TSK’nın Fırat’ın doğusunda başlattığı askeri harekâttan sonra ortaya çıkan tabloya bakacak olursak, daha düne kadar yanımızda olan bazı ülkelerin, şimdi karşımızda olduğunu görüyoruz. Arap Birliği ağız birliği etmişçesine harekata karşı çıkıyor. İran bile renk değiştirdi. AB ülkelerinden zaten beklenen tepkiler bizi şaşırtmadı.
Özetle, dost ve düşmanlar belli olmaya başladı. Bazı ülkelerin tepkilerini gördükten sonra “Bunlar dost mu, düşman mı?” demekten de kendimizi alamıyoruz. Öylesine kaygan bir zemindeyiz ki, ortalık dansözden geçilmiyor.
ABD Başkanı Trump’un her gün çelişkili açıklamaları, Rusya Devlet Başkanı Putin’in daha ne yapacağının belli olmaması diğer düşündürücü konular olarak önümüzde duruyor.
Türkiye'nin Suriye'deki harekatına ilişkin uluslararası tepkiler Rusya devlet denetimindeki günlük gazete Rossiskaya Gazeta tarafından "Gerçek dostlar savaşta beli oluyor" diye yorumluyor.
Rossiskaya Gazeta yazarı Yevgeni Şestakov, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde geçen hafta Türkiye'nin Suriye'deki harekatının kınanması konusunda Fransa, Almanya, Belçika, İngiltere ve Polonya tarafından verilen karar tasarısının ABD ve Rusya tarafından veto edildiğini hatırlattıktan sonra şu satırlarla devam ediyor:
"Bundan sadece bir kaç yıl önce Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'nın bir NATO üyesini NATO üyelerinin tehditlerine karşı savunması imkansız bir şeydi. Görünen o ki Ankara 'gerçek dostlar savaşta belli olur' fikrine doğru yaklaşıyor. Türk yetkililer eski NATO müttefiklerine dair hayallerini bir kenara bırakıyorlar. Türkiye'nin iki milyon Suriyeli mülteciyi Suriye'nin kuzeyine yerleştirme amacıyla Kürtlere karşı yürüttüğü harekat AB açısından hayat kurtarıcı bir şey. Harekat yeni bir göçmen krizini önleyebilir. Fakat bir sebeple Brüksel bu detaylarla ilgilenmiyor. Bazı Avrupalı liderlerin Türkiye'nin Kürtlere karşı operasyonuna yönelik eleştirel açıklamalar yapma arzusu riskli ve yanlış bir fikir gibi görünüyor. Eski Dünya'nın ABD'nin askeri ya da mali desteği olmaksızın Ankara'yı durdurma şansı yok."
Rusya medyasında Moskova'nın bölgeye ilişkin planları da haber ve yorumlara konu oluyor.
Günlük ana akım gazete Nezavisimaya Gazeta'da Vladimir Mukhin imzalı makale Vladimir Putin'in geçen hafta yaptığı Şam yönetimi talep ederse Suriye'deki Rus askerlerini çekmeye hazır oldukları yönündeki açıklamaya eğiliyor.
Yazara göre bu açıklama, Moskova'nın Ortadoğu politikalarının önemli bir yönüne işaret ediyor olabilir:
"Rusya'nın üç yıllık bütçe tasarısındaki mali tabloya bakıldığında Rusya yetkililerinin Suriye'de büyük çaplı bir harekat öngörmediği açıkça anlaşılıyor. Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığının tamamen değilse de önemli ölçüde çekilmesi beklenebilir."
Aynı makalede görüşlerine yer verilen savunma uzmanı Yuri Netkaçev, Rusya'nın askeri harcamalarını azaltmasının "mantıklı bir süreç" olduğunu kaydederek, "Belki de Moskova'nın jeopolitik çıkarları değişiyor" yorumunda bulunuyor.
Görebildiğimiz ise şu:
Suriye’de her ülke kendi çıkarları doğrusunda oyun kuruyor ve hareket ediyor. Bu nedenle bizi destekler gibi görünenlerin sonradan nasıl bir oyun içine gireceklerini tahmin edemiyoruz.
Terör örgütlerine karşı başlatılan askeri hareket sonuna kadar haklılık taşıyor. Bu bilindiği halde bu harekatı değişik şekillerde yorumlamaya kalkanların dostluklarına zaten güvenmiyoruz.
Ancak şunu da eklemeden geçemeyeceğiz:
Mehmetçiğin sahada kazandığını, masada kaybetmeyelim.
Özellikle Amerika ve Rusya Suriye’de satranç oyunu oynuyor.
İlerleyen zaman içinde ne yapacakları, nasıl bir oyun içine gireceklerini tahmin edemiyoruz. Bu nedenle Amerika’ya da, Rusya’ya güvenilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha kalınca çizmek istiyoruz.
Rusya Esad’a desteğini sürdürürken, iki süper güç, köşeye sıkışan PYD/ PKK’lıları birbirine kaptırmama yarışına girdi.
Suriye’de önümüzdeki günlerde çok daha değişik gelişmeler olursa, bunları da sürpriz olarak görmememiz gerekecek.
.