Hisar'da, bahçelerden yayılan manolya kokularını içimize çekerek dolaşmak nasıl da keyiflidir. En çok da mayıs ile ağustos arası…
İlk romanım Mavi Orkide’nin mekânlarından biridir Hisariçi… Cumbalı evleri oldum olası çok sevmişimdir.
İçinde yaşamış kim bilir kaç kişinin hayatlarını, sevdalarını, hatıralarını kısaca o insanları var eden her şeyi saklarlar. Unutulsalar da…
Avni Anıl’ın Kürdili Hicazkar şarkısında Baki Süha Ediboğlu sorar ya.
“Ey bu bahçelerde esen eski şarkılar nerdesiniz?”
Zarafetini bugün bile kaybetmeyen o sokaklardaki atmosfer halen bambaşkadır.
Yitip giden çok şeye rağmen…
Lise yıllarımda, Kale sokağın yanında, Şehadet Camiinin karşısında, altı dükkân, diğer katları yaşam alanı olarak restore edilmiş, çatı katı dahil üç katlı eve gıptayla bakardım. O yıllarda ileride o evi alıp dükkân olan kısmı garaj ve spor salonu, içeriden asansörle de çatı katını “çalışma odası” yapmak gibi bir hayalim vardı.
Neyse… Hayallerden gerçeklere dönelim.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "dört bir yana sakin bir günü eleyen" Bursa'sı, mısraları arasından bizlere "bir hatıra serinliğinden" tebessüm ediyor. Bugünkü Bursa ise, betona yenik düşmüş "ovanın yeşilini” ve "göğün mavisini” aramakta…
Ahmet Hamdi Tanpınar dedim de… 24 Ocak 1962 tarihinde kaybettiğimiz yazarımızı vefat yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.
Bu noktada, 2009 yılında Osmangazi Belediyesi tarafından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın anısına düzenlenen -ki her yıl farklı dallarda düzenlenmeye devam ediyor sanıyorum- “Bursa’da Zaman” konulu şiir yarışması için yazdığım şiirimi paylaşmak isterim.
BURSA’NIN RİTMİ
Gönlümü dolduran bir sevinç gibi
Derinden derine Bursa’nın ritmi
Nabzın ahengiyle içime dolar.
“Bursa’da hem geçmiş hem gelecek var”
Diye seslenir herhangi bir sokak,
Hep kendi rengini bize sunarak…
Sakin ve sessizce sonsuza doğru
Yürüyor gibiyim… O bildik yolu
Lodos sonrasının sükûnetinde
Eski bir cumbanın zarafetinde.
Bir eski dostumu görmüşüm gibi
Şehadet Camii ve Hisar içi.
Yeşil bir gelinlik giyer her bahar
Sevdanın mekânı Uludağ’da kar
Temiz bir aşk gibi hep bembeyazdır,
O an Gölyazı’da masmavi yazdır.
Dört mevsim yaşıyor Bursa zamanı,
Saklıyor içinde yekpare anı.
Emir Sultan duam, Heykel’se kalbim
Beni hiçbirinden ayırma Rabbim!
Sevinci bir başka, hüznü bir başka
İlk gençlik yıllarım düşünce aşka
Bir yangın yerinin kimsesiziydim.
Ey Bursa! Ah ben de senle geleydim
Bağrında yaşayan büyülü yere.
Sende vefa buldum hem de kaç kere
O Gemlik zeytini rengi gözlerden.
Kalbimle birleşen mutlu yüzlerden
Geri kalan güzellik çoğu zaman,
Sana sakladığım birçok mutlu an!
Huzur, Mudanya’da bir sabah erken,
Martılara taze simit atarken,
Bir nefes almaktır deniz kokulu.
Her köşen tabiat, tarih dokulu
Büyük bir tablonun izini taşır.
Dünya ve sonrası sende oynaşır
Kavga edenlerin kinine inat.
Sanatın en hası sendedir kat kat!
İznik’te çinidir, kozada ipek,
Dokunan her kumaş, renklerde ahenk
Taşıyor ritminden makinelerin.
Tarihi çınarda ah serin serin
Oturup gözümü kapattığım an,
Bursa’nın ritmini duyduğum zaman.
Her şeyin peyderpey "kirlendiği" bir ortamda şehir de bundan nasibini alıyor. Yaklaşık 50 yıldır yaşadığım Bursa’nın "sanayi şehri" olmasındansa, özel mimarî dokusu ile bir "turizm cenneti" olması gerekirdi diye düşünüyorum. Tabiatın "yeşiliyle" şekillenen Bursa, bir özlem olarak kalbimde yaşayacak.
Bu arada…
Rahmetli bestekârımız Erdinç Çelikkol’un, Dr. Hüsamettin Olgun’un sözleriyle bestelediği “Ah Yeşil Bursa” adlı eserin aynı adlı albümdeki Güzin Değişmez icrasını buradan dinleyebilirsiniz.
“Bursa’nın Ritmi” adlı şiirimi üç yıl önce şair dostum Orhan Haşim Elmalı okumuştu. Onu da buradan sizinle paylaşıyor iyi dinlemeler diliyorum.
Haftanın Notu:
“Ben sana 50 milyon dolara tank palet fabrikasını satıp, 55 milyon dolara başkasının mekiğiyle ‘uzaya insan gönderemezsin’ demedim ki! Ben sana ‘vatandaşlarını refah içinde yaşatamıyorsun’ dedim.”