalmamıştır.
Aynı kaderi ve aynı zulmü Çin’e bırakılan Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon çoğunluğu Uygur olan Müslüman Türk halkı yaşamaktadır!
Türkistan toprakları, binlerce yıllık geçmişi ile dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan, tarihe yön veren ilim ve bilim insanlarının yetiştiği coğrafyadır! Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir sahaya sahip bir coğrafyanın adıdır.
Ne var ki Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon Müslüman Türk’e Çin komünist yönetimi çeşitli asimilasyon politikaları uygulamıştır. 1876 yılından beri Çin işgali altında ezilen Şarki Türkistan’ın adını işgal sonrası Çince “yeni fethedilmiş topraklar” manasına gelen Sincan ismiyle değiştirilmiştir. Bu tarihten itibaren Çin, Uygur Türklerine insanlık dışı uygulamaları ile Soykırım yapmış, yapmaya da devam etmektedir.
Bağımsız sivil kuruluşlarca tespit edilen uygulamaların bazıları şunlardır. Zorunlu göç ettirilme ve bölgeye Çinli nüfus yerleştirilmesi,
Kadın erkek çocuk demeden kamplara kapatılan insanlara olmadık işkenceler, kadın ve kızlara tecavüzler, çocukları ise komünist birer Çinli olarak yetiştirmeye çalışmaktalar.
Kamplarda sağ kalanların bazıları ise Çin içlerinde köle işçi pazarlarında satıldıklarının haberleri gelmektedir! Kültürel ve dini yasaklar ve kısıtlamalar, eğitim, ekonomi ve sağlıkta kısıtlamalar, zorunlu kürtaj,nüfusa kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından mahrumiyet, barışçı gösterilerin yargısız infaz fırsatlarına dönüştürülmesi, keyfi gözaltılar ile seri ve adil olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar, nükleer denemelerin bölgede sürdürülmesi gibi uygulamaların hala sürdüğü Doğu Türkistan'da 9 Temmuz 2009'da ise acısı yıllardır dinmeyen bir katliam tarihe geçmiştir.
Çin Doğu Türkistan’da akıl almaz uygulamalarını dünyanın, İslam dünyasının sessiz kalışları ile her geçen gün artırarak devam ettirmektedir!
Üzülerek ifade ediyorum!
Türkiyeden gerek stklar yazar çizerler gerekse siyasetçilerden zaman zaman kısık etkisiz ses çıksa da maalesef Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü durdurmaya yetmemektedir!
Bu sessizlik zulme ortak olmak demek değil de nedir?
Doğu Türkistan muhacirleri ve diasporada yaşayan kardeşlerime gelince asla unutmamaları gereken şudur asla yılgınlık ve umutsuzluk yok! Ve sizin yapmadığınız başkasından bekleyemezsiniz! Önce sizler ön almalı gerekli mücadeleyi vermelisiniz!
Ayrıca önemine binaen çok defa ifade ettiğim gibi muhacerette yaşayan sizleri ASİMİLASYON tehlikesi beklemektedir. Bunun önüne geçmek için ise;
Gençlere tarih şuuru ve bilinci vermelisiniz!
Dilinizi konuşmalı ve yeni nesillere öğretmelisiniz.
Dininizi öğrenmeli yaşamalı ve yeni nesillere öğretmelisiniz.
Kültürünüzü geleneklerinizi yaşayıp yaşatmalısınız.
Birlik ve beraberlik başarının en başta şartıdır! İhtilaflar üzerinden değil müşterekler üzerinden hareket etmek gerekmektedir.
Kurtuluş mücadelesi ve yolları zor ve çetindir. Milletler bağımsızlık ve hayatta kalma mücadelesi daima zor olmuş ancak mücadele eden pes etmeyenler kazanmıştır!
Zulüm ile abat olmak mümkün değildir. Zalimler yenilecektir!
Bunun için azimle fedakarlıkla mücadeleye devam etmek insani İslami görevimiz olmalıdır.
Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım ve zulümlere sessiz kalanlar Allah’ın huzurunda tarih huzurunda maşeri vicdanlarda mahkum olacaklardır!
Zulme rıza göstermemek, zalime dur demek şiarımız olmalıdır!
Doğu Türkistan’ı unutmadık unutturmayacağız!
Vesselam..