Ramazan ayına, birbiriyle bağlantılı iç ve dış gelişmelere ilişkin tartışmalarla girdik.
Ayrıca, salgınla mücadeleye konusundaki, içi boş, derde çare hiçbir yeni tarafı olmayan ‘kısmi kapanma’ tedbirleriyle…
Gündemdekilere göz atacak olursak;
-Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, amirallerin duyurusu ve gözaltılar,
-ABD+AB ile Rusya’nın Karadeniz’de restleşmesi, (ABD 2 Savaş Gemisini Karadeniz’e göndermekten vazgeçti ortam biraz rahatladı)
-CHP’nin Merkez Bankası’ndaki ‘128 milyar dolar nerede?’ afişlerinin iktidar gücüyle indirilmesi,
-Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 8 CHP’li, 2 HDP’li milletvekili hakkında düzenlenen dokunulmazlık fezlekelerinin TBMM Başaklığına gönderilmesi öne çıkan gelişmeleri oluşturuyor.
Bunlar dışında ayrıntılara girmeye kalkarsak daha neler var neler? Yeniden sefalete mahkûm edilen esnaf ve sanatkârlar, açlığı göze alıp iktidara biat etmeyen gerçek sanatçılar, yeniden evlerine hapsedilen aşılanmış 65 yaş üstü vatandaşlar, geçim sıkıntısı çeken milyonlar…
Bilmem ki bütün bunlar varken Ramazan ayı sakin geçecek mi ve artış yapılarak verileceği söylenen bayram ikramiyesi derde deva olacak mı?
DIŞ İŞLERİNDE YAŞANANLAR
AKP İktidarının Milli Eğitimde olduğu gibi Dışişlerinde de sık sık bakan değiştirmesi bu iki alanda politikaların zikzak yapmasına yol açıyor. Hatırlasanıza;
AKP iktidarının ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış şimdi partinin dışında.
İkinci Dışişleri Bakanı Abdullah Gül (Cumhurbaşkanlığı da yaptı) AKP’de değil. Üçüncü Dışişleri Bakanı Ali Babacan (Başbakan Yardımcılığı da yaptı), parti kurdu. AKP’ye rakip oldu.
Dördüncü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (Başbakanlık da yaptı) AKP’ye karşı parti kurdu.
MONTRÖ VE DARBE İMASI SUÇLAMASI
104 emekli amiralin Montrö Sözleşmesi ile muvazzaf Amiral Mehmet Sarı’nın cüppeli-sarıklı fotoğrafı konusunda yaptığı ortak açıklama (duyuru), (AKP ve MHP’nin köpürtmesiyle) ortalığı karıştırdı.
Açıklama ‘bildiri’ miydi, ‘darbe çağrısı’mıydı, ‘gece yarısı’ mı yayınlanmıştı, üzerinde birileri ‘tahrifat’ yapmış mıydı tartışmaları almış başını gidiyordu.
Gözaltına alınan 10 ve ifadeye çağrılan 4 emekli amiral, 8 gün sonra adli kontrol şartıyla özgürlüğüne kavuşurken, iddialarla ilgili olarak işin içyüzünü, emekli Amiral Türker Ertürk’ün avukatı Ayhan Yıldızel şöyle açıklıyordu:
“Değerli Sınıf Arkadaşım Türker Ertürk’ün avukatı olarak Ankara’da bulunduğum 8 Nisan 2021 günü, gözaltında bulunan Amirallerin hemen tamamı ile görüşme olanağı buldum.
Bahse konu metin (duyuru) toplum olarak çok aşina olmadığımız ama gerçekte şiddetle ihtiyaç duyduğumuz bir ortak/birleşik akıl çalışmasıdır ve üzerinde 10 gündür çalışılmaktadır. Metin yazarı bir kişi değil fakat grup üyesi birden fazla kişidir.
Metnin son düzeltmeleri E. Amiral Ergun Mengi tarafından yapılmış ve tüm bu koordinasyon ancak bittiği ve ertesi gün de 4 Nisan DENİZ ŞEHİTLERİ GÜNÜ olduğu için, grupça kararlaştırıldığı üzere, VERYANSIN TV sitesine yayınlanmak üzere gönderilmiş, ilk defa olarak bu sitede saat 23.02'de yayınlanmıştır. (Veryansın Tv editör notu: Açıklamanın sitede yayınlanma saati 22.54'tür. Açıklamanın aynı anda başka yayın organlarına da gönderildiği bilinmektedir.)
Metnin tartışmalar sırasında farklı versiyonları olmasına rağmen üzerinde mutabık kalınan metin sitede yayınlanan metindir. Bunun dışındaki tüm tartışmalar konuyu özünden uzaklaştırmak ve gereksiz polemik yaratmak dışında, bir amaca hizmet etmemektedir.”
128 MİLYAR DOLAR NEREDE?
Bir süredir milletvekillerini gruplar halinde yurda dağıtarak halkın sorunlarını tespit etmeye çalışan CHP, ‘128 milyar dolar nerede?’ afişleriyle, olası baskın seçimi dikkate alarak sahaya inmiş görünüyor.
Afişlerin iktidar gücü kullanılarak toplatılmasının çözüm olmayacağı, CHP’nin saha çalışmasının, başka figürlerle zenginleştirilerek daha da genişletileceği kulislerde tahmin ediliyor.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve 7 CHP’li milletvekili hakkında fezleke düzenlenmesi, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘muhalefeti dizayn etme’ açıklaması doğrultusunda bir faaliyet olarak yorumlanıyor. Kılıçdaroğlu da, “Ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin yiğide savaş bayramdır, hodri meydan!" diyerek rest çekiyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli ise, 128 milyar doların 36 milyar dolarıyla altın ithal edildiğini, 75 milyar dolarının Türkiye’deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durduğunu, 43 milyar dolarıyla özel sektörün yurt dışı döviz borcunu ödediğini, 12 milyar dolarının ise yabancı yatırımcılar tarafından satın alınarak yurtdışına çıkartıldığını açıklıyor.
Canikli’nin açıkladığı bu rakamların toplamının 166 milyar dolar olduğu dikkati çekerken, dolarların yüzde 20-25 oranında ucuza satıldı iddiaları da Başkent kulislerinde konuşuluyor.
AKP’NİN BUMERANGI
İnsanoğlu yaşadıkça nelere şahit oluyor nelere…
AKP, 2003 yılında, Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nu kurarak eski dönemin hesabını sormaya başlamıştı.
Komisyonun incelediği konulardan biri de Merkez Bankası’nca satılan 5 milyar dolar ile ilgiliydi.
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel’in döviz krizi öncesinde, TL hesabını dolara çevirmesi eleştirilirken, söz konusu döviz satışı da ‘tarihi bir yolsuzluk’ olarak nitelendiriliyordu. 5 milyar dolar hangi grup, kişi ve bankalara satılmıştı? Bu soruya cevap verilemiyordu.
İktidarının ilk yılında, önceki yönetimin sattığı 5 milyar doların peşine düşen ve meseleyi “vurgun” olarak niteleyen AKP, günümüzde ise bunun 25 kat fazlasını kimlere, hangi fiyattan sattığı sorulunca topu taca atıyor…
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com