Beklenen oldu. Türkiye, Mısır’a dışişleri heyeti yolladı. İki ülke ilişkilerini normalleştirme yönünde bir adım daha atıldı. Mısır adımını, Suriye adımı izlemeli. Laikliğin sadece iç siyasette değil, dış siyasette de ne kadar önemli olduğu, mezhepçi siyasetin içeride ve dışarıda ülkemize ne kadar zarar verdiği görülmeli’ diyor Prof. Dr. Barış Doster.

Bence bu görüş çok isabetli ve önemli.

İktidar, Türkiye’nin süper güçlere karşı bölgede küresel güç olması iddiasıyla çalışma yürütürken çevre ülkelerle dostluk konusunda kırıp döktüklerini nihayet toparlamaya başladı. Ancak, Barış Doster hocamın işaret ettiği gibi, ‘mezhepçi siyaset’ten uzak durduğu’ taktirde’ bunda başarılı olabileceği inancındayım.

TÜRKİYE-LİBYA İLİŞKİLERİ

Ayrıca, ‘Türkiye’nin Libya’da ne işi var’ diyenlerden değilim. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye yardım eden, ülkemizle Libya arasındaki ekonomik ilişkileri üst düzeye taşıyan Kaddafi’yi, ABD’nin baskılarına karşı olabildiğince destekledik, ancak onun linç edilmesini önleyemedik.

Beni tanıyanlar yadırgayacak, ancak şunu da söylemek zorundayım: İsviçre’de düzenlenen Libya Siyasi Diyalog Forumu’nda 74 üyenin oyu ile Libya Başbakanı olan, iş insanı ve siyasetçisi Abdülhamit Dubeybe, (birçok ülkenin lideri ya da heyeti tebrik için ayağına giderken) Bakanlar Kurulu Üyelerinin tamamını ve Genelkurmay Başkanını alıp Ankara’ya geldi. Bu davranışına karşılık olarak, (yapılan anlaşmalar dışında) Libya’ya 150 bin doz aşı hediye jesti yapıldı. Kimse kusura bakmasın, iktidarın ABD’ye, İngiltere’ye sağlık yardımı yapmasını komik, Libya’ya yapılan bu jesti ise olumlu buluyorum.

LİBYA ZİYARETİMİN ETKİSİNDE Mİ KALDIM?

Libya’ya ANAP Hükümetleri döneminde, o zamanki TBMM Başkanvekili Halim Aras başkanlığındaki heyetle gitmiştim. Kaddafi’yi, bir açık hava toplantısında halka hitap ederken izledim ve fotoğrafını çektim.

Ziyaret sırasında Libya’nın Başkenti Trablus ve çevresini, (ABD uçaklarının bombaladığı Kaddafi’nin konutunu), uzun yıllar Osmanlı idaresinde kalan Bingazi’deki birçok tarihi mekanı gezdik. Çölün iç kısmına su götürmek üzere kazılan kanala devasa beton boruların döşenmesini izledik.

Türk konsolosluğunda heyetimiz onuruna verilen resepsiyona, Bülent Eczacıbaşı ve o dönem milletvekili olan Mustafa Sarıgül başta olmak üzere çok sayıda Türk iş insanı ve siyasetçi katılmıştı.

Libya’da iş yapan inşaat firmalarının yönetim merkezlerinde ağırlandık, çalışanlarla sohbet ettik, yemek yedik. Bize ikram edilen kuru fasulye ve pilavla memleket özlemini giderdik.

ÇEKİLMEYEN FOTOĞRAFLAR

Heyettekiler Libya ziyareti sırasında fotoğraflar çekti. Dönüşte uçakta, ANAP Kocaeli Milletvekili Bülent Atasayan, ‘bol bol fotoğaf çekmesine rağmen makinedeki filmin bir türlü bitmemesine hayret ettiğini’ söyledi. Fotoğraf makinesini alıp karanlık bir ortamda açtım, içinde film yoktu. Meğer, seyahate çıkmadan önceki gece, tembih ettiği halde oğlu makineye film takmayı unutmuş. Bülent Atasayan (merhum) gezi boyunca boşuna deklanşöre bastığı için çok üzülmüştü. Kendisini teselli ettim, çektiğim fotoğraflardan vereceğimi söyledim.

Benim film ve fotoğraflara gelince…

Çalıştığım Güneş Gazetesi’nde yayınlanacak yazı dizisinde kullanılmak üzere, pozitif filmlerin tümünü negatife dönüştürsün diye fotoğraf stüdyosuna götürdüm. Stüdyonun sahibi, aynı zamanda MHP’nin fotoğrafçılığını yapan ve basın camiasında tanınan bir abimizdi. Acilen 10 kadar kareyi negatife çevirip verdi. ‘Daha sonra gelip diğer kareleri de negatife çevirteceğim’ diyerek filmlerin tümünü stüdyoda bıraktım. Ancak, fotoğraf stüdyosuna gitmeyi ihmal ettim. (bu ihmalin, para azlığı ve zaman darlığı gibi çeşitle nedenleri vardı). Bir süre sonra da fotoğrafçı abimizin vefat ettiğini ve stüdyonun kapandığını öğrendim.

Böylece, benim Libya filmlerim ihmalim yüzünden kayboldu gitti. Yazı dizisinde kullanılan karelerin filmleri ise Güneş Gazetesi’nin İstanbul Merkezi’inde kaldı. Gazete, o zamanki sahibi Kıbrıslı İş İnsanı Asil Nadir’in İngiltere’de tutuklanmasından bir süre sonra kapanınca o kareler de yok oldu.

KIBRIS KONUSUNDA SON DURUM

Kaddafi’nin Kıbrıs desteğinden ve Asil Nadir’den söz etmişken, Cenevre’deki Kıbrıs görüşmelerine de bir bakış atarak yazımı tamamlamak istiyorum.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Cenevre’de düzenlenen gayri resmi Kıbrıs görüşmelerinde, resmi müzakerelere geçmeye yeterli zemin oluşmadığını, ancak BM’nin önümüzdeki aylarda yeniden girişimde bulunacağını söyledi.

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Barış Doster, bir başka yazısında konuyla ilgili şu görüşleri dile getiriyordu:

‘Cenevre’deki görüşmelerde, Kıbrıs’ta neyin olmayacağı bir kez daha görüldü. Müzakerelerde, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sunduğu 6 maddelik çözüm önerisinde egemenlik ve eşitlik vurgusu yapması önemli, olumlu, onurluydu. Kıbrıs’ın tamamının, hemen, tek başına sahibi olmak isteyen Rumlar, her zaman olduğu gibi, bu önerileri reddettiler.

İktidarın Kıbrıs karnesi kırıklarla dolu. Annan Planı’na büyük destek vermişti. KKTC’nin kurucu cumhurbaşkanı, milli kahraman Rauf Denktaş’ı kamuoyu önünde azarlamış, devre dışı bırakmıştı. “Çözümün önündeki adam”, “Gitsin kendi meclisinde konuşsun”, “Söyleyin ona danışmanlarını gözden geçirsin” sözleriyle küçük düşürmek istemişti. “Kıbrıs’ta herkesten bir adım önde olacağız” demişti. İktidara “yetmez ama evet” takımı, “özürdiliyoruz.com” ekibi, KKTC’deki “yes be annem” çevresi, liberaller, sol liberaller, sözde sosyalistler, Türkiye ve KKTC’deki tarikat ve cemaatler de büyük destek vermişti. Sonuç ortada. Denktaş’ın ne kadar haklı olduğu görüldü.

Türkiye ve KKTC dünyaya, adada iki farklı, iki ayrı, iki eşit, iki egemen, iki bağımsız devlet olduğunu anlatmalı… Adada, iki bağımsız, egemen ve eşit devlet olursa, ancak o zaman, iki devlet arasında sağlıklı bir iletişim ve işbirliğinin mümkün olabileceğinin altı çizilmeli.’

---

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.