23 Nisan, dünyada çocuklara armağan edilen ilk ve tek bayramdır.
19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 30 Ağustos 1922, 29 Ekim 1923 (Türk Milleti'nin kurtuluşu ve yeni Türk Devleti'nin kuruluş tarihleridir)
2022 yılında, 4 milli bayramımızdan biri olan 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 102. Onur ve gurur yılını coşkuyla kutluyoruz.
MİLLETİMİZE BAYRAM YAŞATAN TÜRKÜN ATASI BÜYÜK TÜRK, BAŞBUĞ ATATÜRK’ÜMÜZÜ VE SİLAH ARKADAŞLARINI, ŞEHİTLERİMİZİ MİNNET, ŞÜKRAN DUYGULARIMIZLA YADEDİYORUZ, SAYGIYLA ANIYORUZ...
Dört milli bayramımız, kurtuluşumuzun ve kuruluşumuzun en anlamlı tarihi belgesidir.
Milletimizi yok etmek düşüncesiyle "tarihimizi", vatanımızı ele geçirmek için "coğrafyamızı" değiştirmek isteyen düşmanların bu niyetlerini, yeni nesillere aktarmak milli bayramlar vesilesiyle mümkün olur.
Milli bayramlarımız, dünden bugüne (maziden atiye) yürüdüğümüz yolumuzdur. Bugünü yarına bağladığımız gönül ve kültür köprümüzdür. Yeni nesillere aktardığımız "hayat dersi" mirasımızdır. Sevinç ve coşkuyla kutladığımız, onurunu ve gururunu paylaştığımız milli varlığımızın ve dirliğimizin ifadesidir. Bu günler, yeni nesillerin duygularında ve düşüncelerinde milli ruhu ve şuuru yaşamalarını sağladığımız; kimliklerini ve kişiliklerini ortaya koymalarına vesile olduğumuz anlamlı kutlu günlerdir.
Yeni nesil, atalarının kendileri için verdikleri mücadelenin imkân ve şartlarını göz önünde bulundurarak ders alırlar, tarihine ve atasına sahip çıkmış olurlar. Milli ruh ve heyecanla yetişen yeni nesil, vatan ve millet kavramlarına, milli ve manevi değerlerine sahip çıkarak kimliklerini ve kişiliklerini kaybetmemiş olurlar.
"23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı", TBMM’nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanmış ve Atatürk’ün himayesinde düzenlenen kutlamalar çerçevesinde adı, 23 Nisan Çocuk Bayramı olmuştur. Hakimiyet-i Milliye Bayramı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştirmek TBMM’nin açılışı ile başlamış oldu. 23 Nisan 1920 günü, egemenliğin millete verilmesini kutlamak amacı taşırken, Çocuk Bayramı olarak da savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukları, bir bahar şenliği ortamında sevindirmek için bu bayrama, resmi olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adı verilmiştir.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun 1979 yılını "Çocuk Yılı" olarak duyurmasının ardından TRT, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı, uluslararası düzeye taşımıştır. Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca, 1933’te, Atatürk’ün çocuklara verdiği önemin ifadesi olarak başlayan "çocukları makama kabul etme" geleneği, günümüzde çocukların kısa süreliğine, devlet kurumlarının başındakilerinin yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir. Çocuklar, oturdukları koltukların anlamını bilsinler. Küçüklerin büyükleri örnek almaları günümüzde bir hayli sıkıntılı görünüyor. Keşke büyükler küçükleri örnek alsalar. Çocuksu duygu ve düşünce masumiyeti ile “kalkmıyorum” demelerini; bir gün, bu makamın sahibi olacağını istemeleri için hayal etmelerini sağlamak, eğitim adına çok anlamlı olacaktır.
Bütün dünya milletlerinin kabul ettiği, yüzyılın en büyük devlet adamı, lideri, önderi, askeri, hatibi ve fikir adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı, Türkün atası büyük Türk, Başkomutan Başbuğ Atatürk tarafından yaşadığımız, kutladığımız milli bayramlarımızla izinden, hedeflere yürüyen nesiller, bu topraklar uğruna canlarını feda eden şehit atalarını unutmama ve sahiplenme duygularına sahip olacaklardır. Bu vesileyle dini bayramlarının var olduğunu bileceklerdir..
23 Nisan Bayramımızın 102. yılını kutluyoruz. Asırlık çınarımızın gölgesinde yaşıyoruz. Bayramınız KUTLU, gününüz ve gönlünüz MUTLU, geleceğiniz UMUTLU olsun....
"MİLLİ BAYRAMLARIMIZ OLMASAYDI DİNİ BAYRAMLARIMIZI KUTLAYABİLİR MİYDİK?" sorusunu sorgulamanız dileğiyle....
Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğu, milli bayramlarımızla anlaşılacaktır. "Kudretsiz dimağların, zayıf gözlerin hakikati kolay göremeyeceği" unutulmamalıdır. Manevi ruhla ve milli şuurla eğitim vereceğimiz, bu duygu ve düşünceyle yetiştireceğimiz nesillerin istiklalimiz ve istikbalimiz olacağı bilinmelidir.
Çocuklarımızın hayallerine dokunmayalım da çirkin ve sevimsiz dünyamızı güzelleştirsinler.