İslam ülkeleri birbirini boğazlamakla meşgul. Buna bir de Körfez krizi eklendi. Araplar birbirinin gözünü oymak için fırsat kolluyor. Amerika da her zaman olduğu gibi yine sahnede ve İsrail’in büyümesi ve güvenliği için çalışıyor. Böyle bir tablo içinde Arap dünyasının bir araya gelmesi beklenebilir mi?
İsrail’in şu an iki hedefi var:
Birincisi Filistin’i ortadan kaldırıp, bu topraklarda tek hâkimiyetini sağlamak.
İkincisi, düşmanı İran’a karşı bölgede bir Kürt Devleti’nin kurulmasını ve tampon ülke olarak bu suni devleti kullanarak kendisini güvene alabilmek.
Bütün baskılara, tehdit ve söylemlere rağmen bugüne kadar İsrail, hep bildiğini okumuş ve bölgede Küçük Amerika olarak görev almıştır.
Ortalık toz duman. Tam İsrail’in sevdiği bir hava. Bölgede Türkiye’nin sıkıntıları biliniyor. Araplar birbirine düştü.
Şimdi İsrail’in son yaptıklarına bir göz atalım:
Milyonlarca Filistinliyi topraklarından eden ve kendi vatanlarında Filistinlilere yıllardır kan kusturan İsrail, Mescid-i Aksa'da yeni bir sinsi plan devreye koydu. İsrail polisinin Cuma sabahı 3 Filistinliyi Mescid-i Aksa'da şehit etmesinden sonra Mescid-i Aksa’ya girişleri kapatan İsrail yönetimi, Cuma namazının kılınmasına da izin vermedi.
Bu yasakla İsrail’in Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den beri ilk defa Müslümanlar Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılamamış oldu. 1967 yılından bu yana Mescid-i Aksa’da sayısız olay yaşandığı halde ilk kez İsrail tarafından getirilen Cuma yasağı, İsrail’in yeni bir sinsi planın peşinde olduğunu gösteriyor.
Mescid-i Aksa’daki kontrolleri çeşitli gerekçelerle her geçen yıl daha da sıkılaştıran İsrail yönetiminin Cuma namazı yasağının devam edebileceğinden endişe ediliyor.
Bilindiği gibi İsrail’in bu yaklaşımlarına en sert tepkiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan göstermişti. Ancak, gösterilen bu sert tepkilerin hiçbir işe yaramadığını da bu şekilde görmekteyiz.
Mescid-i Aksa’daki olaylara yine ilk tepkiyi gösteren ülkenin Türkiye olduğunun da altını çizmek istiyoruz.
İsrail’in Mescid-i Aksa’ya 3 Filistinliyi katletmesi ve Cuma namazı yasağına tepki gösteren Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in işgal altında tutmakta olduğu Doğu Kudüs'teki başta Harem-i Şerif olmak üzere dini mekânların kutsiyetine ve tarihi statüsüne saygı göstermesini istedi. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Harem-i Şerif'teki olay sonrasında İsrail tarafından uygulamaya konulan giriş yasağı derhal kaldırılmak suretiyle ibadete açılması ve sükunetin bir an önce sağlanması gerekmektedir" denildi.
Hatta Mescid-i Aksa'yı Müslümanlara sürekli kapatabilmek için Cuma günkü yaşanan olayın bir İsrail provokasyonu olabileceği üzerinde duruluyor. Benzeri provokatif olayların bundan sonra da yaşanabileceği ihtimali de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Uzmanlara göre üç Filistinliyi katledip Mescid-i Aksa'yı Cuma namazına kapatan İsrail’e İslam dünyasından gerekli tepki gelmezse Aksa’nın sürekli kapalı olma ihtimali bile gündeme gelebilir.
Yukarıda da değindiğimiz gibi İslam Dünyası şu anda kendi derdine düşmüş görünüyor. Beklenen tepkiler gelebilir mi, hiç sanmıyoruz.
Nitekim, meydana gelen olaylara İslam dünyasının sessiz kalması, öyle görünüyor ki, İsrail’e daha da cesaret verecektir.
Kudüs Yüksek İslami Heyeti Başkanı ve Mescid-i Aksa İmamı Şeyh İkrime Sabri, “İsrail hükümeti ikinci günde de Mescid-i Aksa’da namaz kılınmasına, ezan okunmasına, imam ve hatiplerin girişine izin vermedi” dedi.
Kudüs’ün 1967’deki işgalinden bu yana böyle bir durumun olmadığına vurgu yapan Şeyh Sabri, "İsrail, halkı toplu olarak cezalandırıyor ve yaşamlarını zorlaştırarak eziyet ediyor. Bunun hiçbir gerekçesi olamaz. Mescid-i Aksa’nın, Eski Şehrin ve buraya çıkan yolların kapatılmasını kınıyoruz" diye ekledi.
İsrail makamları, Mescid-i Aksa’da yaşanan çatışmaların ardından kutsal mabedi kapalı tutarak, ezan okunmasına ve namaz kılınmasına izin vermedi. Filistin müftüsü Şeyh Ömer El-Kiswani’nin de aralarında bulunduğu İslam Vakfı'nda görevli 58 kişiyi Cuma günü gözaltına alan İsrail, sadece Kudüs müftüsünü serbest bıraktı.
İsrail polisinin 3 Filistinliyi Mescid-i Aksa'da şehit etmesinden sonra açıklanan Cuma namazı yasağına tepki gösteren Filistinliler İsrail polisi tarafından darp edildi. Gözü dönmüş İsrail polisi, Mescid-i Aksa'nın Bab El Amud bölgesinde ambulans personeline ve basın mensuplarına bile saldırarak meydan okumayı sürdürdü.
Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu Kudüs'ün surlarla çevrili Eski Şehir bölgesini ve çevresindeki yolları da giriş çıkışa kapatarak bölgeyi abluka altına alan İsrail polisi, Filistinlilerin bölgeye girişine engel olmak için surların 100 metre kadar ilerisine demir barikatlar kurdu.
İsrail hükümet sözcüsü Ofir Gendelman, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, ölen Filistinliler için İsrail'in kuzeyindeki Ummu'l Fehm kentinde kurulan "taziye çadırlarının kaldırılması ve Mescid-i Aksa'ya çıkan yollarda yoğun güvenlik önlemleri alınması" talimatı verdiğini ifade etti.
Olayla ilgili soruşturmanın devam edeceğini belirten Gendelman, Mescid-i Aksa'nın pazar gününe kadar kapalı kalabileceği imasında bulundu. Gendelman, "Mescid-i Aksa'nın kapılarının ne zaman açılacağına ilişkin karar pazar günü yapılacak olan kabine toplantısında açıklanacak" dedi
.
Kudüs’te bu gerilim yaşanırken diğer taraftan İsrail, Kudüs’te 800 yeni yerleşim biriminin inşasını onayladı. İsrail, 276'sı Pisgat Ze'ev'de, 120'si Neve Ya'akov'da, 200'ü Ramot'da ve 202'si Gilo'da olmak üzere toplamda 800 yeni yerleşim biriminin inşasına izin verdi.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz