Yaşlılık döneminin başlangıcına yönelik olarak yapılan kronolojik sınıflandırmada alt sınır 65 yaş genel olarak kabul ediliyor. Bireylerin 30’lu yaşlarından itibaren başlayıp 65 yaşına kadar uzanabilen dönem orta yaş dönemi olarak tanımlanabilir. Yaş aralıkları konusunda farklı yaklaşımlar olsa da genel kabulün 35-65 yaşları arası dönemi kapsadığı söylenebilir. Bir başka ifadeyle genç yetişkinlik dönemi ile yaşlılık dönemi arasında kalan dönemi kapsayan dönem orta yaş dönemidir.
Dünyayı kuşatan virüs için ülkemizde de bir takım önlemler alınıyor.
İnsan varlık olarak topluca yaşamaya uygun yaratılmış.
Sosyal yaşam hayatın olmazsa olmaz bir parçası.
Bize biçilen ömürde kimimiz uzun yıllar, kimimiz daha kısa bir hayat ile imtihan oluyor.
Önemli olan bereketli bir ömür ile hayatta olabilmek.
Öyle insan örnekleri var ki kısacık yaşama ‘ömürler’ sığdırmış.
Diğer tarafta ise doğmuş-yaşamış-göçmüş-gitmiş neden yaratıldığını dahi fark edememişler.
Zor geçen günlerimizde toplum olarak fedakârlıklar yapıyoruz.
Tüm vatandaşlarımızın varlığı için çalışan sağlık personelimize ayrıca teşekkür gerekli.
Sanki kendilerini karantinaya almışçasına eve dahi gidemeden görevleri başındalar.
Alkıştan daha fazlasını hak ediyorlar.
Olağanüstü günlerde fikir kirliği de olabiliyor.
Aklı esen bir şeyler paylaşıyor. Doğru veya yanlış olabiliyor.
Paylaşımlar halkımızı olumsuz etkileyebiliyor.
Geçen günlerde Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ateş Kara halkımızın anlayabileceği dille akla mantığa yakın bilgiler paylaştı.
Birçok site de haber yaptı.
Benim de beğendiğim ve konusunda uzman olduğunu bildiğim için Ateş Kara hocanın sunumunu okuyucularımıza iletmeyi faydalı gördüm.
Virüsün mutasyon geçirdiğinden bahsediyor. Bu olabilir. Çünkü her yıl soğuk algınlığı mikrobu da değişiyor.
Virüsün bir vücuttan başka vücuda geçebilmesi için bazı ‘kriterler var’ diyor. En az 10 saniye temas lazımmış. Temasta nem varsa zaman 3 saniyeye kadar inebiliyormuş.
Virüsün ‘kişiden kişiye’ geçtiği daha çok saptanmış. Bu nedenle konuşurken ‘en az 1 metre’ mesafede olmayı tedbir almak görmüş Kara hocamız. Yani mesafeli ve kısa konuşmalarda risk bulunmuyormuş.
Virüs sert yüzeylerde hayatına devam edemiyormuş. Hastalığın bulaşması 72 saatte oluyormuş.
Ancak hastalığı bulaştıracak virüsün milyon sayıda olması gerekiyormuş. Sert zeminlerde yaşama şansı bulamıyormuş. 1 saat sonra virüs etkisini yitirmeye başlıyor ve 2,5-3 saat sonra tamamen etkisizleşiyormuş.
Alış verişten geldiğimizde aldıklarımızı sert biz zeminde 3 saat kadar bekletip, ellerimizi de
güzelce dezenfekte ettikten sonra gönlümüzü rahat tutabilirmişiz.
Bir de Ateş Kara hoca güneşte virüs etkisini yarım saatte kaybettiğini, bu nedenle güneşli havalarda güneşten faydalanmanın yararlı olduğunu ifade ediyor.
Akıllı insanlar zaten bu tedbirlere uyarak yaşıyor.
Ayrıca ‘Karatay hoca çıkıp bir açıklasa da ne yiyeceğiz’ diye beklemeye gerek yok.
Virüsün gıda yoluyla bulaşması tespit edilen bir durum değilmiş. Kuş gribi mikrobu suyun kaynama derecesinde tamamen yok oluyordu hatırlarsanız. Virüs için de 60 derece ısıda yaşayamadığı söyleniyor.
Bu nedenle virüs sıcak havaları sevmiyor.
Prof. Dr. Ateş Kara hocamıza sonsuz teşekkür ediyoruz.
Bir an evvel yaz gelsin havalar ısınsın. Alışık olmadığımız bu durum son bulsun.
Ülkem insanı güven huzur sağlık içerisinde yaşasın.
Bunun da üstesinden hep birlikte geleceğiz inşallah.