Nefret mi? Hoşgörü mü?
Bir önceki yazım Sevgiye dairdi.
NEFRET birleştirci etkenlerden en etkin olanı ve en geniş kitleleri etkileyenidir.
Toplumsal olaylarda kitlelerin birbirlerinden çok farklı inanış ve kültürden gelmiş olmalarına rağmen her nasılsa tek ses haline geldiklerini şaşkınlıkla izlersiniz.
Gezi olaylarında çok farklı gelir ve düşünce grupları yani milyarder iş adamından işsizlere inançlı kesim ile "LGBT"ye (eşcinsel) kadar aynı alanda bir araya gelmişlerdir. Oysa orada bir araya gelenleri taksim dışında mesela Aksaray'da bir araya gelelim de muhabbet edelim deseniz hayatta bir araya gelmek istemezler.
Ancak orada tek hedef vardı "Erdoğan Nefreti" bağlayıcı unsur ortak yansıdı.
Toplumsal olaylarda hep böyle olmuştur.
"Benzemezler" NEFRET ortak inancının etrafında çok rahat bir araya gelebilmektedir.
Siyasi olarak da böyledir "Erdoğan Nefreti" HDP seçmeni ile İYİ parti seçmenini biraraya getirmemiş miydi.
Başkanlık seçimlerinde de Millet ittifakı veya Cumhur İttifakının yanında olanlar aslında yüzde yüz bağlılık sonucu bir araya gelmekten ziyade karşı cenaha karşı "nefret" hissinin güçlü bir şekilde diğer bütün parametrelerin önüne geçmiş olduğu görülmüştür.
SP'nde durum ise; SP birikimine tecrübesine "milli görüş" vizyonuna göre bir yol haritası belirmeleri ve başta SP seçmeninin anlamakta ve kabul etmekte zorlandığı geçmişte yaptıklarından ders çıkarmaları ve "nefret" ittifakı vagonuna binmemeleri gerektiği anlamı çıkmaz mı?
Önümüzdeki Başkanlık seçimlerinde bu durum daha etkin ve daha yaygın olacaktır.
Aslında kitleyi kamplaştırmak bunu çok kolaştırmakta ve NEFRET birlikteliğini diğer bütün mülahazaların önüne geçirmektedir.
Bu durum devletler arasında da böyledir. ABD ve Sovyet Rusya kitlelerini nefret propagandası ve savaş fikriyle canlı tutarak kendi halklarını domine etmekteler.
KIZIL SSCB dağıldıktan sonra “Demir Leydi” lakaplı İngiltere Başbakanı Margaret Thetcher’in 1990’daki NATO toplantısında açıkladığı; “Yeşil kuşak, bundan sonra NATO’nun düşmanıdır” diyerek bütün İSLAM COĞRAFYASINI düşman ilan etmiştir.
Yeni düşman ilanı ile NEFRET tohumlarını ekmekle kalmamış daha sonra İSLAM COĞRAFYASINDA YAPTIKLARI İŞGAL ve SAVAŞLARIN GEREKÇESİNİ DE OLUŞTURMUŞLARDIR.
Aynı şey ÇİN için de geçerlidir.
ÇİN DOĞU TÜRKİSTAN MÜSLÜMAN HALKININ YOK EDİLMESİ GEREKEN YARATIKLAR olduğu SAPKIN NEFRET söylemini halkına benimsetmiş, onun için de Doğu Türkistan'da Müslümanlara bırakınız bir insana yapılacak herhangi bir muameleyi, hiçbir canlıya yapılamayacak zulümlere reva görmekteler.
Filistin'de Siyonist İsrail sistemli olarak ektiği nefret tohumlarının sonucu olarak sınırsız zulüm yapmakta bunu yaparken de normalmiş, gerekliymiş inancıyla yapmaktadır.
NEFRET algısının yaptıramayacağı günah yaptıramayacağı zulüm ve gerçekleştiremeyeceği, DÜŞMAN KARDEŞLERİN BİRLEŞTİRİLMESİ de dahil yoktur.
NEFRETin birleştirici gücünü emelleri için kullananlar aslında kendi toplumlarının RUH, AHLAK, İNSANLIK ve VİCDANLARINI ZEHİRLEMEKTELER. Çin'in yaptığı nedir!
Tarihte örneklerine çokça rastladığımız siyasetçiler, ülkelerini yöneten Hitler, Stalin gibi zalim devlet adamları bundan kolayca yararlanmış olsalar da NEFRET altın tas içinde sunulan ZEHİRDİR.
Nefret duygusu insan ruhunda sonu hüsran olan dipsiz kuyudur.
Sevgi ise insanı yücelten mutlu kılan tılsımlı sözdür.
Sev ki sevilesin.
Vesselam