Herkes bir şeyler aldı benden. Koparıp aldılar yarınlarımı, acı dolu günlerin anısıyla yaşamak bana kalan. Yaşamak, maskelerin ardını görürken görmeden, bilirken bilmeden acı. Yaşam karma karışık, içine atılırsın kırk düğümün ardına, çözemez dünlere dolanırsın.
Yalnızım, yalnızlığım kendime has kalabalığın ortasında. Kaçmak bir yere kadar. Bıraktım kaçmayı, kaçmak yaşamak. Yaşam, geçmişinden kaçarken günü kaçırmaksa, akıp gitmektir. Çok uzağım kendimden, uzansam dokunacak kadar yakınken uzak. Kalabalık ve karma karışık yaşam. Kargaşa da sükûnet yok, gürültüde huzur ve ben çok özledim, bırakın beni, susun biraz sessizliği dinleyeyim. Duymak, duymak istemiyorken duyulanları zor.
Sürekli sonbaharım tek mevsim ve yaprak yaprak dökülüyorum ayaklar altına, çiğnendim. Rüzgâr esse, savrulamayacak haldeyim. Yemyeşil ağaçta tekbir kuru dal olur ya şaşarsın, işte o halde. Sevinçler ekip hüzünler biçmek yaşam. Simsiyah eller, kara düşüncelerle talan etmiş zamanı. Benimkisi boşa kürek çekmek, sert dalgalara karşı. İsteklerin ardı kesilmiyor, vurdukça izi kalmış mosmor gençliğim. Yanıyorum, yangınım benden büyük, göğe yükselen alevlerim var kendime has, tam içindeyim. İç dış aynı, dalsan dert, çıksan sıkıntı. Nereye baksam kime söylesem tutuşur. Bu yüzden gözlerim kapalı, sessizliğe gömülüyorum. Yalnızlığım kendime has. Buruk sevinçler çiziyor hüznümü. Gülmenin ağlamak oluşunu yaşıyorum, yaşam sabahı olmayan kimsesizlik. Ne eksen yeşertmiyor toprak, dere kurumuş geriye kalan boş yatak. Taşlar bile küsmüş. Kendi tabutumun çivileri çakılıyor sitem sitem.
Bilinmezlik, üstüne gelir de yiyip bitirir, kemirir yavaş yavaş kalbini, içerden bitersin. Vurdumduymazlıksa tutunduğun, kopar inceldiği yerden, incedir yaşam. Kıldan ince kılıçtan keskince, yürürsün ağır ağır, başın önde. Üzerinde ağır sessizlik, önemsenmemenin kokusu sinmiş, silkinemezsin. Gülümser ölüm tüm gerçeğiyle. Kırk yıl içtiğin acılar bala dönüşmez, olmaz hiç hatırı. Yaralıyım, hayatım sızıyor yaralarımdan, durmuyor zaman. Yarına bakıp gördüğün, düne bakıp gördüğünse bakmazsın artık, artıklarla kalırsın başbaşa. Yetinmektir sana düşen, yetinmektir yaşam, yetişemezsin yetinirsin. Kalkmak zor düştüğün yere kazınmışsan. Vazgeçmek pes edip sona ermek değildir belki de. Vazgeçmek yeni bir başlangıca yönelmek. Yaşam, belkiler arasına sıkışmak, sıkıldım tek damla sevinç kalmadı. Sıkıldım, sıkıştım bir bedende.
Yaşam, çizilmiş sınırlar içinde kalmak, kalamadım, kalmadı benden geriye ve ben, ben değilim artık. Şimdi çıkma vakti, çıkıp gelmeyecek yarınlardan, dünden kalma bugünü terk etme vakti. Vakit kendine gelme değil kendinden gitme vakti, bırakın gideyim. İlişmeyin yalnızlığıma.
Öldüm ben, öldürdüler umutlarımı, yarınlarımı, dalımı budağımı kesip gövdemi devirip, bir yol kenarına atar gibi yalnızlığa atıp gittiler. Gittiler, verdiğim ne varsa alıp gittiler. Dolmadı boşalan yerlerim, dolamadı. Boşala boşala öldüm ben, yaşamak sadece yiyip içmek değilse. Yaşamak? Kimsesizliğin tam ortasında hep aynı günde olmak.
Tel: 0536 380 79 54