Yeni yılda Türk askerine Libya yolu göründü… Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim askerimiz oraya lejyoner sıfatıyla gitmiyor... Bizim askerimizin oradaki görevi koordinasyondur. Oradaki hareket merkezinde bir korgeneralimiz ve uzman ekiplerimiz süreci yürütecek. Askerlerimiz peyderpey şu anda gidiyor’ diyor.
Libya Suriye kadar yakın değil. Kore kadar olmasa da uzak sayılır.
Hem, ‘Cumhuriyet tarihimizde Türk askeri, yabancı topraklara ilk kez gitmiyor’ denilebilir.
Ancak, 20 Temmuz 1974'teki ‘Kıbrıs Barış Harekatı’ dışındaki gidişler birçok hatayı da beraberinde getirdiğine hep birlikte tanık olmadık mı?
21 Eylül 1950'de yaklaşık 4 bin 500 askerden oluşan bir tugayımız, binlerce mil ötedeki Kore yarımadasına gönderildi. Askerlerimizin görevi Güney Koreyi, kuzeye karşı savunmaktı. Görevini başarıyla sürdüren Mehmetçik, 10 bin kişilik ABD ordusunu da imha olmaktan kurtarmıştı orada.
Ama; 718'i Kunuri savaşında olmak üzere, 741 şehit verdik. Yüzlerce Mehmedimiz yaralandı ya da kayboldu Kore topraklarında.
Yurt dışına asker göndermenin Suriye faslına gelince;
-216 gün süren "Fırat Kalkanı Harekatı"nda, 67 askerimiz şehit oldu, 245 vatan evladımız da yaralandı.
-"Zeytin Dalı Harekatı"ndaki Afrin Operasyonu'nda toplam 53 askerimiz şehit olurken, 225'i yaralandı.
-En son düzenlenen "Barış Pınarı Harekatı"nda ise, resmi verilere göre 5 şehit verdik, 86 askerimiz ise yaralandı.
Böylece, Suriye'ye düzenlenen üç harekatta toplam 125 şehit verirken, 556 askerimiz de yaralandı.
Tüm bu örnekler yetmiyormuş gibi, şimdi de ülkemiz, 'Libya Bataklığı'na sürüklenmek isteniyor…
İRAN - ABD GERGİNLİĞİ
2019 yılında bölgemizde ve dünyanın çeşitli bölgelerinde çalışmalar alabildiğine sürerken, 2020 yılının başlangıcında İran ile ABD arasındaki nükleer restleşmeyle insanlık 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine geldi.
İki ülke arasında zaten var olan gerginliği tırmandıran olay, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve beraberindekilerin, Irak'ın başkenti Bağdat'ta, ABD'nin düzenlediği füzeli saldırısı sonucu yaşamlarını yitirmesiydi.
Başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünya diken üstünde neler oalacağını gözlerden, ABD Başkanı Trump, “50 noktayı tespit ettik. Herhangi bir şey olması halinde biz her türlü vuruşu yaparız” diyordu.
Irak Meclisi’nin olağanüstü toplantısında ‘ABD ile diğer yabancı güçlerin ülkeden çıkarılmasına ve bunu hükümetin yerine getirmesi’ kararı alınırken, İran hükümetinden ise, ‘nükleer anlaşmadaki taahhütlerin hiçbirisine uymayacağız’ açıklaması geldi.
General Kasım Süleymani’nin öldürülmesini Türkiye’nin kınamaması dikkati çekerken, CNN TÜRK ve Kanal D Televizyonunun ortak yayınına katılan Erdoğan şu değerlendirmeyi yapıyordu:
“Bu gerilimin kontrol altına alınması lazım. Orta Doğu çok yoruldu. Kan gölüne dönmesi için elinden geleni yaptılar, yapıyorlar… Ruhani'ye itidal tavsiye ettim. Irak Başbakanı, Ruhani ve batı ülkelerle görüşmeler gerçekleştirdik. 8'inde (8 Ocak’ta) sayın Putin buraya geliyor. Bütün bu konuları bölgesel ve TürkAkım ile ilgili konuları masaya yatıracağız."
GÖÇ VE EKONOMİ
Rusya'nın desteklediği Suriye güçlerinin bomba yağdırdığı İdlip’ten kaçan, Erdoğan’ın açıklamasına göre sayıları 300 bini bulan sığınmacılar sınırımıza dayanmış durumda. Daha önce ülkemize gelen Suriyeliler konusundaki uygulamalara ilişkin tartışmalar ise sürüyor..
Bu arada, Arap ülkelerinin televizyonlarında Türkiye ile ilgili çok ilginç reklamlar yayınlanıyor. Reklam filmlerinde konut projeleri gösteriliyor, bu görüntülerin üstünde ‘Evler 250.000 USD, Türk vatandaşlığı bedava’ yazısı yer alıyor.
Türk askeri ile askeri malzeme ve techizatını sınır ötesinde şu ülkeye bu ülkeye gönderme, ülke içinde 4 milyon kişiye yakın mülteci ve sığınmacıyı barındırma, ABD ve Rusya ile ilişkileri sağlam tutmak için silah-uçak satın alma… Yani masraf masraf masraf…
Böyle olunca da zamlar yağmur gibi geliyor. Gelir kapısı olabilecek hiçbir uygulamadan kaçınılmıyor. Bu da dar ve orta gelirli vatandaşlarımızı eziyor, üzüyor.
Ocak zam ayı. Memur, işçi, emekli bekliyor. Gazeteler, çok matah bir artış varmış gibi çarşaf çarşaf ‘kim ne kadar zam alacak, zamlı maaşlar ne kadar olacak’ listeleri yayımlıyor.
2020 yılının ilk yarısında yapılan zam, enflasyon farkıyla birlikte azami yüzde 7’ye bile ulaşmıyor. Böyle olunca, diğer tüm ücretler asgari ücret karşısında eriyor. Başta memur maaşları olmak üzere tüm ücretler giderek asgari ücrete yaklaşıyor. Bu gelişmedeki temel kırılma ise 2015’ten itibaren asgari ücretin bir planın değil seçim mitinglerinin parçası olmasıyla başlamıştı. 2015’te en düşük memur maaşı asgari ücretin 2,4 katı iken, sadece 5 yıl içinde aradaki fark 1,7’ye inmiş durumda. Trend böyle devam ederse 2030’lar geldiğinde memurlar da asgari ücret alacak. Ancak asgari ücret de açlık sınırından öteye geçemiyor.
AF YA DA CEZA İNDİRİMİ NE ZAMAN?
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, Sözcü yazar ve yöneticilerine yönelik akıl almaz yargı kararları konusunda yaptığı açıklama herkesi umutlandırdı. Bu konuda Yargıtay sürecini beklemek gerektiğini belirten Bakan Gülün şu sözleri ise dikkat çekti:
‘Özellikle FETÖ davaları gibi kritik davalarda bu konular sulandırılmamalı. FETÖ'ye ontolojik (var oluş sebebi) olarak karşı çıkmış insanları da bu süreçlere soktuğunuzda elbette sulandırma olarak yorumlanabiliyor.’
Özellikle cezaevlerinde uzun süredir, ‘İkinci Yargı Paketi ile kısmi af, ceza indirimi ve şartla salıverme düzenlemesi yapılacağı’ beklentisi var. Paketin ne zaman TBMM’ye getirileceği de ayrıca merak konusu.
Adalet Bakanı, ikinci paket konusunda çalışmaların sürdüğünü, meclisin ve ülke gündeminin göz önüne alınarak paketin TBMM Başkanlığına sunulma zamanının belirleneceğini söyledi.
Bakan Gül'ün, 288 bin hükümlünün yüzde 91'inin 10 suçtan cezaevinde olduğunu aktarması üzerine Erdoğan’ın, ‘bu 10 suçtan 6'sına asla indirim yapılmaması’ talimatını verdiği kulislerde söyleniyor.
Tarafsız Haber Ajansı’na göre ise, İkinci Yargı Paketi’nde infaz düzenlemesine yer almayacak. Pakette genel olarak hukuk usulüne ilişkin düzenlemelerin yer alacak.
Ajans, AKP yetkililerinin, “İkinci Yargı Paketinde reform görüntüsünü bozan işler olmasın dedik. Nafaka ve infaz daha sonra gelecek. Onlar ayrı paket olarak gelecek. İkinci Yargı Paketi, Birinci Yargı Paketi gibi gelecek. Reform paketi olarak gelecek. Ceza hukukuyla ilgili olacak” dediklerini aktarıyor.
İkinci Yargı Paket’inin, “hukuk usulünde yargılamaların hızlanması, ticaret mahkemelerinin de il merkezlerinde bir ihtisas merkezi olarak görülmesi, noterlik sistemiyle ilgili, hukuk yargılamaları anlamında birtakım düzenlemelerin yapılması yönünde düzenlemeler” içerdiği kaydediliyor.
Af konusunda ise iki farklı görüş bulunuyor. Bazıları, “Kapı açıldı, konuşuldu. Ok yaydan çıktı kamuoyuna söylendi, yapmak lazım” görüşünü dile getiriyor. Bazıları ise infaz düzenlemesinin “rafa kalktığı” yorumunu yapıyor.
Tüm bu gelişmeleri hep birlikte yaşayacak, sonuçlarını görecek ona göre kanaatimizi oluşturacağız.
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com