Her yıl Mayıs ayının 14’ü Dünya Tarım Günü olarak kutlanıyor. Pandemi nedeniyle gıda ürünlerine artan talep ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Türkiye’nin ilk Gıda Uzmanlarından birisi olan rahmetli Osman Nuri Koçtürk, Anadolu’nun bereketli toprakları sayesinde 100 Milyon kişiyi besleyeceğini iddia etmişti. Ne yazık ki ben 10 yıldır kendi yaptığım TV programlarında ve konuk olduğum kanallarda tarıma önem verilmesini, köylüye desteğin artmasını savunmuştum. Sonuçta haklı çıktım.
Dünyada son yıllarda yaşanan pandemi süreci, tarımda girdi fiyatlarının artması sonucu maliyetlerin yükselmesi, iklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanan kuraklık, savaşlar, göçler, ülkelerin gıda güvencesini sağlamaya yönelik uyguladığı korumacı politikalar, Dünya genelinde 795 milyon kişinin gıdaya ulaşmakta güçlük çekiyor olması, stratejik sektör olan tarımı daha da önemli pozisyona getirdi.
Türkiye’de çiftçilerin, tüm insanların gıda güvencesini sağlayan kesim olduğunu söyleyebiliriz. 85 milyon nüfusumuz başta olmak üzere elli milyona yakın turistin de gıdasını sağlayan Türk çiftçisidir. Dolayısıyla çiftçiler gıda güvencesinin teminatıdır. Biz kendi köylümüze yeteri kadar destek vermiyoruz. Onların sorunlarına yardımcı olmadığımız gibi Tohum-Gübre ve Mazot desteğinde bulunmuyoruz.
Çiftçilerimiz bağında, bahçesinde, tarlasında, ahırında, ağılında gece gündüz demeden çalışarak alın teri dökmekte ve ekonomimize katkı bakımından da önemli roller oynamaktadır. Bu kadar hayati öneme haiz görev üstlenen çiftçilerimize hak ettikleri değer verilip daha fazla desteklenmelidir.
Avrupa devletleri, kendi çiftçilerine büyük paralar verip desteklerken, Türkiye’de neden bizim köylülerimiz üvey evlat muamelesi görüyor? Tarımda sık sık Hollanda örneği veriliyor da, Hollanda’nın kendi ülkesi dışında eski sömürgelerinde de tarım arazileri işlettiğini kimse düşünmüyor. Konya’dan küçük olan Hollanda yılda 100 Milyar Euro tarım ürünleri satıyor. Biz tarımda Hollanda’yı örnek alıyor muyuz? Hayır almıyoruz.
Çiftçilerin en önemli sorununun gelir seviyesi olduğu görülüyor. Üretim yaparken destekten yoksun olan, çiftçilerin gelirlerinde herhangi bir artış olmuyor, çünkü sorunları devam ediyor. Dolayısıyla çiftçilerin üretim yolundaki engellerini kaldırmak suretiyle, yaptığı işten para kazanmasını sağlamak gerekmektedir. Öncelikle mazot, gübre, yem, elektrik, tohum ve ilaç gibi girdi fiyatları makul seviyelere çekilmelidir. Tarım Bağ- Kur primleri çiftçilerin rahatlıkla ödeyebileceği miktarlarda olmalıdır. Destekler günümüz şartları göz önüne alınarak yeniden değerlendirilmelidir. Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanunu’nda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'ine çıkarılmalıdır. Çiftçileri desteklerken küçük aile işletmeleri daima ön planda tutulmalıdır. Özellikle de gençlerin tarım ve hayvancılığa yönelmesini sağlayacak projelere ağırlık vermek zorundayız.
Türkiye için tarımın, tarımın yaşaması için ise çiftçilerin yaşaması ve üretmeye devam etmesinden başka çaremiz yoktur.
ABD’nin Eski Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger: “Petrol ile Ülkeleri, Gıda ile Milletleri kontrol ederiz” diyorsa, ‘Gıda’nın ne kadar önemli olduğu'nu düşünmek gerekiyor.