Hayatımızda normalleşmeye doğru adımların atıldığı şu günlerde en çok sorulan sorulardan birisi de “Denizden koronavirüs kapar mıyım?” oluyor.
Bilim insanlarının ortak görüşünü yansıtalım:
“Denizden virüsün bulacağını düşünmüyoruz”
Şimdi yaz mevsimi. Okullar da tatil. Gevşeme sürüyor. Hazırlanan takvime göre 15 Haziran itibariyle denizlere girebileceğiz.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) denizden bulaşır mı? Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte akıllara daha sık gelmeye başlayan soruya uzman isimden yanıt geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, hava sıcaklıklarının artmasıyla koronavirüs vaka sayılarının daha da azalacağını ifade ederek, haziran ayında tatil planlarının yapılabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Pullukçu, önümüzdeki haftalarda hava sıcaklıklarının 30 derecelere çıkacağını ifade ederek, bu durumun koronavirüs vaka sayılarını azaltacağını dile getirdi. Kendisini dinleyelim mi?
"Hava sıcaklıkları yükseldikçe biraz rahatlama olacak. Eğer sayılar böyle giderse, vaka sayıları artmazsa haziran ayında biz tatil planlarına başlarız. Ben kendim tatil rezervasyonumu yaptırdım bile. Haziran'ın ortasında tatile gideceğim. Ancak her şeyin normale bir anda dönmesi çok zor. Mutlaka önlemlerin alınması gerekiyor. Oteller ve pansiyon tarzı yerler için bir genelge yayınlanacak, mesafeler ayarlanacak. Açık büfeler kaldırılacak. Şezlonglar arasında mesafeler olacak. Bunlar ayarlanırsa herhangi bir sorun olmayacaktır. Yaz mevsiminin gelmesiyle pek çok vatandaşın denize girmek istiyor, ancak virüs bulaşacağı endişesiyle kararsız kalıyorlar. Denizden pek bir şeyin bulaşması mümkün değil. Deniz, izotonik su dediğimiz bir su. Denizde o kadar çok su var ki, her şey suyun içerisinde çabukça dağılıyor. Sizin alacağınız bir tane iki tane virüsle enfekte olunması mümkün değil. Denizden virüsün bulaşacağını düşünmüyorum. Maske takmak, el yıkamak gibi tedbirlere sıkıca uyulmasına devam edilmesi gerektiğini unutmayalım. Kalabalık bir ortama giriliyorsa mutlaka maske takılmaya devam edilmesi gerekiyor. El hijyenine dikkat edilmesi gerekiyor. Koronavirüs bitti artık ellerimizi yıkamayalım gibi bir düşünce yanlıştır. Organlarımız arasında en çok ellerimizi kullanıyoruz. Ellerimizi sürekli yüzümüze gözümüze sürüyoruz. Ellerin temizliğine dikkat edilmesi şart.”
Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu, koronavirüsün sudan bulaştığına dair bir kanıt olmamasına rağmen, enfekte olmuş bir kişinin havuz veya deniz kullanımı sırasında damlacıklarının suya düşmesi sonucu bulaş riskinin olabileceğini kaydetti. Dr. Taşkınoğlu, virüs tehlikesinin bitmediğini belirterek, havuz ya da denize girmek için acele edilmemesi gerektiğini belirtti. Havuzda veya denizde bir virüs taşıyıcısı varsa, özellikle havuzda mesafeyi mutlak sağlamak gerektiğini ifade eden Dr. Taşkınoğlu’nun açıklamaları da şöyle:
"Kimseyle 2 ya da 3 metreden daha fazla yakınlaşmayacağınızı bilerek denize ya da havuza girebilirsiniz. Hasta ve ölüm sayısı azaldı; ancak virüsün tehlikesi henüz bitmedi. Aslında havuz hijyen açısından daha iyi bile olabilir. Çünkü içerisinde klor var ve klorun virüsleri öldürme ihtimali daha yüksek. Deniz tuzlu su olduğu için öldüreceğini zannediyoruz; ama bazen biz çok zorda kalırsak, tuzlu suyu virüsleri taşıma besiyeri olarak kullanıyoruz. O yüzden denizdeki tuzlu su virüsü öldüremeyebilir, varlığını sürdürmesine sebep olabilir. 'Denizde virüs ölecek, havuzda virüs ölmeyecek' diye bir şey söylememiz mümkün değil. Ancak denizin şöyle bir avantajı olabilir. Deniz sizin çok daha kolay mesafe almanızı sağlayabilir. Ama deniz tuzlu olduğu için avantaj olabileceğini ben düşünmüyorum. Eğer çok istiyorsanız, havuz ilk temizlendiği anda ve boş olduğu zamanda tek başına girmeniz daha sağlıklı olacaktır. Virüsün böyle bir bulaş yolu yok. Çünkü bu virüs viremi yapmıyor. Yani sivrisinek sizin kanınızı emip, kanınızı götürüp başka bir kişiye ya da yere enjekte ettiğinde bulaşmıyor. Koronavirüsün kan yoluyla bulaşı yok. PCR testini burun ya da ağız sürüntüsünden yapıyoruz; çünkü virüsü en iyi orada yakalıyoruz. Dışkıda da yakalıyoruz. Ama bu virüsü kanda yakalayamıyoruz. Yakalama oranımız çok düşük, 'yakalayamıyoruz' kabul ettiğimiz kadar düşük. Kanda tespit edemediğimiz bir virüsü de sivrisinek bulaştıramaz.”
İspanya Bilimsel Araştırmalar Yüksek Konseyi, Amerika Hastalık Kontrol Merkezi-CDC,Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Başkanı ve Ülkemizin bazı Bilim kurulu üyelerinin açıklamalarındaki ortak görüşler de şu şekilde:
* Virüsün tuzlu suda uzun süre canlı kalabilmesi mümkün değildir
* Virüsün sudan bulaştığına dair bir bulgu yoktur
* Havuzda uygun dezenfeksiyon ve bakım yapıldığı müddetçe virüs yaşamaz
* Virüs bulaşma riski düşüktür
* En büyük risk! denizde ve havuzda fiziksel mesafenin (2-3 m) korunmamasıdır
* Su ortamından çok plajlarda, havuz kenarlarında kalabalık ortamlar, kişi veya yüzeylerle temas, fiziksel mesafenin korunmaması risktir!!
.