Ne Kadar Ahlaklıyız?!
Ya da Ahlaksız! mıyız?
İnsan olmanın alameti farikası ahlaklı olmak, veya ahlakı ile tebarüz etmiş olmaktır. Onun için "Ahlaksızlık" isnat edilen birisine “sen insan değilsin" cümlesi dökülür insanın dilinden.
Önce ahlakı tarif etmek ve sonrasında ahlaka bakmak gerekir.
Ahlakın sözlük olarak anlamlarından biri:
"insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü."
Diğer anlamı ise; "kişide huy olarak bilinen; iyi ve güzel olan nitelikler."
Ahlak kelimesi yerine bazen "etik" kelimesi kullanılmaktadır. Etik kelimesinin sözlük anlamı genel kullanım sonucu her ne kadar "ahlak'ı" da ifade ettiği düşünülse de Etik terimi Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir. Ülkemizde ise Etik terimi; etik değil "uygun değil" ya da "Meslek ahlakı" anlamına gelmektedir. Her ne kadar alışkanlık olarak bir de maalesef modernitenin etkisinde kalarak "Etik" kelimesi Ahlak kelimesi yerine kullanılsa da kesinlikle Ahlak kelimesinin anlamına gelmez.
Olsa olsa. "iş ahlakı" ya da etik değil "uygun değil" anlamında kullanılabilir.
Ahlakın anlamı yukarda ifade ettiğimiz gibi doğuştan gelen, insanlığın inancı ve inancın şekillendirdiği kültür sonucu oluşan huy, iyi ve güzel davranışlara ahlak denilmektedir. Ahlak hayatın bütününde geçerlidir etik kelimesinde olduğu gibi sadece iş ahlakını kapsamamaktadır.
İnsanların ahlakını inançları şekillendirir ve insanlık tarihi boyunca Peygamberler güzel ahlakı yaymak için; fiilen de güzel ahlaka örnek olarak yaşamak suratiyle güzel ahlaka örneklik oluşturmuşlardır.
Nitekim peygamberimiz "güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." Demektedir.
Yeni müslüman olmuş bir bedevi Peygamberimizin huzuruna gelir ve Peygamberimize "İslam nedir? ya Resullah" diye sorar. Peygamberimiz "güzel ahlak" buyurur. Bedevi tekrar sorar “ya Resulallah din nedir?” Peygamberimiz tekrar "güzel ahlak" buyurur. Aradan biraz zaman geçer Bedevi tekrar aynı soruyu sorar Peygamberimiz; "güzel ahlak" buyurur. Bedevinin Peygamberimize üç defa aynı soruyu sormasına orada bulunan sahabeler rahatsız olur ancak buradan da anlaşılacağı gibi işin başı güzel ahlaktır.
Şimdi kendimize soralım ve cevabını kendimiz vererek ahlakın veya güzel ahlakın neresindeyiz? Ona hep birlikte bakalım.
- Başta Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Filistin'de, Afrika'da ve dünyanın ücra köşelerinde mazlumlara yapılan zulme sessiz kalmıyorsak!
- Söz verdiğimizde sözümüzü yerine getiriyorsak,
- Yanımızda çalışanın hakkını veriyorsak, çalıştığımız işin hakkını aldığımız ücretin hakkını veriyorsak,
- İnsanlara kibirli değil mütevazı davranıyorsak,
- Aile fertlerimiz özellikle karı koca olarak birbirimizin hakkına riayet ediyor ve birbirimizden hoşnutsak, kısa ayrılıkta bile birbirimizi özleyip arayacak ilişkiyi sağlayabilmişsek,
-Arkadaşlarımız ve dostlarımız bizi özlüyorsa, bizimle sohbet etmek birarada bulunmak istiyorlarsa,
- İsmimiz geçtiğinde iyilikle yadedilmeyi, anılmayı başarabilmişsek,
- Komşularımız bizden rahatsızlık duymuyorlar ve bizden hoşnutlarsa,
- Komşularımız ahlakımızdan namusumuzdan eminlerse,
- Adalet duygumuz zayıf zamanımızda olduğu gibi güçlü zamanımızda da aynı ise?
- Peygamber ahlakının önemli kriterlerinden olan "emanet" konusunda güven veriyor, emanete ihanet etmiyorsak,
- Bize emanet edilen makam, para ya da herhangi bir işin gereğini yapıyorsak,
- İnsanlarla ilişkimiz nasıl dostumuz bir yana rakibimize adil davranabiliyorsak...
Soruları çoğaltmak mümkün bu kadar kısa ve dar alanda durumumuza baktığımızda sonuç ne çıkıyor?
Tabi bahaneler uydurmak kendini haklı görmek de ayrı bir ahlak(!) anlayışıdır.
Ahlaklı mıyız?
İşin muhasebesi bu kadar kolay.
Güzel ahlaka örneklik bütün Peygamberlerin yaptığı gibi önce ahlaklı olmakla başlar.
Toplumları yüceltenler Ahlaklı insanlardır.
Önce ahlak ve maneviyat!
Vesselam..