İktidar Partisi AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) hemen her konuda ittifak yapıyor. Alınan kararlara da MHP sürekli destek oluyor.
Ancak bazı konular oluyor ki, MHP’ye ters olmasına rağmen yine de destek çıkılıyor. Milliyetçi cepheye destek verenlerin de yapılan bu yanlışlara suskun kalması daha da düşündürücü.
Peki, bu durum milliyetçi kesimin tabanında rahatsızlık yaratmıyor mu?
Hiç kuşkusuz yaratıyor.
Milliyetçi hareketin tabanında bu rahatsızlıklar zaman zaman ortaya çıkıyor.
Bugün bu rahatsızlıklardan birini daha sütunlarımıza taşıyoruz.
Sıklıkla yazılarını paylaştığımız Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran hocamızın internet ortamında paylaştığı son yazısı oldukça ses getirecek gibi görünüyor. Taşkıran hoca, bu yazısında liyakatın önemine de dikkat çekiyor. Sizleri bu düşündürücü ve anlamlı yazı ile baş başa bırakıyoruz.
“Bizce gayri milli olan biri Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Büyük Elçisi olarak atanmış.
Atanan şahıs İstanbul'daki Adana Erkek Öğrenci Yurdu'nu bombalayan ve Mustafa Erol adlı bir öğrenci kardeşimizi şehit eden biri.
Daha sonra Avusturya'ya kaçan bu şahıs dönemin terör örgütü Dev-Yol’un bir üyesi. Avrupa’da ilgilenilmiş, eğitilmiş.
1980 darbesi sonrası hakkında yasa dışı örgüte üye olmaktan soruşturma açılmış. Ve Dev-Yol üyesi olmak ve adam öldürmek suçundan idam cezasıyla yargılanmış. Bu nedenle de 1987 yılında pasaportuna el konulmuş. Şahıs 1992 yılında kendi isteğiyle Türk vatandaşlığından çıkarak Alman vatandaşlığına geçmiş.
Alman Yeşiller Partisi milletvekili olmuş. 1998 -2000 arasında Avrupa Parlamentosu'nda görev almış. Burada 1915 Ermeni Tehcirini “soykırım” kabul eden tasarıyı hazırlamış ve desteklemiş.
Bu dönemde adam öldürme ve terör örgütüne üye olma suçlarından dolayı, Türkiye'nin başvurusu üzerine, "kırmızı bülten"le interpol tarafından aranmaya başlanmış. Nasıl olmuşsa olmuş, şahıs, 2000 yılında, idamla yargılandığı davadan beraat etmiş!
Hemen ardından, 2002 yılında, Türkiye'ye dönerek AKP'den, İzmir milletvekilliği için aday adayı olmuş. Adaylığı gerçekleşmemiş ama AKP’nin genel başkanına danışman olarak atanmış.
Ve 20 Şubat günü de Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararla, şahıs Cumhurbaşkanı’nca Viyana'ya büyükelçi olarak atanmış.
Olur mu? Olur.
Devlet”in yapısıyla oynar, gelenekleri, teamülleri, kuralları, yapıyı ve kuruluşundaki milli öz’ü değiştirirseniz, olur!
Gayri milli unsurlar devlette rağbet görüyorsa olur.
Buna şu an için yapılabilecek bir şey gözükmüyor.
Ama…
Şahsın şehit ettiği öğrenci kardeşimizin şuurlu ve idealist bir Türk milliyetçisi olduğunu da, şahsın gayri milli tavır ve tutumlarına eklersek, şu soruyu, şahsın atamasını yapanlara kayıtsız, şartsız destek veren Milliyetçilere sormamız gerekir: PEKİ, SİZ NERDESİNİZ?
Kendisine Milliyetçi sıfatını layık görenlerin her zaman duruşu dik, tavrı net olmalıdır.
Milliyetçiler doğru bildiklerini, yanlış gördüklerini güç ve iktidar sahiplerinden çekinerek veya siyaset, makam, mevki adına, dünya nimetleri için ifade etmekten imtina etmemelidirler.
“ Bu yanlıştır, bu yanlışı düzeltin! Ben milletimizin aleyhine olan tezgahı bozarım” diyebilmelidirler.
Gayri milli oldu- bittiler de kabullendikten sonra, milli görünüp milletin itibarını zedeleyen, hakkını gasp eden, liyakata önem vermeyip milli olan herkese ve her şeye engel olmaya çalışan, hak ve hukuka zerre kadar önem vermeyenlere destek çıkmanın anlamı ve gereği nedir?
Yapılanlar hep herkesin gözü önünde oluyor.
Peki siz; milliyetçi siyasetçiler, akademisyenler, bürokratlar, öğretmenler… ve diğerleri?
Niçin sesiniz çıkmıyor?
Siz neredesiniz?”
.