Henüz Beşiktaş’taki hain terör saldırısının acıları tazeyken, Kayseri’de de benzer bir alçakça terör saldırısıyla çarşı iznine çıkan Mehmetçiklerimizi, aslında evlatlarımızı kaybettik.

Terör saldırılarının amacı ve hedefini bir önceki yazımda belirtmiş ve eylemlerin kimin tarafından yapıldığını anlatmaya çalışmıştım. Maalesef bu terör eylemini de yine TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) adlı PKK güdümündeki ve içindeki bir oluşum gerçekleştirdi. Onlar bu eylemi güvenlik güçlerini hedefleyen eylemler olarak niteliyor. Güya, güvenlik güçlerinden Kürt halkına yapılan haksızlıkların öcü alınıyor, savunması yapılarak bu yönde bir algı yaratmaya çalışıyorlar.

Ülkemize yönelik iç, dış ve hatta ekonomik tehdidi yaratan ve yöneten güçlerin çok karanlık senaryoları var. İçimizi yakan bu terör eyleminin Kayseri’de yapılması rastlantı değildir. Kayseri, milliyetçi ve muhafazakar görüşün hakim ve duyarlılığın çok hassas olduğu bir ilimizdir. Bu eylem ile Türk milletini oluşturan etnik gruplardan sadece birisini oluşturan Kürt halkına karşı, bir halk hareketinin fitili ateşlenmeye çalışılmıştır.
Buna benzer eylemlerin devam edeceği açıktır. Hatta HDP binalarına da özellikle saldırılar düzenlenerek Türkiye’nin etnik mozaiğini oluşturan halklar arasında çatışma yaratılmak istenebilir.

15 Temmuz’da başarısız olan kimine göre darbe, bana göre iç savaş çıkarma girişiminin neticelendiğini düşünmek en büyük hata olur.
Birçok kişinin aklına şu soru geldi ve bazıları da sosyal medyada bunu paylaştılar: “Neden 15 Temmuz sonrası halk sokaklardayken terör örgütleri eylem yapmadılar bu fırsatı değerlendirmediler? Yoksa bu darbe de iktidarın bir oyunu muydu?”

Aslında bu sorunun cevabının içinde, ülkemize yönelik karma tehdidin amacı da saklıdır ve hatta en güzel açıklamasıdır. Çünkü FETÖ tarafından yapılan bu hain eylem sonrası sokağa dökülen halka karşı eğer diğer terör örgütleri eylem yapsalar, bu aynı zamanda onların aralarındaki işbirliğini de Türk halkına gösterecekti. Böylece FETÖ, PKK, IŞİD’ın aynı merkezden yönetildiği aşikâr hale gelecekti. PKK’nın basına da yansıyan telsiz konuşmaları ve PYD’nin askeri hazırlıkları basına zaten yansıdı. Demokrasi ve insan hakları konusunda olağanüstü hassas Batı devletlerinin 15 Temmuz sonrası açıklamaları ve izledikleri politika da hepimizin kafasında soru işareti yaratmadı mı?

Siyasetçilerin, devlet adamlarının, aydınların, kanaat önderlerinin, gazetecilerin kısaca toplumda etkisi ve sözü geçen herkesin, bu tehdidi görerek, halkı aydınlatma görevi ve bu tehlikeye yönelik tedbirleri alma sorumluluğu vardır. Bu olayların sebebi ve çözümü ne Erdoğan’ın Başkanlığıyla ne de CHP ve MHP’nin tutumuyla açıklanabilir. Elbette her kesimin yaptığı hatalar vardır. Ancak bu hatalar değil çözümler üzerinde kafa yorarak ve işbirliği yaparak bu sorunları çözebiliriz.

Sinekleri avlayarak terör eylemlerini engelleyemeyiz.
Hep söyledik terörle müzakere değil mücadele olur. Bunu anlamayan iktidar, açılım süreci, çözüm süreci zırvalarıyla ülkeyi bu duruma getirdi. Şimdi de ülkeyi bu durumdan çıkartma sorumluluğu da kendilerine aittir. Geçmişte nasıl başarılı olunduğu bellidir. Terör örgütüne her türlü gücü sağlayan kaynak ve bu kaynakların başındaki kişiler etkisiz hale getirilirse bataklık kurutulabilir.

Son zamanlarda giderek artan terör eylemleri ve ekonomik kuşatma halkı birbirine düşürmekten başka bir amaç gütmemektedir. Bundaki hedef Türkiye’yi zayıflatmaktır. Çünkü artık yaptığı hataları gören iktidarın özellikle Suriye ve Irak konusundaki politikaları Batı’nın çıkarlarına zarar vermektedir. Rusya ile ilişkilerimizin yeniden gelişmesinden sonra bu olayların meydana gelmesi rastlantı değildir.
Ancak unutulmamalıdır ki, devlet kavramı güvenlik ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Güvenliği sağlayamayan bir devlet hukuk düzenini de kuramaz. Bu da yeni anayasacılara gelsin.
 

Tam bu yazıyı yazdığım sırada "Ankara’daki bir sergi açılışında Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik bir saldırı gerçekleşti.." Bu saldırının amacı ortadadır. Türkiye ve Rusya’nın giderek gelişen ilişkilerini baltalamak için oynanan bir oyundan başka değildir. Umarım uçak düşürme olayındaki hata yeniden yapılmaz ve Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği bu olay sonrası daha çok artar. Bu saldırıyı yapan ve yaptıranları kınıyoruz.. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.