Müebbet yedi gönlüm Mahkeme-i Leyla’da,
Ben sana ömür boyu mecnunum, dilde yandım.
Pâre pâre yüreğim, canhıraş vaveylada,
Bülbül-ü şeydâ gibi kırmızı gülde yandım.
..
Koğuş penceresinde her gün öter baykuşum,
Kafesinde sıkışmış pır pır eder cankuşum,
Kalbinin duvarları aşılmayan yokuşum,
Gitmiyor adımlarım, bu sonsuz yolda yandım.
..
Yusuf’um kör kuyuda, Yakub’un gözyaşında,
Ferhat’ım delinecek yüce dağın başında,
Ok gibi kirpiğinde, o yay gibi kaşında,
Nişangâhın ben oldum, gerdiğin telde yandım.
..
Issız geceye sordum; Sevdânın bedeli ne?
Hüzünler dedi; Kerem, al şu sazı eline,
Aslı’nın zülüfünün dokundum bir teline,
Savurdukça saçını, kavruldum külde yandım.
..
Mutlu geçsin isterim kalan ömrümün azı,
Vuslatı bilmez gönlüm, hasrete bile razı,
Melteme benzetirim estirdiğin poyrazı,
Zemheri soğuğunda donduğum halde yandım.
..
Gel hüznüme ortak ol, şimdi hazan mevsimi,
Kalmadı hiç takatim, tükettim nefesimi,
Kehkeşana gönderdim feryadımı, sesimi,
Duy sessiz çığlığımı, lâl oldum dilde yandım..