Türkiye’de bu kadar sorun varken, İran nerden çıktı diyebilirsiniz? Son günlerde İran’da olmamdan elbet.

Orada olduğum sürece İran’la Türkiye’yi karşılaştırma fırsatı buldum.

İran’da öncelikle “Kadının Adı Yok”. Bu isimle Duygu Asena’nın bir zamanlar çok okunan bir romanı vardı. Oradaki durum romanı çağrıştırıyor. Kadının çalışması, pasaport alması bekarsa babanın, evli ise kocanın iznine bağlı. Kocası istemezse kadın kendi isteği ile boşanamıyor. Şahitliği kabul edilmiyor, baba ve koca mirasından eşit pay alamıyor. Şeriat kanunları var.

Boşandığında eğer çocuğu varsa, çocuk 7 yaşına kadar annesinin yanında kalıyor, daha sonra babasının yanına veriliyor. Boşanırken kadına evlilik sırasında vaad edilen mehir veriliyor. Boşanan kadın çocuğunu 7 yaşından sonra da yanına almak isterse mehirden vazgeçiyor. Yani çocuğunu bir çeşit para ile satın alıyor.

Kadınlar, çoğunlukla bu sisteme karşı olmalarına rağmen, “ahlak polisi” yüzünden başlarını örter görünüyorlar, saçlarının yarısı açık. Bizdeki gibi sımsıkı üst üste rahibeler benzeri türban yok. Orada siyah çarşaflı kadın pek az. Yüzleri tamamen açık. Sadece gözleri görünecek kadar kapalı kadın da görmedim. Oysa bizde bu tip kadınlar da var.

İran’daki şeriat rejimini, sonuna kadar mağdur olan ve bu nedenle de başkaldıran kadınların yıkacağı açıkça görülüyor.

Orada bulunduğum süre boyunca Atatürk’e minnet duygularımı yineledim. Bir kafenin masasında Atamızın fotoğrafını ve “Efendiler yarın Cumhuriyeti kuracağız” yazısını görünce çok duygulandım. Dünyaya nam salmış, herkesin örnek aldığı kurucu liderimizin Türkiye’de unutturulmak istenmesine de hayıflandım.

Ben orada bunları yaşarken, ülkemde iktidarın şeriat ve ümmetleşme yolunda koşar adım gittiğini bir kez daha gördük. Eğitim felsefesi ve politikası açısından önemli rol oynayan eğitim programlarına son nokta kondu.

Matematikte önemli yeri olan integral ile biyolojideki evrim kuramı kaldırıldı. Dini dersler ve dini konular daha da artırıldı. Yabancı dil ve matematik öğretmeninden çok, din kültürü öğretmeni atanmasına karar verildi.

Artık orta çağa doğru geriye gidiyoruz. Tarihte böyle bir şey olamaz ama oldurulmaya çalışılıyor. Heraklitos; “aynı nehirde iki kez yıkanılamaz” demişti. Başaracaklarını sanıyorlar ama başaramayacaklar. İran benzeri belki bir süre başarmış gibi olurlar, sonra ters teper. Hangi otoriter rejim kalmış ki?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.