Yeni bir yılın daha arifesine gelmiş bulunmaktayız.
Herkes terennüm edecek her yıl olduğu gibi;
“ Müslüman nefis muhasebesi yapmalıdır.”
Nefis muhasebesi bir Müslümanın kendini, hayatını, heveslerini hesaba çekmesi onları sorgulamasıdır.
"Ne idim, ne oldum, nerede idim, nereye geldim, neler umuyordum, nerelere kavuştum, neticede ne olacağım?"
Sorularının hesabını vererek irademizi çözecek, duygularımızı bozacak hallerden kendimizi korumaktır.
İnsanlar kendi akli iradesi sayesinde doğruyu ya da yanlışı tercih edebilirler.
İnsan yaptıkları ameller üzerinde isterse iyiyi tercih ederek mükâfatını alır.
İsterse de kötüyü tercih ederek ahiretteki cezasına katlanır.
Burada insanın nefsi yani hevesleri, arzuları devreye girer ve ona yön verebilir.
Her arzulanan şey doğru olmayabilir veya doğru yapman gereken bir davranışı yine nefsin engelleyebilir.
Peygamber Efendimiz(sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur ;
"Akıllı kimse nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan kimsedir." (Tirmizi)
Her zaman dendiği gibi dünya hayatı bir sınavdır, geçicidir. Ebedi hayat ölümden sonraki hayattır. Kur'an’da denildiği gibi buranın bir imtihan olduğu, kimin nasıl davranacağı, hayat ve ölüm Allah'ın takdiridir. İnsan ölümü hiçbir zaman aklından çıkarmayarak kendini kontrol etmelidir.
Hz. Ömer (ra) bir sözünde şöyle demiştir;
"Hesaba çekilmezden evvel kendinizi hesaba çekiniz, ameller tartılmadan evvel kendi kendinizi tartınız." (İbni Kesir)
Bu Ömer ki Hz. Peygamber Efendimiz Onun için;
"Eğer benden sonra peygamber gelecek olsaydı, bu Ömer olurdu",
"Allah, hakkı Ömer'in diline ve kalbine koydu.",
"Güneş, Ömer'den daha hayırlı bir kimse üzerine doğup batmadı." Hadislerini buyurdu.
Peki, bu nefis muhakemesine idareciler tabi değil mi?
Sadece garipler mi bu muhasebeyi yapacak?
Adaletin timsali Hz. Ömer bunlar için de birkaç söz kelam eylemiştir.
"İnsanların en iyisi bana ayıplarımı gösterendir."
"Eğer Fırat kıyısında bir deve kaybolarak ölüp gitse veya bir koyun suya düşüp boğulsa, Allah'ın onu bana soracağından korkarım."
Bunlardan her halde Diyanet işleri Başkanının haberi yoktur diye düşünüyoruz.
Bu bağlamda Hz. Ömer’in söylemiyle ona ayıbının ne olduğunu hatırlatmak istedik.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, tepkiler nedeniyle halen eski başkan Mehmet Görmez'in makam aracını kullandığını belirterek "Korkumuzdan yeni araba alamıyoruz" demiş.
Başkan bu korkunuz “Allah korkusu mu“ yoksa “Kul korkusu mu“
Allah korkusu ise bunu kimsenin bilmesine gerek yok.
Yaradan ile baş başa kaldığın hal kimseyi ilgilendirmez.
Lakin bu kullardan bir çekince ise kendine çeki düzen vermen gerekir.
Milyonlarca insan Asgari Ücretin pençesinde kıvranırken,
Eve ekmeği nasıl götüreceğimin derdini çekmekte iken,
Sizin bineceğiniz araba hayaliniz hiç de hoş olmasa gerek.
Bulunduğun makam Peygambere Vekâlet makamıdır.
Böyle bir düşüncenin gerçekleşmesini bırakın, aklınızdan geçmesi bile abesle iştigaldir.
Oturduğun kürsüden Müslümana bilet alma, haram yeme, haline şükret demesi kolaydır.
Önce kendin uyasın ki insanlarda da güven telkin etsin.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)
“Bir ırmaktan abdest alırken bile suyu israf etmeyiniz“ buyururken,
Bulunduğunuz makamın gelirleri de bir ırmak değildir.
Neticede bu insanlara verilecek hizmet sizin uhdenize bırakılmıştır.
Onu sakın ola ki çarçur etmeyin.
“Herkese, israf olarak canının her istediğini yemesi yeter!“ Hz. Ömer (ra)