Amerika ve Batı’nın bugüne kadar terör örgütü PKK ve PYD’ye perde arkasından desteğinin bugün çok açıktan sürdüğünü görmekteyiz. Türkiye’nin bütün uyarlarına ve baskılarına rağmen adı geçen ülkeler terör örgütlerine destek vererek Türkiye’nin de önünü tıkmaya çalışıyor. Bununla da kalmayıp, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya, bölmeye planları yapıyorlar.
Şu sözler Amerikalı General Townsend’e ait:
“Suriye’nin petrol rezervi açısından en zengin bölgesi Deyrizor’u alıp 250 kilometrelik hattı kontrol etmek istediklerini söyleyen ABD’li general Townsend, “Deyrizor’la birlikte Orta Fırat bölgesine yerleşip Tabka, Münbiç ve Rakka’dan sonra Suriye’nin doğusunda da tek egemen güç olmayı planlıyoruz. Bu harekatta PKK-PYD tek ortağımız.”
Kamışlı, Tel Abyad, Ayn el-Arab, Tabka ve Münbiç’te PKK’ya eğitim kampları kuran ABD, Şedadi’de diğerlerinden daha büyük bir terör kampı hizmete soktu. Suriye’deki en büyük terör eğitim kampına ‘Askeri Akademi’ ismi verildi.
Atılan bu adımlarla Amerika’nın PKK/PYD’den vaz geçmeyeceği ve bu terör örgütleri ile olan işbirliğini sürdüreceğini görmekteyiz.
Bunlar ne anlama geliyor?
Daha önce DEAŞ’a karşı silahlandırılan PYD’lilerden savaş sonrası silahların alınacağını söyleyen Amerikalılar, bu konuda doğruyu söylemedi. Türkiye’nin tansiyonunu düşürmek için ortaya koydukları hiçbir sözün arkasında durmadıklarını da gelişen bu olaylarla anlayabiliyoruz.
Yıllardır dost ve müttefik dediğimiz Amerika’nın böylece bölgede tek oratğının PKK/PYD olduğu da görülüyor. Görülüyor çünkü, son günlerde her Amerikalı yetkili bunu açıkça ifade etmekten kaçınmıyor.
2015 yılında Ayn el-Arab (Kobani) bahanesiyle Suriye iç savaşına dahil olan ABD, Suriye’nin doğusunda 17 askeri üs inşa etti. Şimdiye dek “DEAŞ’ı göster PYD’yi yerleştir” taktiğiyle kuzey Suriye’ye ‘çöken’ Pentagon, bu oyunun son sahnesi Rakka’nın ardından ülkenin enerji merkezi Deyrizor’a girecek. ABD’nin bölgede görev yapan en üst düzey isimlerinden Korgeneral Stephen Townsend, bir sonraki hedeflerinin Deyrizor olduğunu açıkladı. Deyrizor saldırısında ABD-PKK ortaklığının devam edeceğini belirten ABD’li general, Fırat’ın doğusunda 250 kilometrelik alanı PYD haritasına katacaklarını söyledi.
Amerika’nın şimdiki hedefi ise şöyle:
Türkiye’nin güney sınırında Haseke ve Rakka’da zengin enerji hatlarını PKK’ya teslim eden ABD, Deyrizor’u da ele geçirdiğinde Türkiye sınır hattında 3 bölge ve 6 kantondan oluşan ‘federal’ yapıya son şeklini vermiş olacak. ABD’nin nihai hedefi ise terör koridorunun batı ucunda işgal ettiği Afrin’in ardından İdlib’i de ele geçirerek sınır hattı boyunca sömürge valileri aracılığıyla Suriye’nin bakir enerji potansiyeline sahip olmak. ABD böylece işgal ettiği bölgelerdeki petrolü Akdeniz’den pazarlama imkanı bulacak.
Sorun bu kadarla da sınırlı değil.
Suriye’nin kuzeyini PKK eliyle işgal eden ABD, bir yandan da petrol şirketlerini getirip bölgenin kaynaklarını pazarlıyor. Aralarında Fransız, Kanada, ABD, İngiliz petrol şirketi yöneticilerinin de bulunduğu gruplar, haziran ve ağustos ayları içerisinde PKK/PYD işgalinde bulunan Rakka ve Haseke’ye iki ayrı ziyaret gerçekleştirdi. Aşiret temsilcileri ve PKK’nın sözde kanton yöneticileriyle gizli görüşmeler yapan Batılı petrol şirketi temsilcilerine Trump’ın sömürge valisi Brett McGurk eşlik etti. ABD, Irak sınırından başlayarak Rakka-Deyrizor ve Haseke’de kurduğu alan hâkimiyetinin ardından günde milyonlarca dolarlık petrol üretimini Akdeniz hattından Suriye dışına taşımayı hedefliyor. Halen Şam rejimi mühendislerince çıkarılan petrol kuyularından DEAŞ ve PYD’nin günlük 6-7 milyon dolar gelir elde ettiği biliniyor.
Bölgedeki yeni gelişmelere de kısaca göz atalım:
ABD-PKK ittifakı Suriye’nin doğusundaki Deyrizor’a kuzeyden yaklaşırken, Esed-İran güçleri de batıdan hızla kente doğru geliyor. Humus güzergahını takip eden rejim güçleri, Deyrizor’a 30 kilometreye kadar yaklaştı. Kent merkezindeki bazı bölgeler zaten rejimin elinde. DEAŞ ile Kalamun bölgesinde anlaşan rejim güçlerinin Deyrizor merkezinde 3 noktada hakimiyeti devam ediyor. Bölgenin en büyük petrol rezervine sahip kentte ABD destekli PKK ile Rusya ve İran’ın müttefiği Esed güçlerinin karşı karşıya gelebileceği belirtiliyor. Bölge kaynakları iki güç arasındaki çatışma ihtimalinin yüksek olduğunu kaydediyorlar.
Daha önce bu konuda yazdığımız yazılarda “Yanı başımızdaki büyük tehlike” demiştik. Amerika’nın ve Batı’nın PKK/PYD desteği ile bölgede bağımsız bir Kürt devletinin de temellerin atılmaya başladığına dikkat çekmiştik. Bu yazdıklarımızın gerçekleşmeye doğru hızla yol aldığını görmekteyiz.
Bu gelişmelere Kuzey Irak’taki peşmergebaşı Barzani’nin bağımsızlık için referandumda direnmesini de eklediğimizde bölgedeki sıkıntıların daha da büyümekte olduğunu görüyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
PKK-PYD tek ortağımız…
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.