Sen 9 Eylül dersin iki kelime
Ben değişen yazgı anlarım
Özgürlük anlarım, bağımsızlık,
Sen İzmir dersin iki heceyle
Ben sevinçten ağlarım
..
Tarihin başı mı dönmüş
Şimşek hızı geldiklerinde?
Şaşırmış mı toprak
Ayakları yere değmeyen atlar geçerken?
Önce deniz mi görmüş
Kavruk yüzlü neferleri?
..
Bugün 9 Eylül
Tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları
Sen 9 Eylül dersin iki kelime
Ben onurlu bir halk anlarım
Rüzgarın çevirdiği sayfa anlarım
Sen İzmir dersin iki hece
Ben saygıyla ayağa kalkarım.
(HALUK IŞIK)
1922 de Mısır’da çıkan El Letaif gazetesi Yunanın İzmir’den çıkışını böyle tasvir etmiş. (keşke Yunan kazansaydı diyen) Püsküllünün uçan dedeleri ve hafifçe gülümseyen yüz.
9 Eylül 2021 akşamı İzmir.
..
DİYANET HİDAYETE ERECEK Mİ?
İzmir, püsküllü derken aklıma hutbeleri, duaları ve kılıcıyla son günlerin tartışma konusu olan Diyanet İşleri Başkanı Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş geldi.
Umarım Prof. Erbaş ‘hidayete erer’ (gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek) ve oturduğu koltuğun ilk sahibi olan, aynı zamanda kurtuluş mücadelesine katkısı olsun diye kefen parasını Mustafa Kemal’e veren, Rıfat Börekçi’yi örnek alır.
Mustafa Sabri ve İskilipli Atıf gibi hainlerin anıldığı ve sahiplenilmeye çalışıldığı bir dönemde biz Ankara Müftümüz, ilk Diyanet başkanımız, büyük Türk İslam alimi, Kuvayı Milliyeci din önderi Mehmet Rıfat Börekçi hocamızı analım. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...(İlahiyatçı Prof. - Yazar Cemil KILIÇ)
..
AFGANİSTAN’DAKİ KADINLARIN MÜCADELESİ
Taliban Afganistan yönetimini ele geçirdi kadınlar yeniden eve, burka’ya ve çarşafa kapatıldı.
Onların başlattığı mücadeleyi desteklerken, Türkiye’de Atatürk’ün kadınların özgürlüğü konusunda yaptıklarını hatırlamamak mümkün değil. İşte bir örnek:
“1927’ye ait bir gazete kupürü. Şimdiye kadar bir yerde paylaşıldığını sanmıyorum. Önemli olmasının nedeni bize ilginç bir bilgi vermesi. Haberde şu yazıyor: İlk Türk kadın avukat Süreyya Hanım, dün mahkemede ilk davasına çıktı.
Günümüzde haber değeri olmayan bu gelişme, 1927’de ana sayfadan duyurulmuştu.
Ve o Süreyya adliyeden çıkıp öğle arası yemek yemek istemişti. Bu, Meclisin yakınındaki İstanbul adlı lokantaydı. Ama bu 1927’nin Ankara'sında hiç hoş karşılanmamıştı.
Süreyya, tepki gelince bir süre gidememişti lokantaya. Ta ki Atatürk’e anlatana kadar. Atatürk ertesi gün lokantanın önünden arabayla geçerken durmuş ve ‘Süreyya yarın burada yemek yiyecek!’ diye emretmişti. Sonra ne mi olmuştu? Süreyya ertesi gün İstanbul Lokantası’nda yemek yiyebilmişti. Ankara’da bu da bir ilkti. Artık kadınlar sadece Ankara’da değil, tüm Türkiye’de özgürce yemek de yiyebilecek, özgürce avukatlık da yapabilecekti.
Süreyya Ağaoğlu, Atatürk’ün verdiği haklarla avukat olabildi, özgürlüğüne kavuştu. Atatürk'ün kıymetini anlamak için sadece bu gazete kupürüne bakmak bile yeterlidir.” (Yazar Tolga Aydoğan)
..
EYLÜL AYININ ÖZELLİKLERİ
Yaz aylarını geride bıraktık, Eylül’den gün almaya başladık. Sararmaya başlayan yaprakların da katkısıyla tabiat bir renk cümbüşüne dönüşürken, rüzgârda uçuşan gazeller ise hüzünlendiriyor.
Eylül, Süyanice üzüm anlamına gelen ‘aylûl’ kelimesinden gelir. Çünkü Eylül üzüm ayıdır.
Eylül’e, Türkiye’nin güneyinde pekmez ayı, kuzeyinde istavrit ayı İç Anadolu’da harman ayı denir.
Eylül ayının doğa takvimi ise şu şekilde işler:
1 Eylül – Yeniay, 6 Eylül – Bıldırcın fırtınası, 7 Eylül – Yaz sonu fırtınası (sebzelerin soğuktan etkilenmeye başlaması, 13 Eylül – Çaylak fırtınası, 15 Eylül - Bağ bozumunun bitişi, 16 Eylül – Dolunay, 21 Eylül – Gün ile gecenin eşitlenmesi, 25-28 Eylül - Kestane karası fırtınası, 29 Eylül – Turna geçimi fırtınası (turnaların göçü), 30 Eylül – Kırlangıç ve Ebabillerin göç etmesi. (Alıntı)
---
İYİ HAFTALAR