Korona virüs salgını nedeniyle bütün dünyada dengeler alt üst olurken, ülkelerdeki iç siyasi gelişmeleri ve yaşam tarzını da salgına yönelik politikalar şekillendiriyor.
Toplumsal dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan salgın döneminde ABD Başkanlığının Trump’tan Biden’e geçmesinin uluslar arası ilişkilerde belli bir rahatlama yarattığı gözleniyor.
Buna karşın birçok ülkenin iç işleyişinde ise aksine sertleşme ve politik manevralar öne çıkıyor.
TÜRKİYE BU SIRALAR ŞEFTALİ GİBİ
Türkiye’de ise, dışa dönük ılımlı, içe dönük sert politika izleniyor. (Şeftali gibi dışı yumuşak içi sert)
Biden'in ve Avrupa Birliği’nin yaptırımları öncesi; Yunanistan ile görüşmelerin başlatılması, Libya, Akdeniz, Suriye ve Irak politikalarının gevşetilmesi, Filistin’de alınan seçim kararı sürecinde Hamas’ı frenleme kararı, Doğu Türkistan’da yaşanan Çin işkencesine göz yumulması gibi ılımlı bir dış politika izlenmesi ‘dışarıda’ olumlu karşılanıyor.
Ya iç politika ne durumda?
Kaynayan kazan gibi desek yeridir.
En büyük gerginlik ‘siyasetin dili’nden kaynaklanıyor.
Her ne kadar ‘kişiliklere saldırı’ henüz, Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’ye, Bahçeli’nin de Tayyip Erdoğan’a bir zamanlar hakaret yağdırdığı düzeye gelmese de, giderek tırmanıyor.
Üstelik günümüzde ‘kişiliklere dille saldırı’ya, ‘kişilere fiilen saldırı’ da eklenmiş durumda.
SİYASETTE DOĞUM SANCILARI
Rakip Siyasi Partilerin içine el atma, parti içi kavgaları körükleme, yavru partilerin doğmasını teşvik etme ve onları sahiplenme işi de gerginliğin cabası.
AKP’den, Ahmet Davutoğlu’nun 'Gelecek Partisi' ve Ali Babacan’ın 'Deva Partisi' doğdu.
Önce CHP’den, sonra da DSP’den ayrılan Mustafa Sarıgül’ün kurduğu 'Türkiye Değişim Partisi' teşkilatlanıyor.
Başlattığı 'Bin Günde Memleket Hareketi'ni partileştirme kararı alan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin kuracağı partinin ismine ve logosuna ilk ulaşan Sabah Gazetesi olmuş nedense. İnce'nin, CHP’den istifa edip Şubat ya da Mart’ta faaliyete geçirmesi beklenen Partisinin adı 'Memleket Partisi'. CHP içindeki sorunları bir mektupla Genel Merkeze ileten milletvekilleri Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Avni Aksoy ve Özcan Özel'in de Memleket Partisi’ne katılacağı öne sürülüyor.
İyi Parti’nin de yeni bir yavru parti için doğum sancısı çektiği söyleniyor. İddiaya göre, ihraç edildikten sonra mahkeme kararıyla partisine dönen Ümit Özdağ, ikinci kez ihraç edilirse parti kuracak.
YSK’NIN 17 PARTİSİ!
Bu arada dikkatimi çeken bir YSK Kararı var. Yüksel Seçim Kurulu, geçen yıl 15 olarak açıklanan parti sayısı bu yıl Genç Parti ile Muhafazakar Yükseliş Partisi'nin (MYP) eklenmesiyle 17'ye yükseldiğini açıkladı.
YSK kararına göre seçime girme yeterliliğine sahip partiler şöyle:
İYİ Parti, AKP, Anavatan Partisi, BTP, BBP, Cumhuriyet Halk Partisi,
DP, DSP, Genç Parti, HDP, Hür Dava Partisi, MHP, MYP, Saadet Partisi,
Türkiye Komünist Partisi, Vatan Partisi, Yeniden Refah Partisi.
Mayıs ayı başına kadar olan sürede Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Sol Parti’nin de bu listeye dahil olmaları bekleniyor.
‘MİLLİYETÇİ CEPHE (MC)’Yİ CANLANDIRMA GİRİŞİMİ
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya temsilcilerini kabulünde, "Fethullah Gülen'in kandıramadığı, geçinemediği tek kişi rahmetli Erbakan’dı" demiş.
Erdoğan, Cumhur İttifakı’nı genişletme çalışmaları kapsamında Saadet Partisi’yle yakınlaşmaya çalışırken, devletin kanalı TRT de, Milli Görüş’ün kurucu lideri Necmetttin Erbakan’la ilgili bir dizinin çekimlerini yapmaya başladı.
Bu işler olurken Ertuğral Özkök boş durur mu! Köşesinde Erbakan’ın hoşgörülü bir lider olduğunu şöyle vurguluyor:
‘Erbakan Hoca acaba Metin Akpınar’ın taklitleri hakkında ne düşünüyordu?
Açıp Metin Bey’e sordum:
“Rahmetli Erbakan’ı çok sık hicvettiniz, taklidini yaptınız. Hiç size sitem etti mi, bir şey söyledi mi?”
“Hayır. Ne bir sitemi ne bir şikâyeti oldu” dedi...
Kendi payıma şunu düşünüyorum.
Mizah olduğu zaman siyasetin yüzü de gülüyor.’
Ben de diyorum ki, haklısınız ancak; 80 yaşına merdiven dayamış koskoca Metin Akpınar, Cumhurbaşkanına hakaret davasından adliye koridorlarında süründürülüyor. Bunu Erdoğan’a, dolaylı değil de açıktan hatırlatsanız daha iyi olmaz mı?
ORTAM ÇOK SERT, YUMUŞATILMALI
İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş gibi siyasi liderlerin, çizilen karikatürlerine nasıl hoşgörü ile baktıklarına bugünlerde basında görüntülü ve yazılı olarak yer veriliyor.
Demek ki, ortam çok gergin. Bir yandan salgınla mücadele edilirken, diğer yandan sokağa taşmasına ve toplumda patlamaya yol açmasına ramak kalmış ‘siyasi kavgalara dur denilmesi’ gerekiyor.
Ben de bunu destekliyorum ve 'Ey siyasi liderler; ne olur durun ya da salgını savana kadar ara verin bu kavgaya’ diyorum.
Milletin büyük bölümü yoksul, dükkanı kapatılan esnaf, orada çalışırken işsiz kalan vatandaş, zararına üretim yapan çiftçi, kredi borcu ve faturaların altında ezilen, evine hapsedilmiş emekli, bilgisayarı, tableti olmayan, internete ulaşamayan öğrenci, salgın nedeniyle istenmeyen bakıcı, temizlikçi ve daha niceleri gözünü çevirmiş Başkent Ankara’ya bakarak sesleniyor: ‘Hepimiz kardeşiz, bu kavga niye?’
Ve hepimiz diyoruz ki;
Gelin birlik olalım yarın çok geç olmadan
Gelin dirlik bulalım vazgeçin öç almadan
Geçin o sınıfları, geçin kardeşim geçin
Barışta buluşalım, mutlu Türkiye için.
(Cemal Safi)
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com