İşsizlik giderek daha da önemli bir sorun haline geliyor. İşsizlik sorunun dünyada hemen her ülkede var olduğunu biliyor ve görüyoruz. Alınan önlemlerle bunun önlenmesi yolunda adımlar atılıyor. Bir yerde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler sorunu çözmeye yönelik çalışmalarda başarılı da oluyor. Peki, biz işsizlik sorununun neresindeyiz? Bulunduğumuz noktada çözümü nerede bulacağız?
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ‘in yayınladığı Ekim 2016 dönemi iş gücü verilerine göre resmi şişsizlik oranının % 11,8 olduğunu görüyoruz. Bu oranı değerlendirdiğimizde 2009 kriz yılından sonraki en yüksek düzeye ulaşan işsiz sayısı ile karşı karşıya geldiğimiz tablosu ile karşılaşıyoruz.
Resmi işsizlik oranı en son 2011’in Ocak döneminde % 11,9 düzeyinde bulunuyordu.
Buradaki ince noktaya da değinelim:
TÜİK, resmi işsiz sayılarını açıklarken buna çalışmaya hazır olup, ancak herhangi bir nedenle iş aramayanları eklemiyor. Özetle gerçek işsiz sayısı tam olarak yansıtılmıyor.
Yapılan hesaplarda 2 milyon 276 bin kişi resmi işsizlerin dışında kalıyor. Bunları resmi işsizlere eklediğimizde gerçek işsizlerin sayısının 5 milyon 923 bine yükseldiğini görüyoruz. Bunun çok ciddi bir rakam olduğunu söylemeye gerek var mı?
İşsizlik konusunda çok yazdık ve nedenlerini de sıraladık. Bugüne bunlara fazla değinmek istemiyoruz. Yazımızın sonuna doğru bu nedenleri kısaca yineleyerek sizlerle paylaşacağız.
İşin en sıkıntılı tarafı üniversite mezunu ve genç işsizlerin sayısındaki artışın ürküntü verici boyutlara ulaşmasıdır. Yapılan istatistikî çalışmalarda her 3 üniversite mezunundan ancak birisi iş bulabildiği ortaya çıkıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müzezzinoğlu da işsizliğin artmasından endişe ettiklerinin altını çiziyor. Bakan Müezzinoğlu "Bugünkü rakamlara baktığımızda işsizlik oranında yine artış var. Oran yüzde 11,8 oldu. Bunu en kısa zamanda bizim yüzde 10'ların altına indirememiş olmamız, hep birlikte bizim eksiğimiz veya kendimizi güvene almak düşüncemiz olur. Ülkenin dinamiklerini çok daha güçlü hale getiremezsek kendimizi de güvene almış olamayız. O nedenle çok daha güçlü dinamikler için daha cesur, daha özgüvenli adımlar atmalıyız. TOBB Başkanımızın dediği gibi 'Bu millete inan ve güvenen mutlaka kazanır.' Bakın siyasette de millete inan hep kazandı, kazanmaya da devam ediyor ama millete inanmayan veya milletten korkan kaybediyor, kaybetmeye de devam ediyor. Bu millete daha çok güvenmek ve daha güçlü adımları atmak hem milli ve yerlidir hem de şehitlere borcumuzdur."diyor.
Özetle işsizliğin mutlaka % 10’ların altına indirilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
İşsizliği patlatan en büyük neden yatırımların olmaması. Yatırımlar olmayınca istihdam yaratılamıyor. Bir ikinci neden ekonomik nedenlerle kapanan ya da küçülen işletmelerden işçi çıkarılması da işsizliği artırıyor.
Geçenlerde yazmıştık, bugün de değinelim. Turizmdeki durgunluk, bu sektörde 500 bin kişinin işsiz kalmasına neden oldu.
Bu yıl da turizmde yine durgunluk ve kriz bekleniyor. Bu da bu sektörde çalışanları doğrudan etkileyecektir.
Asıl nedenleri araştırırken şu gerçeği de görmezden gelemeyiz:
Türkiye’de şu anda 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı var. Bunların çoğunun işi gücü yok. Karın tokluğuna bile çalışmak istiyorlar. Birçok iş yeri ucuz işçi olarak Suriyelileri çalıştırmayı daha uygun buluyor. BU nedenle Türkiye’nin birçok yerinde vasıfsız işçi olarak Suriyeli sığınmacı çalıştırılıyor.
Bu durumda iş bulmakta zorlananlar vasıfsız işçi olarak bile iş bulmakta zorlanıyor.
Hatta birçok yerde bu nedenle tartışmaların, kavgaların bile çıktığını görmekteyiz. Ancak, iş sahipleri daha çok iş yaptırmak, vergi ve sigortadan kurtulmak ve az maaşla işçi çalıştırmayı uygun gördükleri için Suriyeli sığınmacıları çalıştırmakta ısrar ediyorlar. Aslında bu konuya bizi yönetenlerin el atması ve bir düzenleme getirmesi gerekir. Çünkü bu sorun her geçen gün daha da büyüyecek gibi görünüyor.
Türkiye’deki vasıfsız işsizler “Bizim işimizi elimizden almaya çalışıyorlar. Daha ucuza ve karın tokluğu uğruna işlerimizden oluyoruz” şeklinde yakınıyorlar.
Suriyeli sığınmacılar daha ağırlıklı olarak otellerde, lokantalarda, inşaatlarda ve taşımacılıkta çalıştırılıyor. Tarımsal alanlarda da mevsimlik işçi olarak sığınmacılardan yararlananlar da oluyor.
Yapılan açıklamalarda Türkiye’de bulunan sığınmacıların % 80’inin ülkelerine geri dönmeyeceklerinin dile getirilmesi de bu sorunun bundan sonra da devam edeceğini göstermektedir. Kaldı ki, Suriyeli sığınmacılarda çocuk doğurma oranında da çok önemli artışlar görülüyor.
Sözü fazla uzatmayalım:
İşsizliği çözmek, siyasi ve ekonomik istikrar ve hali ile kararlılık istiyor. Yatırım ve istihdamın artması gerekiyor. Gerek yerli, gerek yabancı yatırımcının önünü açmak ve teşvik gerekiyor.
Görebildiğimiz kadarı ile sorunlar belli, hastalık belli, neşter atmak, yarayı iyileştirmek için öyle sanıyoruz ki ehil ellere ihtiyaç var.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz