Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam Dünyası Birliğine Doğru Kızılelma Yolculuğumuz Türkiye ve AB.
Öncelikle ve önemine binaen şunu ifade etmeliyim;
Türk Devletleri Teşkilatı İslam dünyası ve İslam ülkeleri ile entegrasyonunun sağlanması ve iki milyara yakın nüfusa sahip İSLAM ÜLKELERİ İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI olması İSLAM DÜNYASI ve MÜSLÜMAN TÜRK DÜNYASI için hayati öneme haizdir. Bunun için çok süratle sadece ekonomik işbirliği ile kalmamalı savunma ve kültürel işbirlikleri de kurulmalıdır.
Türk Devletleri Teşkilatı nın kurulmasını katiyyen hafife almayın. AB kendi aralarında birliği altı ülke ile başlayarak yapmıştır.
Kızılelma Yolculuğumuzun hikayesine dair;
2'nci yazı ABD ve AB ülkeleri
3'üncü yazı Rusya
4'üncü yazı Dünyanın başı büyük belada! Çin Kasırgası!
5'inci yazı Uyuyan Dev!..Pakistan, Malezya, Endenozya bir bakıma D8 ülkeleri
hakkında olacaklardır.
Bunu ifade ettikten sonra gelelim
Türk Devletleri Teşkilatı kuruluşunun önemine;
Son zamanlarda yaşadığımız dünyayı kasıp kavuran virüs de dahil gelişen sağlık gıda tedarik ve buna benzer olaylara ve Çin ABD ilişkileri gibi pek çok olaya rağmen Türkiye kaderin sürüklediği yere doğru gitmektedir.
Öncelikle İktidar sonra muhalefet Türkiye'nin önünü kesmek isteyenlere fırsat vermemeli sorumlulukla hareket etmeli birlik ve beraberliğimize katkı vermelidirler.
Türk Devletleri Teşkilatı nın önemini anlamak için AB nin kuruluş tarihine ve genişleyerek büyümesine bakmakta yarar var.
AB (Avrupa Birliği)'nin temelini, II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak 18 Nisan 1951'de Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya arasında imzalanan Paris Antlaşması (1951) ile kurulmuştur. Yine bu ülkelerin imzaladığı 25 Mart 1957 tarihli Roma Antlaşması ile bir başka topluluk daha, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom) eklendi ve bu anlaşmayla, aynı tarihte Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kurulmuş oldu. 1958'de yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile de üyeler arasında gümrük birliği anlaşması imzalanmış Bu yapının oluşturulmasının öncülüğünü Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman yapmıştır.
Ancak Roma Antlaşması'nda nihai hedef sadece ekonomik değildir. Birçok alanda ortak politikalar oluşturmaktır. Netice itibarıyla, Maastricht Antlaşması (1992) (Avrupa Birliği'ni kuran antlaşma sayılmaktadır), Amsterdam Antlaşması (1999) ve Nice Antlaşması (2003) sonrasında Avrupa Birliği, bazı üyeler dışında parasal birliğe girmiş (Euro), Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikasını benimsemiş, Adalet ve İçişlerinde, suça ilişkin konularda Polis ve Hukuk iş birliğine karar vermiştir.
1951 yılında yola çıkan Avrupa birliği oluşumuna, Türkiye ile Avrupa Birliği'nin ilişkileri 31 Temmuz 1959'da Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlar. Günümüze kadarda üyelik süreci devam eder. Avrupa topluluk üyeleri bu güne hedeflerini ve üyelerini genişleterek gelmişler AB olarak yollarına devam etmektedirler.
Türkiye AB kapısında bekletilmekte, beklemektedir!
AB müzakereleri adı altında Türkiye'ye pek çok konu dayatılmakta Türkiye'nin dayatılan konuların ve bazılarını kabul etmiş bazılarını ise kabul etmemiştir. Mesela müzakere maddelerinden birisi dünyada örneği olmayan "sınır aşan sularımızın uluslar arası yönetime devri" böyle bir dayatmayı Tükiyenin kabul etmesi mümkün değildir.
AB Kıbrıs Rum kesimini üye olarak almış her fırsatta Türkiye karşıtı davranış sergilemektedir.
Merhum Erbakan hocanın yıllarca AB nin bir Hristiyan Kulubü olduğunu anlatmaya çalışmış ancak anlatamamıştı. (Çünkü bunlarda ne onlayacak idrak ne de gelecek vizyonu var.) Taki AB yetkililerinin bizzat AB nin Hristiyan topluluğu olduğunu açıklamalarına kadar.
Türkiye'de Erbakan'ın ifadesi ile "gavur aşığı" birtakım siyasetçi birtakım akademisyen kendilerine "aydın, sağcı solcu milliyetçi Atatürkçü" pozları takınarak; "Türkiye yönünü doğuya Araplara değil batıya çevirmiştir!.." gibi hezeyanlar da bulunmaktadırlar. Oysa peşinden koştukları AB Türkiye'yi oyalamakta kesinlikle alamayacaklarını da zaman zaman ifade etmektedirler. Türkiye yönünü ne doğu ne Batıya çevirmek zorunda değildir.
TÜRKİYE KENDİSİ 'YÖN' DÜR!
TÜRKİYE LİDER BİR ÜLKEDİR!
Ama ne hikmetse Atatürkçü pozlarındaki sağcısı solcusu Türkiye'ye uygun aydın(!)'ı düşünememektedir. Ağızlarından Erbakan dışında LİDER ÜLKE TÜRKİYE sözü çıktığını gördünüz mü!? Göremezsiniz onun için ufuk lazım kendi milletini ve gücünü bilmek ve milletine inanmak gerektiği gibi gücü üstünlük ve hak sebebi sayan batı kafasını ve inancını bilmek lazım. Yoksa üst perdeden hamaset ile olmaz!
Dünyanın parlayan yıldızı Türkiye’nin önlenemeyen yükselişi ile başlayan Kızılelma’ya yolculuğunun hikayesi başlamıştır.!
Yeterki onarılmaz önü alınamaz hatalar yapılmasın.
Türk Devletleri Teşkilatı; şimdiki haliyle daha başlangıç sayılmakla birlikte Türkiye ve bölge ülkeleri içinde çok önemlidir.
Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayevin destekleri ile birliği oluşturan ülkelerin devlet başkanlarının katılımları sonucunda 3 Ekim 2009'da Nahçıvan'da imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında kurulmuş olan uluslararası örgüttür.
Önceleri Türk Konseyi olan örgüt adı 2018'de Türk Keneşi adını almış ve son olarak 12 Kasım 2021 tarihinde adının Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirilmiştir.
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan dan oluşmaktadır. Bundan böyle diğer bazı devletlerde bu birliğe katılacaklar. Başta Ekonomik ilişkiler savunma sanayii savunma işbirliği anlaşmaları kültürel anlaşmalar arkası gelecektir. Müslüman Türk devletleri varlığını her alanda hissettirecek ve başta Doğu Türkistan ve diğer yerlerdeki zulümler son bulacak müslüman Türk devletleri bağımsızlıklarına kavuşacaklardır.
Türk Devletleri Teşkilatı'nı oluşturan devletlerin hemen tamamında sadece petrol değil, Tarıma elverişli alanlar ve madenler bakımından da özellikle altın madeni bakımından da oldukça zengin ülkelerdir.
Teşkilat üyelerinin toplam nüfüsü 150 milyona yakındır.
Birliktelik maddi ve manevi olarak çok değerlidir.
Türk Devletleri adeta kendilerini keşfetmekte ve gerekli çalışmaları başlatmış görünmekteler.
Bu birliktelikte Türkiye gelişmişlik ve birikim bakımından kardeş ülkelere önderlik ve klavuzluk yapmak durumundadır.
Komünist Rusya'nın Çerkes, Tatar ve diğer unsurlara yaptığı gibi müslüman Türk topluluklarına yaptığı asimilasyon ve soykırımdan geriye kalan müslüman Türkler bağımsızlıklarına daha yeni yeni kavuşmuş olduklarını unutmamalıyız. Boyunduruğu altında yıllarca baskı ile yönettiği diğer müslüman Türk özerk bölgeleride bağımsızlıklarına kavuşacaktır.
Burada Türkiye'ye çok iş düşmektedir.
Yeni dünya düzeni kurulacaktır.
Vesselam
(Devam edecek)