Son günlerde süt ve ürünlerindeki fiyat artışları karşısında “Süt de ithal edelim” denilmeye başlandı. Hayvancılığın gelişmesi ile zaten süt ihtiyacının karşılanabileceğini biliyoruz. Her şeyi ithalata bağlayarak bu işin içinden çıkmanın da mümkün olmadığını söyleyelim.
“Süt de ithal edelim” çağrıları bizi daha önce yazdığımız bir yazıya yönlendirdi. Bu nedenle bu yazımız sizlerle yeniden paylaşmak istedik.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar Türkiye’deki süt üretimi ile ilgili bir açıklama yaptı. Bayraktar açıklamasında, “Sivas, Konya, İzmir, Balıkesir, Erzurum ve Kars 4,57 milyon ton süt üretimi ile ülke üretiminin dörtte birini karşıladılar” dedi. Sivaslılar da “Türkiye’nin süt üretiminin önemli bölümünü biz karşılıyoruz” diyerek sevindiler.
Sivas’ın, süt üretiminde önde iller içinde olması hiç kuşkusuz hem önemli, hem de sevindiricidir. Süt üretimi Sivas’tan yapılıyor, diğer illere de buradan gidiyor ama süt ürünleri diğer yerlerden Sivas’a da gelip, burada pazarlanıyor. Bize göre işin ters tarafı buradadır. Sivas, ürettiği süt ürünlerini işleyemiyor. İşlese de bu pazarlama için yeterli olmuyor.
Sivas’ın da aralarında bulunduğu 6 ilde toplam 4 milyon 570 bin ton süt elde edilmiş. Sivas, üretimde Türkiye ortalamasının üzerine çıkmış. Önlem alındığı takdirde ve süt üretiminin teşvik edilmesi ile bu rakamın katlanarak sürebileceğine de dikkat çekiliyor.
Yüzümüzü Sivas’a çevirip, konuyu enine boyuna masaya yatırmak istiyoruz.
Geçenlerde Sivas’a gittiğimizde çarşı-pazar dolaştık. Et ve süt ürünleri ile ilgili olduğumuz için bu ürünleri kontrol ettik. Özellikle süt ürünleri (peynir, yoğurt, süt kaymağı, vb.) gibi çeşitlerin Sivas dışında üretilen ürünlerden oluştuğu gerçeği ile karşılaştık.
Şimdi siz kalkıp “Türkiye’nin süt üretim merkezi haline geldik” diyorsunuz. Bir övünç kaynağınız var. Ancak, üretilen bu ürünlerden ne elde ediyorsunuz ? Öncelikle buna bakmak gerekiyor.
Eğer Sivas, böylesine bir süt üretimine sahipse bunu işleyecek işletmeler neden yok? Neden Sivas kendi yoğurdunu, peynir çeşitlerini, kaymağını üretmiyor? Neden bunları işleyerek hem iç tüketiminde, hem ihracatında kullanmıyor? Sivaslılar hiç bunları düşünmüyor mu?
Küçük bazı işletmelerin var olduğunu da gördük. Ancak, bu tür işletmeler Türkiye’nin hemen her bölgesinde zaten var. Aslında bunu sanayi haline dönüştürmek, ürünler pazarlamak, marka yaratmak önemlidir. Sivas, bunu başaramamıştır.
Geçmişte de et ve süt üretiminde lider konumda olan Sivas, bu liderliğini bile yitirmiştir. Bu kaynağı elinde tutamamıştır. Önemli olan bu ürünlerin pazarlanması, Sivas’a kaynak olarak aktarılması gerekiyor. İşte, bu alanda bir birlik ve bütünlüğün oluşmadığını da görüyoruz.
Süt üretiminde adı geçen diğer iller baktığımızda, bu illerde kurulu bulunan işletmelerin ürünlerde marka yarattığını görmekteyiz. Her şeyi devletten bekleme dönemi bitmiştir. Yine görebildiğimiz kadarıyla Sivaslılar halen her şeyi devletten bekleyerek bir şeyler elde etmeye çalışıyor. Bu da zaman kaybına neden olduğu gibi, kente de birşey kazandırmıyor. Hayvancılık gibi son derece önemli bir kaynağa ve potansiyele sahip olan Sivas, bu alanda beklenen çalışmayı yapabilirse, et ve süt üretiminde, işlenmesinde, pazarlanmasında lider olabilir.
Sivas’ın hala bu şansı bulunuyor. Türkiye’de birçok küçük yerleşim birimlerinde bile üretilen ürünlerin marka haline getirilip, kurulan tesislerde işlenerek pazarlandığını da görüyoruz. Bazı köyler bile bu işi başarmışlar. Sivas neden başarmasın?
Bugün Akhisar’da marka haline gelen Akhisar köftesi paketlenip, dondurulmuş olarak pazarlanıyor, hatta Almanya, Hollanda gibi ülkelere bile gönderiliyorsa, marka haline gelen Sivas köftesinde bu neden başarılmasın?
Ödemiş’te Süt Ürünleri kooperatifi tarafından üretilen kaşar peyniri, İzmir tulum peyniri ve diğer peynir çeşitleri marka haline getirilip, tüm yurtta pazarlanabiliyorsa bu Sivas’ta neden yapılmasın?
Demek ki birleşince, bütünleşince, istenilirse her şey olabiliyor.
Bazı küçük aile işletmeleri hayvancılık yapıyor, üretilen etlerden çeşitli ürünler elde edip iç pazarlama ile satıyor. Bunlar yeterli olmuyor. Kalite açısından son derece önemli olan, çok beğenilen bu ürünler sadece iç pazarda değil, Türkiye’nin, hatta dünyanın her noktasına pazarlanıp taşınabilmelidir. Biz de Sivas’tan pastırma, kavurma ve sucuk gibi ürünlerden aldık. İşletme sahipleri bu ürünlere özellikle İstanbul’daki Sivaslılardan talep geldiğini, kargo ile gönderme yaptıklarını söyledi. Bunun geliştirilmesi yolunda, pazarlanmasında neden adım atılmıyor? Bunu sorgulamak gerekmektedir.
Sivas’ın eskileri hep söylerlerdi. Sivas, özellikle kavurma, sucuk, pastırma konusunda liderdi. Kurutulmuş kemikli et ve bu etlerle yapılan yemekler sofralardan eksik olmazdı. Sonra, bu liderlik Kayseri’ye kaptırıldı. Sivas’ta üretilen kavurmanın, pastırma ve sucuğunun lezzetinin son derece önemli olduğunu eskiler hala anlatırlar.
Bugün, Sivas köftesi tescil edilmiş, lezzeti dillerde dolaşıyorsa, bunun en önemli nedenlerinden birisi üretilen ettedir. Nitekim Türkiye’nin bazı bölgelerine Sivas’tan kesilmiş et gidiyor. Böylesine zengin bir kaynaktan bile gerektiği gibi istifade edildiğini söyleyebilir miyiz?
Ulaş’ta Et Entegre Tesisleri yapılıyor. Burası et üretiminde önemli bir istasyon olacak. Daha önce de böyle işletmeler vardı. Ancak, yine bunlardan istifade edilemedi. Temennimiz Ulaş’taki üretimden beklenen randımanın elde edilmesidir.