Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile dünya şoka girerken, perde arkasından Dünya’yı yöneten örgütlerin bu konuda neler düşündükleri bilinmiyor.
Bu yazımda, perde arkasında dünyaya egemen örgütler ve güç odaklarına ilişkin özet bilgiler vereceğim:
Dış İlişkiler Konseyi (CFR),
Onun bir alt örgütü Üçlü Komisyon (Trilateral Commissione),
Bunun bir alt örgütü de Bilderberg Grubu’dur.
Her üç örgütün de Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Uzakdoğu’dan olmak üzere toplam beş bine yakın üyesi vardır. Türkiye’nin Bilderberg Grubu‘na mensup yaklaşık 40′a yakın yaşayan üyesi mevcuttur.
“ABD’NİN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ASKERİ GÜÇLE SÜRDÜRMEK”
1940 Yılında David Rockefeller’ın önderliğinde kurulan bu örgütler ABD’nin Dünya Jandarmalığı için çalışmalara başladılar. Rockefeller 1940 Yılında ABD’nin önde gelene gazete ve dergi sahiplerine, müdürlerine Nazi Almanya’ sının yenileceğini ve ondan sonra Amerika’nın Dünya’yı kontrol edeceğini, yeni pazarlara gireceğini, kaynaklara sahip olacağını, enerji kaynaklarını kontrol edeceğini açıklamıştı.
O günlerde çok güçlü olan Almanya 5 yıl içinde yenildi ve ekonomik kontrol onların eline geçti. Kurdukları bu örgütlerle de dünyayı arka planda yönetmeye devam ediyorlar.
Toplantılar yaptıktan sonra Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ne zaman biteceğini ve sonrasında neler yapılacağını öğreneceğiz.
Dış İlişkiler Konseyi‘nin amacı:
*Zbigniev Brzezinski, “ulus devletlerin geleneksel bağımsızlık tanımlamaları uluslararası güçlerce hızla değiştirilmeye başlanmıştır. Bir süreden beri uluslararası şirketler, bankalar ve organizasyonlar küresel ekonomiyi yönlendirmektedir. Bu örgütlerin sahip ve tepe yöneticileri olan seçkinler bunda başat rol sahibidirler.”
*Amerikan kapitalist sınıfı, Dış İlişkiler Konseyi’nin bir imparatorluk politikasını uygulayarak Amerikan kapitalizminin dünya hâkimiyetini sürdürmesini talep etmektedir. “Konsey, bunu; demokrasi, özel teşebbüs, serbest piyasa ekonomisi ile gerçekleştirmelidir. Dünyayı kendi ihracat pazarı haline dönüştürmek adına tüketim ile demokrasiyi özdeşleştirmelidir.”
*Paul Wolfowitz, “Tek süper güç kalitesi, yapıcı bir davranış biçimi, ayrıca ABD’nin üstünlüğüne kafa tutabilecek herhangi bir milleti ya da milletler grubunu caydırmaya yeterli askeri güçle sürdürülmelidir. ABD’nin önderliğine karşı çıkmasınlar, yerleşik ekonomik ve siyasi düzeni değiştirmeye kalkmasınlar diye gelişmiş endüstri ülkelerinin çıkarlarını da yeterince hesaba katmalıdır.”
“HAMMADDE VE İŞGÜCÜ VE PAZAR GARANTİSİ”
Üçlü Komisyon’un amacı:
*Zbigniev Brzezinski; “Uluslararası şirketler, bankalar ve organizasyonların küresel politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında çok önemli roller oynadığını, bu güçlerin gözetiminde bulunan insanların Jet Çağı’nın uluslararası seçkinleri olduğunu ve Jet Çağı’nı inşa etmeleri gerektiğini” söylemektedir.
*Üçlü Komisyon seçkinleri hammadde ikmal yollarının güvenliğini, ucuz işçiliği ve küresel şirketlerin pazarlarının genişlemesinin garanti edilmesini amaçlar. Bunun için genellikle gelişmiş Üçüncü Dünya ülkelerini gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler kategorisinde tanımlar.
“YENİ DÜNYA DÜZENİ İÇİN ULUSLARARASI KOORDİNASYON”
Bilderberg Grubu‘nun amacı:
*Bilderberg Grubu, Yeni Dünya Düzeni’nin sadece bir aracı değil, uluslararası koordinasyonunu da gerektiren sistemin bir parçasıdır. Ulus devletlerin dış politikaları genellikle ekonomi ve para politikalarıdır, bunlar da yüksek düzeyde seçkinci dar bir çevrenin oluşturduğu temel politikalardır.
*Petrol krizinden 6 ay sonraki 1974′teki Bilderberg toplantısında, bir Alman Bilderberg üyesi, toplantıda kabul gören şu konuşmayı yapmıştır:
“Yarım düzine seçkin bilgili kişi dünya mali sisteminin rayına sokmalıdır. Bu maksatla ilişkilerimizi bu yönde geliştirmeliyiz. Enstitücülüğe, bürokrasiye yeni prosedür ve komitelere direnmeliyiz. Bunların yerini alacak yapılanmaları önceden hazırlamalıyız.”
“BATININ DEĞERLERİNİ SAVUNANLAR…”
*Bilderberg fikrinin mimarı Dr. Joseph Retinger, kural haline getirilen görüşlerini şöyle açıklamıştır:
“Batı’nın etik ve kültürel değerlerini paylaşan ve savunan herhangi bir ülke vatandaşı Bilderberg toplantılarına davet edilmelidir. Davetleri saygı duyulan, derin bilgi ve yetenek sahibi, ulusal ve uluslararası çevrelerle yakın ilişkide bulunan kişilere yapılmalıdır. Toplantıların başarısı katılımcılar düzeyine yakından bağlıdır. Siyasi parti katılımcıları, arasında bir denge kurulur. Sosyalist ve işçi partilerinden çok az sayıda üye davet edilir. Katılımcılar genelde liberal ve sosyal demokrat çevrelerden seçilir. Toplantılarda çeşitli ülkelerin gündeminde yer alan konulardan genelde 1/3′ü ele alınır. Toplantılara 1/4 veya 1/5 oranında işadamı, kalan oranda ticari örgüt temsilcileri, diplomat ve medya mensubu katılır.”
Ancak Retinger, toplantılara banka temsilcilerinin katılımından, bunların Bilderberg Grubu’nun en etkin üyeleri olduğundan ve sadece seçkinlerin toplantılara katıldığından söz etmez.
Çok gizli olan toplantıların işleyiş düzeni şöyledir:
“Konular raportör tarafından belirlenir. Program toplantılardan önce üyelere dağıtılır. Her toplantı sonunda gizli bir rapor hazırlanır. Raporda isim zikredilmez, sadece konuşmacının milliyeti ve katkısı yer alır. Konuşmacılara 5 dakikalık bir süre tanınır. Dikkate değer katkıda bulunan katılımcılar, yönetim kuruluna gizlice bildirilir. Bunlardan yararlanılarak müteakip toplantı gündemleri tespit edilir.”
ULUS DEVLET YÖNETİMİNİ ULUSLARARASI GÜCE DEVRETMEK Mİ?
Dış İlişkiler Komisyonu ve Beyaz Amerika Anglo- Sakson Protestan (WASP) uluslararası dev kartellerin gizli örgütleri olduğunu kendi belge ve üyeleri ağzından kısaca açıkladığımız Dış İlişkiler Konseyi, Üçlü Komisyon, Bilderberg Grubu esas itibariyle;
1-Amerikan kapitalist sınıfının dünya hegemonyasının 'askeri güçle' sürdürülmesini,
2-Dünyanın halklarla değil Jet Çağı’nın ‘seçkin’lerince yönetilmesini,
3-Ulus devletlerin ortadan kaldırılıp, 'uluslararası örgütlerce' yönlendirilmesini,
4-Dünyaya demokrasi adına sahte bir 'Serbest Piyasa Demokrasisi'nin dayatılmasını,
5-Dünyada liberal ve sosyal partiler dışında 'hiçbir partiye hayat hakkı tanınmaması'nı amaçlamaktadır.
...
Ulus Devletleri sarsarak bölünmeye, dağılmaya ve yıkılmaya zorlayan, salgınlar ve savaşlar gibi belaları çok net yaşadığımız günümüzde, olaylara biraz da bu pencereden de bakmayı ihmal etmeyelim.