Yüksek yüksek binalar, geniş yollar yapılıyor. 

Son model arabalar satılıyor. 

Bankalardan fabrikalara, dönercilerden marketlere, günlük konuşmalara kadar batılılaştırılıyoruz.

 ** 

Önce yollar yapılır. 

Kısa bir zaman sonra dünyanın bütün araba firmaları ürünlerini getirirler. 

Daha sonra yer gök bina olur. 

Yabancı bankalar ve resmi, gayri resmi tefeciler sıcak para ile ülkemize gelirler.

İnsanlarımız bankalardan aldıkları kredilerle, mal mülk edinirler. 

Yeni yapılan yollarda denerler son model araçlarını. 

Onları görenler de katılır arkadaşının yaptıklarına. 

Yollarda son model arabaların sayısı ile övünürüz zamanla.

Yüksek yüksek yapılan binalar da elbette alıcılarını beklemektedir. 

Hemen araç alırken izlenen yol gelir akıllara. 

Bankaya koşulur. İki kefil veya elinde bir teminat ile. 

Bir ömür borçlanma başlamıştır böylelikle. 

Komşuluk olmayan yüksek binalarda sadece asansörlerin ortak kullanım olduğu hayatımızda! Bir binada iken, bir sokakta oturuyoruz aslında. Arada bir kafa selamı veririz birbirimize zorla da olsa.

Satılan arabalar, kimin? Ortalama 400 Bin TL'ye mal edilen binalara ne kadar ödeniyor? Binaları satın aldığımız paralar kimin? Peki yapılan yollar bizim için mi yapıldı acaba? 

Kim kazanıyor bu alışverişten?

 **

Yabancı sermaye ve faiz lobisi kazanıyor dostlar.

Aynı oyun ABD ve İspanya’da oynandı. 

ABD yaptığı binaların büyük bir bölümünü satılmadığı için yıkıp imha etmek durumunda kaldı. İspanya için bir maliyet oluşturan binaların da yıkılması için aynı tavsiyede bulunuldu. 

Bir takım çevreler yaptıkları ittifaklarla, ülkem insanlarını borçlandırıyor, borcu borçla öder hale getiriyor. İş içinden çıkılmaz hale gelince de kendi çıkarlarına hizmet edilmesini talep ediyorlar.’Sizin borcunuz var ’ diyorlar.

Biliyor musunuz an itibarıyla günde 1 Milyar TL faiz ödüyoruz! 

Şaka gibi değil mi?

Taktik belli!

Bu arada ülkelere getirilen sıcak para faizle ikiye üçe katlandıktan sonra piyasalardan çekiliyor. Yani bir getirip üç götürüyorlar. Bu soygunla devletler bir yılda neredeyse Milli Geliri kadar faiz ödemekle karşı karşıya bırakılıyor. Hem kamu borçlandırılıyor, hem de millet.

Tabi faiz gittikçe artıyor, daha sonra AB uyum yasaları önünüze konuyor. 

Size ev ödevleri verilmeye başlanıyor. 

Ülkenizde yabancı askeri üsler konuşlandırılıyor hemencecik.

İstanbul Sözleşmesi ve benzerleri dayatılıyor! Size kanunlar çıkartmanızı tavsiye(!) ediyorlar.

İçeride de uzantıları rantiyeciler var, onları da doyurmak zorunda bırakılıyorsunuz.

Kağıda karşılıksız basılan yeşil dolarla, sarı ve beyaz bono ile, yani üç kağıt oyunuyla insanlara acı çektiriliyor. 

Fiyatlar sürekli bundan dolayı yükseliyor.

Halbuki Allah (cc) bize ne araba, ne de ev sahibi olun diyor!…

Kul olun diyor, kul!..

 **

Tufandan sonra Nuh peygamber bir sohbetinde ahir zaman halkını anlatırken ‘onların ömürleri 50-60 en fazla 80-100 yıl kadar olacak ömürleri az, yaptıkları ibadetlere mükafatları çok olacak’ demiş. İçlerinden bir Müslüman da ‘onlar ev yapacaklar mı?’ diye sormaktan kendini alamamış.

Maşallah yani, günümüzde yazlık ayrı, kışlık ayrı, dağ ayrı, deniz ayrı, hem de ayrı ayrı yapılıyor!

İlk yazlık evi Mersin’de Nemrut yaptırmış biliyor musunuz? 

"Ceketinin, gömleğinin, aracının markası içinde kaybolmuş insanlar olmayalım" derim.

Sanırım anladınız!

 ***
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.