Faizi düşürüp enflasyonu düşürmek çok iddialı bir uygulama.
Faiz neden olur önce ona bir bakalım.
Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır.
Bu iki ifade de iktisadi açıdan birbirinin aynıdır ve iktisatçılar tarafından faiz olarak adlandırılır.
Bu haliyle elbette faize karşıyız.
Faizin Allah’ın yasakladığı haliyle hiç kullanılmaması daha uygundur.
İnsan şu soruyu sormaktan kendini alamıyor. Faiz oranı neden yükselir ?
Hele hele Müslüman bir ülkede.
Ekonomistlere göre faiz oranını etkileyen faktörler var.
Ekonomist olarak bunu bilmeniz gerekir ;
Para arzı,
Enflasyon,
Döviz kuru,
Uluslararası faiz oranları,
Kamu iç borçlanması,
Güven. Grift olarak birbirleriyle sarmaş dolaştır.
Döviz kurunu belirleyen en önemli faktör de Merkez bankasıdır.
Merkez bankasının bir gecede içi boşalmış, dalgalanmalara karşı koyacak gücü kalmamışsa,
Kamu iç borçlanmasıyla da tüketim aşırı derecede yükselmişse,
Alınan kararlar ve yapılan uygulamalarla da güveni ortadan kaldırıyorsanız,
O zaman sizin teorik olarak bu işte başarılı olmanız mümkün değil.
Madem ki Müslümanız,
Madem ki Kur’ana uyduğumuzu söylüyoruz,
Peygamberin yolundan gittiğimizi söylüyoruz.
O zaman onun yaptıklarını esas almamız gerekir.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdular:
"Allah'a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin."
Bunu söyleyen Peygamber kendi misafirlerine ve Diplomatik elçilere de kendisi aynen uygulamıştır.
Diplomatik misafirlerin ağırlanması ile diğer misafirlerin ağırlanması arasında, temelde hiçbir fark görülmemektedir.
Ancak bunu yaparken kuş sütünün eksik olduğu bir masa donatılmamış.
Elde mevcut ne varsa onunla ağırlanıyorlardı.
Benî Hanife heyetinin ağırlanması anlatılırken,
Kendisinin misafirleri ağırlayacak gücü yoktu.
Evde sudan başka bir şey de yoktu.
Bunun üzerine heyetin ağırlanması için onları Remle binti Harisin evine gönderir.
Remle binti Hâris'in evinde ağırlanan heyete,
Sabah akşam bir defasında ekmek ve et, bir defasında ekmek ve süt, bir defasında ekmek ve yağ verildiği kaydedilmektedir.
Eğer faiz sebep enflasyon netice gibi bir teoriniz varsa,
Enflasyonu düşürmek gibi bir iddianız varsa,
İtibardan tasarruf olmaz diyerek bir de uygulamanız var ise,
Peygamberin gittiği yoldan da gitmiyorsanız,
Bu işte başarılı olmanız mümkün değildir.
Bu durumda ne düşüncelerinizde sağlamlık vardır,
Ne de amelinizde salihlik vardır.
Tüketimi körüklerseniz faizi düşüremezsiniz, enflasyonu düşüremezsiniz.
Birinci olarak, faize sebep olan ekonomik sebepleri devre dışı bırakırsınız başarı gelmez.
İkincisi, bir Müslüman olarak Peygamberin israfa yönelik sözlerini dikkate almazsanız beyhude kürek çekmiş olursunuz.
Siz bir defa itibarı tüketimle yapmak düşüncesini kafanıza koymuşsanız kaybetmişsiniz demektir.
Tüketimle kime itibar gösterisi yapacaksınız.
Tüketimle Yaradan’a karşı bile itibar sağlamak hoş karşılanmıyor.
Abdullah bin Amr (radıyallahu anh) anlatıyor:
Bir gün Sa’d (b. Ebû Vakkâs) abdest alırken Resûlullah onun yanına uğramıştı.
“Bu ne israf?” buyurdu. Sa’d, “Abdestte de mi israf olur?” diye sorunca esûlullah,
“Evet, akan bir nehirde(n) bile (abdest alıyor) olsan (israf olur).” diye cevap verdi. (İbn Mâce, Tahâret, 48)
Allah’ın divanına durmak için alınan abdestte bile tasarruf istenirken,
İtibarı sağlamak için yapılan harcamalarla kimseye hoş görünemezsiniz.