On Muharrem’i içinde barındıran Eylül ayında olmamız sebebiyle bu yazımızı Hz. İmam Hüseyin Efendimize adamak, Allah’a iman eden bizler için farzdır. İmam Hüseyin Efendimiz, dedesi Cenab-ı Resulullah, annesi Fatma-tül Zehra Hayrunnisa, babası Ali-el Mürteza Kerremallâhu Veçhe, abisi İmam Hasan, kardeşi Hz. Zeynep olmasıyla birlikte Muhammedî irfaniyetin tecelligahıdır. O irfaniyettir ki, bünyesinde İslamı, imanı, tevhidi, güzel ahlakı, Rahmaniyeti ve hakikati barındırmaktadır. İmam Hüseyin demek, putlardan arınmış Kâbe, Miraç olan namaz, uruç olan oruç, kulluk olan Hac, İsmailce kurban, Allah’ta fena bulmak olan zekât demektir. İmam Hüseyin demek, İslam’ın yaşayan hali demektir.
O’nun yaşamı tevhit üzerine, Cenabı Allah’ın bildirdiği İslam olan yaşamdır. O, dedesi Cenab-ı Resulullah efendimizin zahir batın varisidir. O, iman için şirke, küfre ve batıla karşı durulması gerektiğinin en büyük ispatıdır ve hala olmaktadır. Şunu anlamalıyız ki, İmam Hüseyin efendimizin fedakârlığı sayesinde bugün İslam’ın zahir ve batın her iki yönü de yeryüzünde mevcuttur. O’nun fedakârlığı olmasaydı bugün dünyada İslam olmazdı. Bu sebeple tüm insanlık için, bugün ezan işitiliyor, namaz kılınıyor, oruç tutuluyor, hacca gidiliyorsa bu İmam Hüseyin efendimizin fedakârlığıyla olduğundan, insanlık inancı ve imanı, Hz. İmam Hüseyin Efendimize borçludur. Bu borç ancak, O güzel sultan gibi yaşayarak ödenir.
Bu yaşam sadece Muharrem ayında on gün yas tutmakla sınırlıysa noksandır, hatta diğer günler nefsaniyet içindeyse de riyakârlıktır. Bilinmelidir ki İmam Hüseyin Efendimiz için tutulan yasın ilki Yezidi’n sarayında bizzat Yezit tarafından tutulmuştur. Yılın üç yüz elli beş günü Yezit gibi yaşayıp on günü yas tutmak münafıklıktır, şirktir. Yas tutmak, İmam Hüseyin Efendimiz gibi nefis için imandan taviz vermeden, ancak iman üzerine yaşayarak gerçekleştiğinde makbuldür. Kerbelâ’da yaşanılan hadise, çekilen eza ve cefalar, biz bugün İslam üzerine olabilelim diye yaşanmıştır. İmanını örnek aldığımız Ehlibeyt efendilerimiz gibi yaşamadıkça iman sahibi olamayız. Kendi nefsaniyetini örtmek ve beslemek için yapılanları perdelemek adına söylenmiş sözlerin Hakikatte olmayan ama sırf bu uğurda getirilen uygulamaların içerisinde yüzeysellikte kalan içi boş inanç sistemi üzerine bulunmak, hatta ve hatta yapılan zulmü haklı görmek Cenab-ı Resulullah’a ve Allah’a küfretmektir. Kendi nefsanî saltanatını koruma gayesi adına İmam Hüseyin Efendimiz için İslam’da fitne diyen ve “Ben fitneyi temizledim, bunu İslam için, din için, Allah için yaptım” diyen küfür zihniyetinden farkımızın olmamasıdır.
İmanın iki şahidi işitmek ve görmektir ki bu ise ancak Hz. İmam Hüseyin’i işitmek, görmek ve İmam Hüseyin gibi şehadet şerbeti içmekle mümkündür!
Bizlerin sadece yaşanmışlığın tarihsel boyutunda kalıp, bu yaşanmışlıkla İmam Hüseyin efendimizin anlattığını işitmeden ve işittiğimize şahit olmadan iman sahibi olmamız mümkün değildir. Bizlere yani Müslümanım diyenlere, İmam Hüseyin Efendimizi sevmek dindir, sadakatle yolunda olmak inanç, şahit olmak imandır. İmam Hüseyin Efendimize olan sevgimiz Allah katında kabul edilen sevgilerden olsun inşallah.
Bizlerin, Allah’ın razı olduğu kullarından olabilmemiz için öncelikle, tarihte yaşanmış acı ve ıstırap dolu hadiseyi geçmişte siyasi bir iktidar mücadelesi olarak görmekten kendimizi kurtarmamız ve bugün de aynı zihniyetin Hz. İmam Hüseyin’in temsil ettiği İslamî değerleri katletmeye devam ettiğini kabul edip İslamî değerlerin savunucu olmamız gerekir.
Yezit denen melunun temsil ettiği zihniyet, İslamî değerlerin tam zıttı olan ve kendi varlığını, saltanatını devam ettirebilmek için İslamî değerleri katleden zihniyettir. Bu zihniyet, şirkten, küfürden, zulümden, öfkeden, nefretten, yalandan, sahtekârlıktan oluşan ve kendisine ait olmayan makamı, görevi, her türlü emaneti gasp ederek kendi menfaati için kullanarak hak yiyen, zulmeden, adaleti, merhameti, sevgiyi, saygıyı, yardımlaşmayı yok eden benlik ve ego zihniyetidir. Bu tip insanları, karşısında olduğu ve her fırsatta yok etmeye çalıştığı, yok ettiği değerlerin savunucusu, uygulayıcısı ve söyleyeni olarak sadece şekil, suret boyutunda görürsünüz ama onlar Hz. İmam Hüseyin’in temsil ettiği İslamî değerleri kendilerini gizlemek için maske olarak kullanan münafıklar, sahtekârlar, düzenbazlar, hırsızlar ve bugünün Yezitleridirler. Bakmayın siz onların Kur’an okuduğuna, namaz kıldığına, dürüstlükten, haktan söz ettiğine! Tümünü maske olarak takarlar. Onlar gerçek anlamda Hz. İmam Hüseyin’e zulmettikten sonra katledip yok ederler kendilerince ama bilinmelidir ki İmam Hüseyin dünya var oldukça temsil ettiği değerle var olmaya devam edecektir. Onlar, zulümle birlikte anılırken İmam Hüseyin, rahmetle, sevgiyle ve saygıyla anılacaktır. Görünüşte, namaz kılarlar, oruç tutarlar, hacı olurlar, Kur’an okurlar, yardımsever görünürler yani İslam üzerine yaşıyor havası verirler ama aslında İslam’ın tam karşısında yaşarlar.
Varlığı karanlığa bağlı olanlar ışıktan nefret ederler, en küçük ışık kırıntısına tahammül edemeyip söndürürler. Sıkıntı onların bunu yapması değildir! Sıkıntı, İslam mensubu, Peygamber ümmeti olduğunu söyleyen ve iddia eden bizlerin, onların İmam Hüseyin’i katletmesine ses çıkarmadan izin vermesidir. Sıkıntı, İslamî değerleri savunmamamız, korumamanız, onların varlığını kabul etmemizdir. Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşarsa, bir gün belki bizi değil ama bizim çocuğumuzu ya da torunumuzu sokup öldürür! Yezit, temsil ettiği vasıflar içinde sadece Hüseyin isminde bir adamı katledip şehit etmemiştir. Yezit kendi dünyevî çıkarları için, Hz. Peygamberimizin torununu, kızı Hz. Fatıma’nın oğlunu, damadı ve halifesi Hz. Ali’nin oğlunu, Peygamber torunu Hz. İmam Hasan’ın kardeşini, Fatıma ve Ali’nin kızı, peygamber torunu seyide Zeynep’in abisini ve tüm İslamî değerleri yok etmek için bu değerleri temsil edeni katletmiştir. Bu sebeple, olayı bu yönüyle ele alıp görmeliyiz, bu sebeple yaşanmış acı olayda sadece şehit olan İmam Hüseyin’i değil onu şehit eden zihniyeti de anlatmalı ve anlamalıyız.
Bizler, bugün Hz. İmam Hüseyin’in yanında Hakk’ın savunucu olarak saf tutmazsak, Hakk’ı adaletle savunmazsak, yaşatmazsak bizden sonraki nesillerimize İslam kalmayacaktır. İslam’ı, dünyevî çıkarlarımız için Yezit’in safında yer alarak mı koruyacağız, çocuklarımıza devredeceğiz. Eğer öyle yapıyorsak, devrettiğimiz İslam, peygamber ümmeti iman sahibi kulluk değil Yezit olmaklık olur. İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet edip bu şehadet üzerine yaşamaktır. Yolu ise, Hz. İmam Hüseyin’i sevmek, yasını tutmak ve O’nun gibi yaşamaktır. İmam Hüseyin gibi yaşamdan şehadet eri olamayız, şehadet ehli olmadan mümin kul olamayız. Şehadetimiz yoksa ve şehadet yolunda değilsek bilmeliyiz ki bizler de bugünün Yezitleriyizdir.
.
Kerbelâ’nın yollarında, tevhit imanı uğruna
Şah Hüseyin Hak aşkıyla, şehit olmaya gidiyor
Resulullah’ın ilmiyle, babası Ali izinde
Fatıma hem Hasan ile, şehit olmaya gidiyor
Peygamberin ehli beyti, yanında cümle seveni
Gönlü şehadet kadehi, şehit olmaya gidiyor
Fakir taviz verme nefse, sadakatle kal Halil’de
Katıl sen de Hüseyin’e, şehit olmaya gidiyor
.