Gün geçmiyor ki covid-19 hakkında yeni gelişmeler olmasın. Dünya diken üzerinde. Alınan önlemlerin de şu ana kadar hedefine ulaşmamış olması endişeleri daha da artırıyor. Özellikle virüsün mutasyona uğramasından sonra yeni tedbirlere de başlandı.
Şimdi, Türkiye’de pandemi le savaşta bir ilerlemenin olduğunu görüyoruz. Ancak, bunun da yeterli olmadığı Bilim Kurulu üyeleri tarafından dile getiriliyor.
İngiltere kaynaklı mutant virüsün Türkiye’de 15 kişide görülmesinden sonra bu sayının artabileceğinden endişe ediliyor. Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan bu konuda bir açıklama yapıp “Çok daha dikkatli olmamız gereken bir virajdan geçiyoruz." diyerek şu görüşlerini yansıtıyor:
“Sayı tabii ki 15’in üzerine çıkabilir. Çünkü şöyle yapılıyor biliyorsunuz; önce PCR taraması yapılıyor. PCR taramalarından geçmişe yönelik mutasyon var mı, yok mu diye taramalar yapılıyor. Sayı elbet yukarı doğru çıkabilir. Ama alınan önlemlerin burada ne denli etkili olup olmadığı esas konuşulması gereken konu. Biliyorsunuz biz ilk İngiltere’de mutasyon çıkar çıkmaz, İngiltere ve oralardan çok fazla uçuş yapılan, Danimarka, Hollanda, Güney Afrika ki Japonya’da da Güney Afrika’dan gidenlerden kaynaklı mutant virüs ortaya çıktı. Bu önlemleri aldığımız için Türkiye’de o kadar yayılmamış olabilir. Ancak yayılmış olsa da değişen bir şey söz konusu olmayacak. Çünkü biz şuan da bunun ne kadar yayıldığı ile ilgili Türkiye ve dünya bilgi sahibi değil. Çok yeni bir olay, 15 günlük bir olay. Bizim aldığımız önlemler, fiziksel mesafe, maske, temizlik, ortama temiz havanın girmesi konusunda bir değişim söz konusu olmayacak açıkçası. Hatta daha da tedbirli olmamız gerekecek.”
İngiltere hükümetinin Covid-19 hastalarına uygulanan aşıların aynı dozu stokta kalmadığı veya ilk aşının bilinmediği durumlarda farklı Covid-19 aşılarının karıştırılarak kullanılabilmesinin yolunu açmasıyla ilgili de Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’ın açıklamalarına devam edelim:
“Biliyorsunuz korona virüs ile ilgili aşı vurulduğu zaman birinci dozdan sonra antikor oluşmaya başlıyor, ikinci dozdan sonra antikor oluşturması perçinleniyor ve daha uzun süre bağışıklık ortaya çıkıyor. Ülkemizde de birinci dozdan 28 gün sonra ikinci dozu yaparak ilerleme yönünde Bilim Kurulumuzun bir kararı mevcut. Tabii genel olarak baktığımızda klinik pratikte daha önceki aşı hangi markadan yapıldıysa, ikinci aşının aynı markadan yapılması doğru bir yaklaşım olacaktır. Zaten biz Türkiye’de de buna göre hesap yaparak her iki dozu da vatandaşlarımıza uygulayacak bir yaklaşım içindeyiz. Süreç içerisinde eğer bir aksilik olursa böyle bir yaklaşımı tekrar tartışıp karar vermek gerekiyor. Şu an ülkemizde böyle bir uygulama söz konusu değil. Vatandaşlarımız birinci dozu hangi markadan olduysa ikinci dozu da aynı markadan olmaları doğru bir yaklaşım olacak.
İngiltere’de alınan karar sonrasında ilk doz ile ikinci dozun farklı markalardan kullanılabilmesinin yolunun açılmasının aşının etkinliğini ne derece etkileyeceği hakkında bir bilginin şu an belli olmadığını da biliyoruz. Şu an bununla ilgili bir yorum yapmak çok doğru olmaz. Çünkü bizim hem hazırlığımız bu şekilde hem de bununla ilgili çalışmalar çok sınırlı olduğu için bir detay vermek doğru bir yaklaşım olmaz. Vatandaşlarımızın bence aklı karışmamalı birinci dozu hangi aşıdan olduysa ikinci dozu da aynı aşıdan olmalı. Biliyorsunuz yerli aşılarda da hem inaktif aşı, hem mRNA aşısı hem de viral vektör aşısıyla ilgili çalışmalar söz konusu. Bunlarla beraber ben aşıda bir eksiklik olabileceğini düşünmüyorum açıkçası, Türkiye’de aşı tedarikinde. O yüzden ülkemizde inşallah bir aksilik olmadan her vatandaşımıza bir önceki olduğu aşı neyse o aşının uygulamasıyla devam edilecektir düşüncesindeyim. Madem yüzde 70 daha fazla bulaşıyorsa bizim iki kat daha fazla dikkat etmemiz gerekecek diye düşünülüyor. Ama şunu da bilmemiz gerekiyor; şu an bu virüsün bulaşıcılığıyla ilgili bir bilgi söz konusu. Hastalık yapma gücünün değiştiği ile ilgili elimizde bir bilgi söz konusu değil. O yüzden bilinmeyen bir durumla ilgili konuştuğumuz için; şu an ülkemizde sadece 15 kişide görüldüğünü, bu kişilerin kendilerinin izolasyonda, yakın çevrelerinin de karantinada olduğunu biliyoruz. Bu nedenle daha fazla kişide görülüp görülmediği konusunda net bir bilgi de elimizde olmadığı için daha çok dikkat ederek gitmesi kuşkusuz mutasyonlu virüsün de ülkemizde daha az görülmesine ve daha az hastalık yapmasına sebep olacaktır.
Bu aldığımız önlemler ile beraber, önce hasta sayısının, sonra vaka sayısının, sonra onu takiben 15-20 gün içerisinde ağır hasta sayısının, onu takiben 15-20 gün içerisinde de vefat sayısının azalacağını söylemiştik. Çok şükür daha aşağı doğru gidiyor vefat sayımız. Tabii ağır hasta sayımızın azalmasından kaynaklanıyor. Hatta en başta aslında hasta sayımızın azalmasından kaynaklanıyor, bin 500 civarındayız biliyorsunuz. Bu gösteriyor ki alınan önlemler gerçekten etkili oluyor. Bazen istenmeyen görüntüler yaşıyoruz, hafta sonu da belki gözlemledik. Ama vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu artık bu kısıtlamaları benimsemiş durumda. Herkes bu korona virüsten bir an önce kurtulmak istiyor. Çözümün de fiziksel mesafe, maske ve hijyen olduğu düşünüldüğünde kurallara uyan vatandaşlarla beraber vakaların, hastaların akabinde de ağır hasta ve vefatların azaldığını gözlemliyoruz. Tabii iki haneli rakamlara, tek haneli rakamlara, sıfıra düşse. En büyük arzumuz bu hekim olarak. Ama bunun için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Ağır hastalarımız ne zaman ki iyice azaldı, o zaman vefatların da yine onu takip eden 15-20 gün içerisinde daha aşağı doğru gideceğini söylemek mümkün olacaktır. Tabii bu vesileyle baktığımızda bu kısıtlamaların aşıya da başlayacağımızı düşünerek, daha nerden baksak 1 ay daha en az devam etmesinin doğru olacağını düşünüyorum.”
.