Yıl 1992.
Avrupa’nın bağrında zambaklar diyarı, Bosna Müslümanlarına çevrilmişti, namlular. Bu coğrafyada Müslüman istenmiyordu.
Propagandalar yaygınlaştırılıp, İslam düşmanlığı; kiliseler, okullar, resmi daireler, medya, vasıtasıyla yoğun olarak yapılıyordu.
Çocukluğunda birlikte ‘yağ satarım bal satarım’ diyen, ip atlayan, saklambaç oynayıp, birlikte maç eden, takım arkadaşı gol atınca boyunlarına sarıldıkları insanları diri diri evlerinde ateşe verebilecek duruma getirilen Sırp Milliyetçileri.
Yüz yıllar önce Sırpların ataları Osmanlı Ordusunda ‘öncü birlik’ olup, yapılan savaşlarda Osmanlı Ordusunun en önünde düşmanla çatışırken, Milliyetçilik akımı başlatılıp, Balkanların elimizden gitmesine neden olan Sırp Milliyetçiliği.
Bu gelişmeler karşısında ise Sırplar, en büyük desteği ve gücü insanlığın suskunluğundan alıyordu. Sanki insanlara körebe oynatılıyordu.
Hani sokakta birinin cüzdanını çarparlar da sesimiz çıkmaz ya işte öyle!
BM güçleri Bosnalı Müslümanların elindeki tırnak makasına kadar bütün silah ve benzeri aletleri topladı.
Ardından 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa, Hollandalı BM güçleri tarafından adeta katledilsinler diye Sırplara bırakılıyordu. Daha sonra Srebrenitsa’nın güneyinden bombalanmaya başlandı. Katliam başlayacağını anlayan Müslümanlar, ormanlık alanlara kaçmaya, kasabayı boşaltmaya başlamışlardı.
Bunun başka bir ismi olamazdı!
Soykırım yapılıyordu..
5000 kişi katledilmişti bile. Körebe oyunu devam ediyordu. Gece yarısı 1000 kişi ormanlık alana ilerlerken katlediliyordu. 11-16 Temmuz arasında 8000’i aşan katliam yapılmıştı. Aradan geçen yirmi sekiz yıl, acıyı unutturamamıştı. Daha düne kadar katledilen mazlumlar için cenaze namazları kılınmıştı. Yirmi yıl sonrası Potaçari Anıt Mezarlığı’na 136 şehid daha defnedildi. Tarifi olmayan bu acıyı Türkiye’miz başta olmak üzere bütün dünya Müslümanları paylaştık.
Bütün bu katliamlar yaşanırken bir kişi; “Allah’a yemin ederim ki biz köle olmayacağız” sözüyle Mücahid ALİYA İZZETBEGOVİC, adeta kendisinin büyük bir lider olduğunu haykırıyordu körebe oynayan dünyaya.
Yaşanan zulüm karşısında bir lider daha sessizliğini bozuyor, dünya genelinde yardım kampanyası başlatarak topladıklarıyla bir tencere fabrikasının roket fabrikasına dönüşmesini, bu silahların Bosnalı Müslümanların eline geçmesiyle savaşın İslam’ın lehine gelişmesini sağlıyordu.
NECMETTİN ERBAKAN! Mekanı cennet olsun.
Bosna paralarını ağızlarına sakız yapanlara inat O liderler başarmıştı.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük acı, Srebrenitsa insanlık tarihine kara bir leke olarak geçerken, 28. yılında soykırım acısını Müslümanlar olarak yüreğimizde tazecik hissediyoruz. Zamanın ilerlemesiyle acımız azalsa da kaybettiklerimize özlem giderek artıyor.
O toprakların bir parçası olarak şahsen, bütün şehidlerimizi rahmetle anıyorum ve hepimize sabırlar diliyorum.
Köleliği kabul etmeyen Aliya’nın liderliğinde Avrupa’nın tam ortasında bağımsız bir Müslüman ülke kurulmuş oldu.
Bosna Hersek.
Dediğim gibi liderler başarmıştılar.
Soykırım ise unutulmamalıdır, şayet unutulursa yenisi yaşanır.
Müslümanlar olarak bu yaşananlardan ders çıkarmalı tekrardan en kısa zamanda ümmet olmalıyız.
Çünkü yeryüzüne huzur ve barışı tesis etme görevi Müslümanlarındır. İslam Coğafyası’nda ise bu görev Türkiye’nindir.
Bu sorumluluğumuzu hatırımızdan çıkarmamalı ve bütün insanlığın kurtuluşu için mücadele etmeliyiz. İnanç ayrımı yapmadan söylüyorum.
Bir avuç kimse hariç, tüm insanlık adalete özlem duyuyor.