Camdan hayallerim vardı elimde, sımsıkı tuttuğum. Düştüm, dağıldılar her yere, kırık dökük. Kırık hayaller gözlerimde, bakakaldım canım acıyarak, olmadı, olamadım!
Bir kuşun gagasına tutunmuştum yükseklerde uçmaya heves, düştüm. Darmadağın parçalandım, her parçam ayrı acıda. Ölmek daha iyiydi şimdikinden, ölmedim, ölemedim!
Ağacın dalında asılıydım, yeşiller giyinmiş hayatın meyvesinde. Düştüm, ezildim içim dışımda. Sessizce izledim kendimi taşların üstüne, toprağa gömülmedim, gömülemedim!
Balığın yüzgecinde dolanmak deryalarda doyasıya, bata çıka. Düştüm, ardından bakakaldım sevinçlerimin, içim acıyarak, kıyıya vurdum. Deryada kalmak isterdim içinde, boğulmadım, boğulmadım!
Salına salına yanan ateşin şavkına saldım kendimi. Yanıp, dumana karışıp uzaklaşmanın hafifliğine vurgunum. Söndü, düştüm kalbimde is, hislerimde sönmüşlük. Küllere karışmak isterdim, yanmadım, yanamadım!
Düştüm gözlerden, kalplerden, gelecekten. Hayattan düştüm önemsenilmeye, istenilmeye istenilmeye. Önemsemiyor, istemiyorum kendimi. Düştüm, tüm dünya düştü üstüme, ezildim!
Bırakmadılar yaşasın insanlık doyasıya, özgürce ve edebiyle! Bırakmadılar sevgi, saygı yaşasın, ahlakla birlikte, karnı tok şekilde. Yardımlaşma, dayanışma, elinden tutma, halini sormaklık yaşasın ama bırakmadılar. Ellerinden geleni ardına koymayanlar, geçici dünyalıklar uğruna zulmaniyete düşüp zalim olanlar, samimiyeti, içtenliği, yaşlı gözleri, güneşi, çiçeği, böceği, tabiatın ve insanların güzelliğini görsün diye var olan gözleriyle, maldan, mülkten, paradan ve makamdan başka bir şey görmediler. Görmediler, insanlığın son demlerini, can çekiştiğini. Bırakmadılar yaşasın insanlık, sayılı günleri tükenene kadar! Bırakmadılar yarınlar yaşasın, kardeşçe hep birlikte el ele. Yalanlarla, sahtekârlıkla, düzenbazlıkla, dolanla, aldatma ve kandırmayla boğdular kalplerdeki dürüstlüğü ve güveni. Öfkeyle, hasetle, kinle, menfaatle, nefretle ve her şeyin ardını doldurup gömdüler el ele çıkarların içine. Yarın ardında bırakacakları sahtelikler için mühürlediler kalplerini.
Bırakmadılar yaşasın insanlık neşeyle, iman üzerine! Dayattıkları kendilerinceler altında ezilen umutlar, kararmış düşüncelerle ve içi boş sözlerle söndü gitti. Günü kurtarma amacı, anlık kazanım ve ceplerin şişkinliği öldürdü merhameti. Cepler şiştikçe, birin yanına sıfırlar eklendikçe rakamlar büyüdü ama küçüldü insanlık ve tükendi, tükenen en baştaki birdi ama kimse görmedi. Arkadaşlıklar, dostluklar, bir hayatı yaşamaklıklar öldü. Yanyanayken bile ayrı kıbleler var kan pompalayan organda. Kalp sadece organa dönmüş artık. Bırakmadılar yaşasın insanlık tüm insanlığıyla! Ama hala inatla direnen tarafı ve sönmeyen umutları var küçücük kibrit ışığı kadar olsa da karanlıkta ve sönsün diye her şey yapılsa da hala… Yaşamalı insanlık, bırakmasalar da!
Yiyin efendiler yiyin. Tıka basa, doyumsuzca, habire, üst üste, şiştikçe yiyin. Yarın yokmuş gibi, kendinizden başkası yokmuş gibi, gören duyan yokmuş gibi yiyin. Yiyin efendiler yiyin çatlayıncaya kadar yiyin dünyayı. Ölüm yokmuş gibi, Allah ölmüş gibi yiyin. Nasıl olsa gariplerin Allah’ı sağ ve sadece garipler hesap verecek O’na!
Bırakmıyorlar yaşasın insanlık ama insanlık direniyor hala!
.
Tel: 0536 380 79 54