İşgal savaşları,
Para savaşları,
Egemenlik savaşları,
Din savaşları,
Kültür savaşları,
Gıda savaşları,
Su savaşları,
Savaşlar, savaşlar, savaşlar!
GÜCÜ HAK SEBEBİ sayan, emperyalist, sömürgeci, ırkçı siyonistler dünyayı yaşanmaz hale getirdiler. Allah kahretsin!
İnsanlıkla savaşıyorlar ve demokrasiyi bir manivela olarak kullanıyorlar; "demokrasi getireceğiz" denilerek gök kubbe başımıza yıkılıyor. Bunu "demokrasi" diye diye yapıyorlar. İki yüzlü sahtekarlar.
Demokrasinin mağdurlarıyız.
Savaşın çocukları, savaşın figüranlarıyız.
"Savaşın çocukları" olduğumuzu hiç düşündünüz mü?
Hiç düşündünüz mü insanlıkla savaşıldığını?
Hiç düşündünüz mü birbirimizle savaştırıldığımızı?
Suriye'deki
Irak'taki
Yemen'deki
Filistin'deki
Libya'daki
Kanlı savaştan söz etmiyorum.
Zaten onlar kanlı savaştalar.
Oturduğumuz yerde nasıl da savaştırılıyoruz!..
Afrika'da yaşayan milyonlarca Afrika halkının elinden bütün zenginlikler alınıyor. Aşı ve ilaç denemelerinde kobay olarak kullanılıyorlarsa, vatanların da aç susuz dünyada olup bitenden habersiz yaşıyorlar, yaşayanlar sürünüyor ve yokluk içinde ölüyorlarsa, oradaki savaş Afrika’daki sürdürülen savaş böyle sürüyor demek değil midir?
Önce iki kutuplu bir dünya inşa ettiler.
SSCB birliği doksanlı yıllarda dağıldı. Birliği yaşatmak, sosyalizmi, kapitalizmin silahları karşısında güçlü kılmak için etten duvar ördüler. Bunu yaparken halkın ellerine kitap verdiler! dünyada en çok okuyan halk bu halktı. Öyle hikayeler öyle kitaplar da okuttular ki hayal aleminde yaşattılar uyandıklarında pek çok hayat pek çok hayal yok olmuştu... şimdilerde yazarları aydınları hayıflanarak anlatıyorlar yaşadıklarını.
Hayatı tiyatro salonlarına kapattılar. Bir şeylerin ters gittiğini farkedenleri Sibirya’ya kamplara sürdüler. İtiraz ya da farklı ses büyük suçtu.
Ama kapitalizmin büyüsü engel tanımadı.
SSCB’nin kılcal damarlarına girdi. Artık onlar da lüks hayat istiyorlar, tüketici olmak istiyorlardı ve sonuç olarak SSCB dağıldı.
Şimdi Rusya ve ona bağlı özerk cumhuriyetler ile SSCB’den ayrılan devletler var. Aslında büyük halk kitleleri için bir şey değişmemiş, mutlu bir azınlık orada da hızlıca türemişti.
Rusya özellikle Kazakistan'a ve SSCB’den ayrılan TÜRK DEVLETLERİNE gözünü dikmiş durumda.
Başta Rusya olmak üzere önce ABD’nin ölüm kusan silahlarına ve saldırısına karşı vaziyet almak için halkın gırtlağından kesip silahlanmaya olanca hızlarıyla devam etmekteler. Sadece korkuları ve endişeleri ABD ve onun müttefikleri olsa iyi, şimdi bir de Kominist Çin’in yayılmacı ve işgal tehlikesi başladı.
Çin tehlikesini ve Çin politikalarını çok iyi bilen Rusya ve bölge ülkeleri halkı ve yöneticiler uyku uyuyamıyorlar. Kırgızistan Çin'den "AKILLI ŞEHİR" ne demekse ve ne ihtiyaç varsa bölgenin en fakir ülkesi bunun için aldığı kredi karşılığı olarak ÇİN, KIRGIZİSTAN'DAN TOPRAK TALEP ETMEKTE. Aynı şekilde TACİKİSTAN’dan da verdiği krediye karşılık TOPRAK TALEP ETMEKTEdir.
Aynı tehlike Pakistan ve Afrika ülkelerini de beklemektedir. Öngörüsüz yöneticiler ülkelerini çıkmaza sokmuşlar her an eller tetikte, her an yeni politikalar nasıl geliştirebilirler bunun çabasındalar. Umarım bu durum bizim için ders olur diye düşünmekte, umutlanmaktayız.
Komünist Çin kendi kabulleri ile bir buçuk milyar nüfus gerçekte ise onun en az yüzde yirmi daha fazlası nüfusu ile kapitalizmin üretim üssü olmaya soyunup kendi halkını "UCUZ İŞÇİLİK" farkı ile halkınının emeğini sömürdüğü gibi MÜSLÜMAN UYGURLARI KÖLE İŞÇİ OLARAK ÇALIŞTIRMAKTADIR ve KAPİTALİZMİN ACIMASIZ TATBİKATINI KOMİNİZMİN BASKICI POLİS DEVLETİ VE OTORİTESİ ile sağlamış olması ayrıca da Doğu Türkistan halkını sindirme yok etme ellerindeki zenginliklere çökmek, bölge halkını adeta inim inim inletip işçi pazarlarında pazarlayarak zulmünü sürdürmekte olduğu dünya tarafından bilinmektedir...
Ayrıca Uygur müslümanları ve kendi halkı içinde de organ ticareti yapıldığına dair iddialara cevap veremeden, belki cevap vermeye bile tenezzül etmeden eline savaş makinalarını geçirmiş; insanların emeği üzerinden elde ettiği zenginliği insanlarına vermek yerine yeni köle toplulukları hedefleyerek işsizlik ve ekonomik sıkıntı içinde olan başta Afrika ülkelerinde olmak üzere şimdi de oralardaki insanların emeklerine çökmüş, pek yakın zamanda anlaşılacağı gibi hatta kendi vatanlarına bile çökmüştür.
Çin, zulmünü bütün dünyaya yaymaktadır.
Bu zulüm; KAPİTALİZM + KOMÜNİZM zulmü olarak insanlığa katmerli bir şekide yansıyacaktır.
Üçüncü Dünya ülkeleri daha iyi günlerini yaşamaktadırlar. Şayet batılı gelişmiş sömürgeci ülkeler işin farkına varmazlarsa Çin sistematik istilasına gelişmiş batı ülkelerini de rahatlıkla ilave edebilirsiniz. ABD’nin başkanı Trump buna dikkat çekmemiş miydi?
Şimdi biz savaşın neresindeyiz ona bakalım.
Şavaşın tam ortasında olduğumuzdan emin olunuz.
Teknoloji ve bilim insanlığın hizmetinde olması gerekirken insanlığın sonunu hazırlamakta olduğu zamanı yaşamaktayız bu durumu farketmemiz görmemiz ne işe yarayacak hiç düşündünüz mü? Aslında olan biten gözlerimizin önünde oluyor ve yaptıkları operasyonları insanlığın gönüllü desteğini alarak yapıyorlar.
5G teknolojisi gelecek diye kimilerinin ağzının salyası akmıyor mu!
Savaş araç gereç ve politikaları her zemine göre ayrı uygulanıyor.
Evinizden çıkamıyorsanız,
Her konuştuğumuz, her eyleminiz takip ve kontrol altına alınıyorsa, nasıl yaşamanız sizin arzunuzu hiç kaale almadan tayin ediliyorsa, neyi nasıl yiyeceğiniz egemenler tarafından belirleniyorsa, kiminle dost kiminle düşman olacağınıza karar veriliyor ve siz buna zorunluluk duyuyorsanız. Bir diğer ifade ile ölümlerden ölüm beğen denildiği gibi zalimlerden zalim tercihinde bırakılıyorsanız.
Alın teriniz kazancınızı karşılığı aldığınız paranın alım gücünü istedikleri zaman istedikleri gibi belirleyip istedikleri orana getiriyorlarsa, laboratuvarlarında üretilen virüsler ve buna bağlı aşılarla yaşamanız, yaşamamanız arasında kalıyorsanız,
Daha nasıl bir savaş ve esaret istiyorsunuz?
Kültür savaşlarından, su savaşlarından ve gıda savaşlarından bir ileri savaş hangi konuda olacak hiç düşündünüz mü, düşünmediyseniz ben söyleyeyim; HAVA / OKSİJEN SAVAŞIna hazır mısınız? Tabiki hazır değilsiniz.
O halde bekleyin!!!
Daha başka savaşlardan bahsetmedim bile...
Üçüncü dünya ülkeleri savaşın çocukları daha doğrusu savaşın esirleri haline getirilmiş.
Nasıl da ölüm uykusundaymışız!
Nasıl da zalimden merhamet beklemek saflığına düşmüşüz. Dilim varmadığı için saflık diyerek söylemeyi tercih ediyorum!
GÜCÜ HAK SEBEBİ sayanlara karşı HAKKI ÜSTÜN tutanlar ayağa kalkmadıkça,
İSLAM TÜRK BİRLİĞI KURULMADIKÇA
Birlikte mücadele etmedikçe yaşadıklarımızı yaşamaya devam ederiz.
"Nasıl yaşarsanız öyle idare edilirsiniz"
Ne diyelim!..
Vesselam..