“Tanrı” demek “Allah” demek midir?

“Tanrı” kelime olarak Türkçe midir?

29 Ocak 1932 Türkçe Ezan zorunlu oldu, bu mecburiyet 18 yıl sürdü. Adnan Menderes bu yasağı 1950 yılında kaldırdı.

Ezan; “Tanrı uludur” diye başlıyordu. Ezanın Türkçe okunduğu ve Arapça ezan okuyanların cezalandırıldığı yıllarda, merhum babam Tokat Üzümören Kasabasında otobüs işletmeciliği yapıyordu; otobüslerinin birisi Turhal ilçesine diğeri ise Tokat iline yolcu taşımacılığı yapmaktaydı. Babamın bizlere anlattığı ve anlatırken aynı heyecanı yaşadığı olayı sizlerle paylaşmak istedim.

Babam, “Bir sabah yolcuları Tokat’a götürmek üzere otobüsün yanına gittiğimde ne göreyim otobüsü tıklım tıklım kasabamızın Halk Partilileri doldurmuşlardı. Ayrıca otobüsün üstünün de insanla dolu olduğunu görünce olağanüstü bir şey olduğunu anladım. Kasabamız büyük bir kasaba idi. İki ilkokul vardı, tabiatıyla öğretmenler vardı. Öğretmenler otobüste yerlerini almışlardı.”

O tarihlerde otobüslerin tavanında bagaj olur, yük ve eşya otobüsün üzerine yüklenirdi. Şimdilerde Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde görmekteyiz, aynı manzara 1950’lerden 1970’li yıllara kadar sürmüştür.

"öğretmenlere sordum 'Ne bu kalabalık okullar tatil mi oldu hepiniz Tokat’a gidiyorsunuz?..' diye. Öğretmenlerden birisi 'Yok Mehmet Ağa, bugün Tokat Müftüsünün mahkemesi var onun için gidiyoruz' diye cevap verince 'Haa köyün bütün solcuları toplandınız gidiyorsunuz öyle mi?' dedim. Anlamıştım bir şeyler olduğunu.." diye anlattı merhum babam.

“Tokat’a girişten itibaren silahlı askerler yol boyu nöbetteydiler. Tokat merkeze vardım otobüsü park ettim. Sonra mahkemenin yapıldığı adliye binasına doğru yürüdüm polisler beni tanıdığı için kimse beni durdurmadı mahkeme binasının önüne geldim o zaman adliye binası Behzat Mahallesindeydi. Adliye binasından içeri girmek istedim, kapıdaki inzibat bırakmak istemedi mahkeme salonunun kapısı açık, mahkeme başkanı kapı girişini görüyordu beni kapıda görünce görevliye işaret etti benim içeri alınmam için. Mahkeme salonuna girdim.

Mahkeme başkanı müftüye gayet hürmetli bir şekilde soruyordu; 'Hocam Ezanı Türkçe okumamışsınız, neden Arapça okudunuz? Ezanın Türkçe okunması ile Arapça okunması arasındaki farkı bize söyler misin?..! diye soruyor müftü cevap vermiyor, ağlıyor gözyaşları oturduğu yere damlıyordu. Hâkim gene babacan bir tavırla 'muhterem hocam, sizden rica ediyorum Türkçe ezan ile Arapça ezan arasındaki farkı söyler misin?..! Müftü ağlıyor cevap vermiyordu. Ağır ceza hâkimi de yaşı kemale ermiş, müftü efendi de öyleydi. Ben ayakta durduğum yerden 'Koca Reis' olarak ün yapmış hâkime hitaben; sayın hâkim müsaade ederseniz Arapça ezanla Türkçe ezan arasındaki farkı ben söyleyebilir miyim?. dedim. Hâkim kafasını kaldırdı başıyla olur işareti yaptı beni tanır ve severdi bazen kendisi ile sohbet ederdik.."

Merhum babam 1946’larda önce kamyon almış, sonra otobüs almış ve ilk dönemler Tokat İstanbul arasında yolcu taşımacılığı yapmış, takım elbisesi Beyoğlu terzilerince dikilir, ayakkabısı el yapımı nubuk, demir çivi kullanılmadan ahşap çivi ile elde üretilmiş ayakkabı giyinirdi. Günlük gazetelerin hemen tamamını ve köşe yazılarını okurdu, Üstadın İdeolacya Örgüsü kitabını 1969’da ilk baskısını eve getirdi ve o sıralarda ilkokulda okumaktaydım. kardeşlerimle birlikte kitabı bizlere okuttu.

Kendisi ise anlamadığımız kelimeleri tek tek bize söylerdi. Çok zeki ve hafızası ise olağanüstü güçlüydü, herhangi bir şeyi bir defa okur ve katiyyen unutmazdı. Tokat’ta çok bilinen merhamet ve iyilik sembolü gerçek bir ağa idi. Tanınmışlığı ve saygınlığı dolayısı ile de ilin ileri gelenleri ile dostluğu vardı.

Babam anlatmaya devam ediyor; “Sözlerime başladım fakat çok yüksek gür seda ile konuştuğum için dışarı çıkınca mahkeme dışındakiler; 'yahu Mehmet Ağa sen neler söyledin öyle' gibi mukabelede bulundular.”

Mahkemeye hitaben yaptığı konuşmada, “Sayın hâkim, Tanrı ile Allah kelimesi arasındaki farkı yüce mahkemenize söylüyorum: Tanrı kelimesi tanrılar olarak çoğul okunabilir oysa Allah’lar diyemezsiniz. Çoğul olmaz tektir. Tanrı kelimesinden “T “harfini alırsınız “anrı” olur hiçbir anlamı yoktur. “A”harfini alırdınız “nrı” bir anlamı yoktur. Nrı kelimesinden “n” harfini atarsınız”RI” olur gene bir anlamı olmaz, “R” harfini çıkarırsınız “I”harfi kalır tek başına bir anlamı yoktur. Allah kelimesi ise Allah kelimesinden” A”(elif) harfini alırsınız LİLLAH olarak okunur Allah demektir. Allah kelimesinden” L” harfinin birisini alırsanız LEHU olur o da Allah manasınadır. Allah kelimesinden ikinci “l” lam harfini çıkarırsanız H harfi kalır ki o da HU gene Allah demektir. Rüzgar Huuu der. Esen yaprak “Huu!” der. Kâinat “Huuu!”diyerek yaşar anlayana” der.

Salonda bir sessizlik olur “Koca Reis” ağır ceza hâkimi merhum babamı takdir ve şükranla izlemiş, duygulanmış ve kısa bir süre sessizlik olmuş. Kimi insanlar "Tanrı" kelimesini Türkçe olduğu gerekçesi ile kullanmayı tercih ederler.

Ancak bilinmelidir ki Allah (cc)’ın doksan dokuz ismi şerifleri arasında “Tanrı” yoktur. Ve Tanrı inancı Müslüman literatüründe yoktur, zorlama bir kabul vardır. Hristiyan dünyasında “Tanrı” inancı “Baba, oğul, Ruhul Kuds”tür. Üçlemedir. Oysa biz Müslüman inancına göre “Doğmamış, doğrulmamış”tır.

“Allah” kelâmı özel isimdir. Özel isim, ne Türkçeye ne de başka dile çevrilebilir. Beyhude gayretlerin faydası olmadığı gibi beraberinde “AKAİD” sorunu doğurur. İman, AKAİD sorununu bünyesinde barındırmaz. Türkçeye sahip çıkmak isteyenler; olmayacak işlerle ilgilenmek yerine son zamanlarda dilde karşılaştığımız tahribat ile ilgilenmelidir. Bu vesile ile ahirete göçmüş merhum Babam, benim ve siz değerli okurlarımın geçmişlerine Allah (cc) rahmet eylesin, mekânları cennet olsun inşallah.

Vesselam…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.