Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Ağustos 2020 Çarşamba günü Ankara'da bir fabrikanın açılışında yaptığı konuşmada ’Cuma günü (21 Ağustos) bir müjde vereceğini’ söylemiş, içte ve dışta herkes bu konuya kilitlenmişti.
Geçen süre içinde ortaya atılan tahminler arasında ‘Zonguldak açıklarında doğalgaz bulunduğu’ öngörüsü ağırlıktaydı.
Nihayet beklenen gün geldi. Erdoğan, Cuma günü saat 15.00’da yaptığı açıklamada, ‘Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz'de gerçekleştirdi. Fatih sondaj gemimiz Tuna 1 Kuyusu sondajında 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfetti. Hedefimiz 2023 yılında Karadeniz gazını Türkiye’nin kullanımına sunmak’ diyordu.
Erdoğan’ın müjdeyi vermesinden sonra Enerji Bakanı Fatih Dönmez ile birlikte, ‘Fatih’ adını taşıyan sondaj gemisinden açıklama yapan Hazine Bakanı Berat Albayrak ise ‘Ne doğu ne batı yeni eksen Türkiye’ diyerek çıtayı daha da yukarı çıkarıyordu.
2023 HEDEFİ NE KADAR GERÇEKÇİ?
Bu sevindirici açıklamaların ardından uzmanlar konuyu teknik yönüyle değerlendirerek, şu görüşleri dile getiriyordu:
-İtalyan enerji şirketi ENİ 2013 yılında Mısır’a ait Zohr sahasında, kapasitesi 850 milyar metreküp olan bir keşif yapmıştı. Aradan 7 yıl geçti, Mısır henüz zengin olmadı. Hatta Zohr’da üretim bile, aradan geçen 7 yıla rağmen başlamadı. Çünkü bu iş boyacı küpü değil. Doğal gazı bulmak bir şey, çıkartmak başka bir şey.
-Sondajlarda aceleci açıklamalar sizi yanıltıcı sonuçlara götürebilir. Bütün bunları göz önüne alarak, 5-6 kuyu daha açıp, çeşitli testler yaptıktan sonra kesim kanaate varıp ondan sonra rezervi açıklamak durumundasınız. O nedenle YAPILAN AÇIKLAMA ÇOK ERKEN.
-Örneğin keşfedilen gaz tabakası, sondajın başında tahmin edilenden çok daha ince çıkabilir. Ya da rezerv sahasındaki gazın çok dağınık olduğu öğrenilebilir. Bunlar, gazın çıkarma maliyetini etkileyeceği için önemli değişkenlerdir. DOĞALGAZI ÇIKARTMAK İÇİN SABİT PLATFORM OLMUYOR. YÜZER PLATFORM GEREKİYOR. YÜZER PLATFORMUN GÜNLÜK MALİYETİ İSE 400 BİN DOLAR. Kaldı ki, çıkartılacak doğalgaz Türkiye’ye sadece 6-7 yıl yetecek düzeyde.
-Diyebilirsiniz ki, ‘Ama bugün ama yedi yıl sonra, KARADENİZ’DEKİ DOĞAL GAZ TÜRKİYE’Yİ ZENGİN EDECEK Mİ ETMEYECEK Mİ?’ BU SORUNUN YANITI: HAYIR, ETMEYECEK. Hadi diyelim bulunan ve bulunacak doğalgazın toplam kapasitesi 800 milyar metreküp olsun. Bu küçük bir rezerv değil ama yine de Rus Gazprom’un veya Katar’ın doğal gaz rezervlerinin yanında esamesi okunmayacak bir miktar... (Katar’ın toplam rezervi 25 trilyon metreküp.)
-DOĞAL GAZA HER YIL HARCADIĞIMIZ 13-14 MİLYAR DOLAR CEBİMİZDE KALACAK. Bu da az buz değil elbette. Türkiye her yıl 45-50 milyar metreküp gaz ithal ediyor. İthalatçı BOTAŞ, fatura büyüklüğünü açıklamıyor ama işin uzmanları, uluslararası fiyatlara bakarak 13-14 milyar dolar hesabı yapıyor…
-13-14 milyar doların anlamı ne? Şöyle düşünelim: Normal zamanlarda TÜRKİYE TURİZMDEN YILDA YAKLAŞIK 35 MİLYAR DOLAR GELİR ELDE EDİYOR. Karadeniz’deki doğal gaz, turizm gelirlerinin üçte biri kadar getiri sağlayacak. Daha doğrusu bu kadar para Türkiye’nin cebinde kalacak. ‘YENİ BİR DÖNEME BAŞLAMAK’, ‘EKSEN DEĞİŞTİRMEK’ İÇİN ÇOK DAHA FAZLASI LAZIM.
-TÜRKİYE PETROLLERİ ANONİM ORTAKLIĞI ANONİM ŞİRKETİ (TPAO) VARLIK FONU’NA DEVREDİLDİ, İÇİ BOŞALTILDI, ÖZELLEŞTİRİLMESİ HAZIRLIĞI VAR. Doğal kaynakların araştırılması ve çıkartılması konusunda eğitim ve tecrübe olarak 20-25 YILINI VERMİŞ MÜHENDİSLERİ KAPININ ÖNÜNE KOYUP, YENİ DİPLOMA ALMIŞ MÜHENDİSLERİ SAHAYA SÜREREK İYİ SONUÇLAR ELDE ETMENİZ MÜMKÜN DEĞİL.
-Karadeniz’de doğalgaz çıkarma müjdesinin ucu gelip KANAL İSTANBUL’UN yapımına dayandırılacağı kuşkusu var. (İleri sürülen gerekçe: ÇIKARTILACAK DOĞALGAZIN BORUYLA NAKLİ SAĞLIKLI DEĞİL, BOĞAZDAN TAŞIMAK SAKINCALI, BU NEDENLE KANAL İSTANBUL’DAN TAŞIMAK İÇİN KANALIN YAPILMASI ŞART.)
-Rüzgar, güneş, jeojtermal ve hidrolik (su) eneri kaynakları olarak adlandırdığımız YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN YETERİ DERECEDE YARARLANMADAN PETROL VE DOĞALGAZA AĞIRLIK VERİLMEYE DEVAM EDİLDİĞİ SÜRECE DIŞA BAĞIMLI KALMAKTAN KURTULAMAYIZ.
-Müjde açıklamasından sonra borsa düştü, döviz kuru yükseldi. doğalgaz rezervi konusunda daha önce tiyo alanlar borsada haksız kazanç elde etti. Müjde açıklanıncaya kadar olan sürede kimlerin borsada hisse alıp milyarlar kazandığı araştırılmalıdır.”
PATRİMONYAL YÖNETİM ÇIRPINIYOR
Bu arada emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk, iktidarın patrimonyal yönetim oluşturduğunu, bu yerini seçimde korumak için çeşitli yöntemlere başvurduğunu idda ediyor.
İktidarın, muhalefeti cezalandırma, yandaş sermayedarlar ve siyasetçileri ödüllendirerek yanında tutma uygulamalarından sonra, şimdi de çaresizlikten ‘müjde’ gibi paketler açıklayarak halka umut vermeye çalıştığını öne süren Solmaztürk, şu görüşleri savunuyor:
“Yapılan araştırmalardan benim çıkardığım sonuç şudur: Bu iktidara, bütün bu olanlara rağmen anketlerde hâlâ neden yüzde 30 oy çıkıyor. İktidar, patronları ve siyasi kadroları ödüllendirerek kendisine bağlanıyor. Yüzde 30 oranını bu şekilde koruyor. Benim görüşüme göre aç ve cahil insanlarla demokrasi olmuyor. Gerçi Türkiye bunu aştı. Yakın gelecekten umutluyum. Önümüz açık. Sadece birlikteliğe, toparlanmaya, teşkilatlanmaya ihtiyacımız var.”
PATRİMONYALİZM NEDİR?
Emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ün sözünü ettiği ‘Patrimonyalizm’in ne olduğuna gelince:
‘‘Patrimonyalizm, Max weber'in "Ekonomi ve Toplum" kitabında ele aldığı bir kavramdır. Buna göre, otorite, kraliyet ailesinin kullandığı kişisel ve bürokratik güce dayanır. Bu yönetimde keyfiyet vardır ve monark'ın denetimindedir. İktidarın geleneksel olarak sınırları bulunur, ancak bu sınırların aşılması, tek adam yönetimine (sultan) kadar gidebilir. Yani, bir siyasal tahakküm biçimi, bir yönetim tarzıdır. Geleneksel toplumlarda görülen ve yönetici erkek ile yönettiği ev halkı arasındaki iktidar-itaat ilişkisinin nitelik olarak değiştirilmeden geniş toplumsal kesimlerin idare edilmesinde kullanılmasıyla ortaya çıkan, (hukuk kurallarının olmadığı, liyakatsiz idarenin hüküm sürdüğü, hiyerarşik yapılanmanın kırılgan olduğu) bir yönetim tarzıdır.’
---
İYİ HAFTALAR