Geçenlerde Kudüs ile ilgili yazdığımız bir yazıda Arapların Filistin’i yalnız bırakabileceğinden söz etmiştik. Hatta “Trump, kararını vermeden önce Suudi Arabistan, Mısır ve bazı Körfez ülkeleri ile görüşüp, onları ikna ederek böyle bir adımı atmış olabilir” demiştik. Bilindiği gibi Trump kararından önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da aramamıştı.
Nitekim gelişmeler bu öngörümüzün doğruluğunu gösteriyor.
Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ABD, tepkilere rağmen geri adım atmaya niyetli değil. Buna karşılık gerilim ateşini yakan ABD ve İsrail’e tepki göstermesi beklenen Suudi Arabistan ve Bahreyn yönetimleri, medya kuruluşlarının konuyu fazla gündem etmesini yasakladı.
Suudi Arabistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan kararı hakkında adım attı. Ancak bu adım, İsrail ve ABD’ye tepki göstermek yerine ülkedeki medya kuruluşlarının konuyu fazla gündeme taşımasını yasaklamak oldu.
Riyad’ın emirleri, gazete editörlerinin yanı sıra televizyon ve radyo istasyonlarının müdürlerine iletildi. Ayrıca Suudi Arabistan ve Bahreyn’in Ürdün büyükelçilikleri de, Ürdün’deki vatandaşlarına protesto gösterilerine katılmama çağrısında bulundu.
Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın bu adımı tepkiyle karşılandı. Ancak her iki ülkeden de bu konuda herhangi bir geri adımın gelmemesi gerçekten son derece düşündürücüdür.
Bazı Arap ve İslam ülkelerinde cılız sesler ve gösteriler gündeme geliyor. Ancak, bunların Kudüs için yeterli olmadığının da altını çizelim.
Bu konuda pek fazla öne çıkmanın, ağır sözlerin ortaya konulmasının doğru olmadığını belirtmiş ve “Arapların sözlerine ve varlıklarına güvenerek bazı kararları almak, bizi yarı yolda bırakabilir. Onca sorunumuza yeni sorunlar eklememeye özen göstermeliyiz” demiştik.
Bu, hiç kuşkusuz Kudüs’deki duruma tepki göstermemek, söz söylememek anlamına gelmesin. Diplomatik dil kullanmak, kırıp, dökücü sözler söylememek ve ortada kalmamak için dikkatli olmak gerektiği yönündeki endişelerimizin dile getirilmesidir.
Kaldı ki, adı geçen ülkelerin liderleri Kudüs konusunda seslerini bile çıkarmıyor.
Kudüs konusunda en sert tepkiye veren ülke Türkiye oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika ve İsrail’i işgalcilikle suçlayarak alınan bu karardan geri adım atmaya çağırdı.
Dünyanın pek çok noktasında ABD ve İsrail karşıtı protesto gösterileri düzenlendi. Farklı ülkelerde Cuma namazı ardından sokaklara akın eden binlerce kişi Trump’ın kararını eleştirdi. Türkiye, Mısır, Lübnan, Ürdün, İran, Irak, Somali, Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Malezya gibi ülkelerde halk sokaklara döküldü
Ancak, bu sokak hareketlerinin bir sonuç vermeyeceğini de görmemiz gerekiyor.
Fransa, Almanya, İtalya, İsveç ve İngiltere büyükelçilerinin yaptığı ortak açıklamada, "ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve ülkenin Tel Aviv'deki büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması kararına katılmıyoruz. Bu karar, Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmamakla birlikte bölgedeki barış umutları açısından yararsız" ifadesine yer verildi.
Bütün bu açıklamalar, ikiyüzlü hareket etmeler kısa zamanda yerini gerçeğe dönüştürecek.
Nasıl mı?
ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasından sonra bakalım kimler Amerika’yı takip edecek, birlikte göreceğiz.
Eğer, konuya tepki gösteriliyor, samimi hareket ediliyorsa, ülkeler Büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımayarak bunu ortaya koyabilirler.
Bugün yapılan açıklamaların ne kadar doğru, samimi ve dürüst olduğunu da yakın zamanda göreceğiz.
Her zaman söylediğimiz gibi, Araplar kendi çıkarları ve koltuklarının dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyor. Ancak birbirlerinin altını oymakla meşguller. Amerika ne istiyorsa o yöne gidiyorlar. Özetle Mescid-i Aksa yalnız bırakıldı.