İbadet, kulun kendisini ve tüm evreni yaratan Rabbine karşı kulluk vazifelerini yine Rabbin istediği şekilde yerine getirmesidir. Bu tanımlamada dikkat edilmesi gereken en önemli şey, kulluk vazifelerinin Rabbin istediği şekilde yerine getirilmesidir. Eğer bizler, Rabbin istediği gibi değil de kendi işimize geldiği şekilde tanımladıklarımızı yaparsak, yaptığımız ibadet olmaz. Kendi tanımladığımız şekliyle yaptıklarımızı ibadet olarak zikredip sürdürmekle de Rabbi mevcut halimizi kulluk olarak kabul etmesine zorlama acizliğine düşmüş oluruz. Rabbimiz, Furkan suresi 55. Ayeti kerimede,
Onlar, Allah’ı bırakıp, kendilerine ne faydası ne de zararı dokunan şeylere ibadet ederler. Kâfir, Rabbine karşı arka çıkandır.
buyurmaktadır. Allah’ı bırakıp Allah’tan başka şeylere ibadet etmek ve yaptıklarımızı da kulluk olarak iddia edip ısrarcı olmak Allah’a karşı kendimize arka çıkmaktır ki bu hal kulluk değil Kafirliktir. Kafirlik yaparken ibadet ediyoruz zannıyla bulunmaktan kurtulmanın yolu ise ancak ibadetleri Allah’ın istediği gibi yapmaktır. Peki Allah ne istiyor? Cenab-ı Allah, Taha suresi 14. Ayeti kerimesinde,
Gerçekten Ben, Ben Allah'ım, Benden başka İlah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.
diyerek ne istediğini beyan etmektedir. Allah, dosdoğru namaz kılmamızı istiyor. Allah’ın istediği gibi namaz kılmak yerine kendi istediğimiz gibi yapıp adına da namaz demek kıldığımızı namaz yapmadığı gibi namaz olmayan namazı kıldıkça da ibadet yerine küfretmiş oluruz. Hastalandık, doktora gittik doktor bizden verdiği ilacı istediği şekilde kullanmamızı ve yanında da perhiz yapmamızı buyurdu. Bizler ise kendi işimize geldiği gibi davranarak başka bir ilacı alıp işimize geldiği gibi kullanırken bir de perhiz yapmak yerine hastalığımızı daha da arttıracak şekilde besleniyoruz. İyileşir miyiz yoksa o hastalıkla yaşar ve ölür müyüz? İşte ibadet de aynen böyledir. Cenab-ı Allah, Hud suresi 112. Ayet, Bakara suresi 42. Ayet, Nahl suresi 94. Ayet, Bakara suresi 10. Ayet, Nisa suresi 37. Ayet, Bakara 219. Ayet, Enbiya suresi 10. Ayetlerinde,
Emrolunduğunuz gibi, kendi kendinizi dahi aldatmayan Doğrulukla, dosdoğru ve dürüst olun. Allah her işinizde yaptıklarınızı görendir.
Hak olanı, Hak olmayanla, haksızlıklarla, batıl olanla karıştırmayın, Hak olanı da gizlemeyin.
Yeminlerinizi, birbirinizi, aldatmak vasıtası yapmayın, yeminlerinizle fitne fesada yol açmayın.
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.
Onlar ki, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emrederler. Ve Allah’ın kendilerine fazlından verdiği şeyi gizlerler. Ve kâfirler için “alçaltıcı azap” hazırladık.
İşte böylece Allah, size ayetlerini açıklıyor. Umulur ki siz düşünürsünüz.
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
buyurarak bizlere, doğru ve dürüst olun, haksızlık yapmayın, kötü olmayın, aldatmayın, doğruyu yanlışla örtmeyin, karıştırmayın, yalan yemin etmeyin, cimri olmayın, okuyun, düşünün, akledin, çalışın demektedir. Bizler, Allah’ın istediği gibi olurken namaz kılarsak işte o zaman doğru namaz kılmış oluruz. Allah’ın istediğinin tersine yaşarken yani yalan söylerken, çalarken, haksızlık yaparken, cimrilik yaparken, okumadan, aklımızı kullanmadan, düşünmeden yaşarken kıldığımız namaz, Allah’ın istediği değil bizim kendi istediğimiz gibi kıldığımız namaz olur ki kıldıkça şirk etmiş oluruz. Bir şeyin ibadet olması, o şeyin Allah’ın istediği gibi olmasına bağlıdır. Nedir ibadet? İnsan olarak yaratılmışlığın şükrüdür. Bu şükür, insan olma özelliğimizin doğru kullanılmasıyla mümkündür. Nahl suresi 78. Ayeti kerimde,
Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
denilerek, bu hakikat vurgulanır. Bizler, babadan olma anadan doğma olarak insanî özelliklerle yaratılarak dünyaya gelmiş olduk. Bu özellikler ile de yaşantımızı devam ettiriyoruz. O halde varlığımızın şükrü, bu özelliklerimizi eşya için kullanmaktan geçip Allah için kullanamaya başlamaktır. Öncelikle insanlığa ait ortak değerler üzerine olacağız, sonra da insanî özelliklerimizi yalnız Allah’a kulluk adına kullanacağız ki biz Allah’ın istediği gibi ibadet edenlerden olalım. Gözün görmesi, kulağın işitmesi, kalbin fikretmesi değildir Allah’a kulluk. Kulluk, gözün gördüğünün, kulağın işittiğinin, kalbin fikrettiğinin ne olduğuyla alakalıdır. Görmek, işitmek, fikretmek bilinç düzeyinde gerçekleşir yani, bilinçte ne varsa görülen, işitilen, fikredilen odur. Şimdi, bilinçte bizi manen hasta ve şirk ehli yapan ve Allah’ın uzak durun dediği yalan, cimrilik, hile, emmare, zulüm varsa, insanlığımız mahlûkluğumuzun esareti altındadır. Bu sebeple görülen, işitilen, fikredilen günahlar üzerinedir. Bu haldeyken, ibadet adıyla yaptıklarımız gerçekte ibadet değil küfürdür. Allah yalan söylemeyin diye emrederken, yalan söylemeye devam ederken ibadet etmek kendimizce oluyor. Allah, düşünün, akledin, okuyun diyor ama düşünmeden, akletmeden, okumadan yapılan ibadet kendimizce olduğundan ibadet olmuyor.
Şimdi, öncelikle bizler insanlığa ait ortak değerler üzerine Allah’ın buyurduğu gibi yaşamaya başlayacağız. Sonra da bilincimizi tevhit ilmi tahsiliyle İslam yapacağız. Daha sonra da gözün gördüğü, kulağın işittiği, kalbin fikrettiği Allah’tan başka ilah olmadığı şehadeti üzerine olalım ki varlığımızın şükrünü yapabilenlerden olalım. Allah’ın şehadet âlemi olarak zikrettiği dünyada yaşarken Allah’ın istediği gibi Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ile yaşamadığımız sürece ibadetlerimiz yalandan ibaret kalacaktır. Bu yüzden Allah’ı kandırmaya çalışmak yerine kendimizi her yüzde Allah’tan başka ilah olmadığı gerçekliğine ulaştırmalıyız ki yaşantımızın bütünlüğü ibadet olsun. Şehadetsiz yapılan ibadet şirktir, şehadet üzerine geçen yaşamın tümü ibadettir.
İbadet, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadettir. Şehadet ise dil ile bilinenin tekrarı değildir. İbadet kulluk, kulluk insanlığın şükrü, şükür ise şehadettir. Şehadet, görmektir! Dünyada, yaşamın içinde Allah’tan başka ilah olmadığını görmeden şükretmiş, şükretmeden, ibadet etmiş, ibadet etmeden kulluk yapmış, kulluk yapmadan iman ehli olmuş olmayız.
Youtube: Özkan Günal