Gazeteci arkadaşımız Ferhat Coştur, geçenlerde bizi bir yazı gönderdi.
Yurt dışında bulunan bir kızımızn başarı öyküsünü paylaştı. Amerika'da slikon vadisinde en iyi STARTUP'larının birisinde yönetici olarak çalışan Melisa TOKMAK'ın hayat hikayesi pek çok gence örnek olacağına inancı ile Coştur’un bu paylaşımını sizlerle de paylaşmak istedik.
İçinde bulunduğumuz dönemde gençlerimizin önemli bir bölümü eğitimlerini yurt dışında yapmak ve buralarda çalışmak istiyor. Beyin göçünün hızla sürdüğü günümüzde şimdi öyküsünü dinleyeceğiniz kızımız konuya da çarpıcı bir örnek olacaktır.
Melisa TOKMAK sosyal medyadan kendisine hayat hikayesini paylaşması yönünde pek çok ısrar almış, o da başkalarına ilham ve örnek olması için yayınlamaya karar vermiş. Kendi ağzından hayat hikayesini kısaca şu şekilde anlatıyor:
"Salihli Manisa’da doğdum büyüdüm. Annem babam hala orada yaşıyor. Küçük bir parfümeri dükkânımız var. Salihli’de herkes birbirini bilir, en sevdiğim anılar sokakta diğer esnaflarla oturup cay içmek ve annem babamla karsımızdaki pideciye gitmek.
Her esnaf gibi annem babam her istediğim olsun diye çok çalıştı. Ben de iyi okullara gidip, geleceğimin daha iyi olması için çalıştım ki onlara daha iyi bir gelecek verebileyim. Hayallerim için ellerinden geldikçe desteklediler. En önemlisi bana güvendiler.
Derslerim hep iyiydi, iyi olana kadar uyumazdım. Altınordu ilköğretimde okudum. Sonra Salihli’de şansıma BILSEM açtılar. Kazanınca, okul sonrası gidip projeler yapmaya başladım. Üzüm kurutma projemle TÜBİTAK Türkiye birincisi oldum. Öğretmenlerim en büyük desteğimdi.
Geldi lise zamanı. Gebze’de ustun zekâlılar okulu TEVITOL’un sınavlarına girdim ve tam burslu kazandım. TEVITOL’e gitmek hayatimin en önemli adımlarından biri. Orada çatapat İngilizce öğrendim, fizik projemle TÜBİTAK Türkiye birincisi oldum, sonra Avrupa’da ödül aldım.
En önemlisi ailemden uzakta yatılı okulda kendi başıma yasam mücadelesi vermenin önemini anladım. Bağımsızlığı öğrendim.
Zordu ama beni ben yaptı.
İngilizcem kotuydu. Dil geliştirmek için Amerika’da her yaz okuluna başvurdum. Stanford yaz okulu beni burslu kabul etti ama uçak biletlerini ödeyemedik. Çok üzüldüm ama yılmadım. Gazeteden bulduğum her is insanına email attım.
Emaillerini nasıl mi buldum? Aklıma gelen her kombinasyonu denedim. 99,9 u yanlış çıktı.
Ama o 1 email... O büyük insan ayni gece cevap attı ve uçak biletlerimi alacağını söyledi. Bunu yazarken ağlıyorum, onun sayesinde Stanford i gördüm, robotik kampında uçaklar yaptım.
Stanford görünce karar verdim ki hayatta ne olursa olsun buraya üniversite için gericem.
Yaz kampında anladım 1) İngilizcemi geliştirmem gerek 2) diğer başvurulardan öne çıkmam gerek. MUN, debate, projeler kesmeyecek. Her başvuran o kadar iyi ki... Ben de uluslararası UWC okullarına başvurdum ve kabul alınca gittim lisenin son 2 yılını Hindistan’da okudum.
Hindistan'da hayatta kendi başıma dimdik durmayı öğrendim. Matematik, fizik ve tiyatroya kendimi verdim. 60 ülkeden arkadaşlarım oldu. Her yere seyahat ettim. İngilizcem ilerledi çünkü başka çare yoktu. Arkadaş istiyorsanız, dili konuşmak lazım. Hala hedef hep Stanford.
Başvurularım üzerine çok çalıştım. Lisemin mezunlarına essaylerimi gönderdim okuyup hatalarımı bulur musunuz diye. Öğretmenlerim referans mektupları yazdı. SAT sınavlarında İngilizce orta ama matematik full yaptım. Onun üstüne tiyatro monologue kaydedip, ek olarak gönderdim.
Okulların kabul günü geldi. Stanford en son. 1 önceki gün Princeton’a, Dartmouth’a, Upenn’e girdim ama aklim hala Stanford’da. O kadar heyecanlıydım ki, yaz kampındayken aldığım Stanford kazağımı eve gönderdim önceden. Giremezsem bakar bakar üzülürüm diye.
O gece saat 3 de (Hindistan saati) hayatimin en güzel dakikasını yaşadım. STANFORD’A GIRDIM!!!!! Annemin telefondaki sesini hiç unutamam.
Stanford'a girmek hayatimi değiştirdi.
Stanford’da ömrümün en güzel 4 yılını geçirdim. Ortaokula kadar bilgisayarım yoktu bırak Bilg. Mühendisliğini. Zordu ama bu bolumun önemli olduğunu anladım ve çok çalıştım. Annem babam zorluklarla ilk kez Amerika’ya geldi mezuniyetimi görmek için. Hayatimizin en gururlu ani.
Okuldan sonra Facebook’ta Product Manager olarak ise başladım. Orda da çok çalıştım, hızla yükseldim. Çalışmak için çok güzel bir yer. Fakat ben daha fazla etkimin olacağı bir yere geçmek istedim.
Şu an da olduğum şirketin CEO’suyla tanıştım. Onun hikayesi de bana benzer ama dünyanın diğer ucundan. 19 yaşında bu şirketi kuruyor, 3 senede milyarlar değerine büyütüyor. O da benim hikayemi çok sevdi, bana sağ eli (Chief of Staff) olarak is teklif etti.
Geçtiğimiz sene gece gündüz çalıştık, bazı günler günde 20+ saat. Şirketi 3.5 katına büyüttük. Silikon Vadisinin en önemli Machine Learning startuplarindan biri. Hala buradayım, şirketin bir kısmını yönetiyorum.
Daha fazla hayallerim var. Bir sonraki adim kendi şirketimi kurmak. Yakında.
Anlayacağınız, buralara gelmemde çok fazla alin teri ve bana güvenen insanların yardımı var. Annem, babam, değerli öğretmenlerim, bana destek veren insanlar ve çalışmaya olan inancım olmasa olmazdı."
Özetleyelim:
Gençlerimize sahip çıkabilirsek, onlara iş fırsatları yaratıp yurt içinde tutmayı başarabilirsek genç insan gücümüz zenginleşecektir. Beyin göçü de duracaktır. Yukarıda sizlere öyküsünü paylaştığımız Melisa Tokmak, görüldüğü gibi önünün açılması ile nasıl başarılara imza atılabileceği konusunda çarpıcı bir örnektir.
.