Doğru haber almanın önemi
Propagandanın gücü
Algı operasyonları
Doğru haber almanın önemi gerekliliği ve propagandanın önemi tartışılmaz bir gerçektir.
Doğru haber almak ve algı operasyonlarına karşı mücadele ancak ulusal ve uluslararası alanda kendi haber kaynaklarına; haber ajansları, medya ve sinema sektörüne sahip olmak ile mümkün olabilir.
Medya, algı oluşturmada önemli bir araç.
Dini inanç ve din görevlileri hakkında algı oluşturmak isteyen yazılı basın Türkiye'de müftünün keçisinin çalınması haberini "MÜFTÜ KEÇİ ÇALDI" diye vermekte bir beis görmemişlerdi.
Türkiye'de bir de sosyal medya olgusu var. Orada isteyen istediği şekilde haber yayabilmekte insanları AMAÇLARINA alet edebilmektedir. İnsanların haber alma ve fikir özgürlüğü kimi zaman insanlara iftira ve tezvirat alanına dönüştürülmekte insanlar domine edilebilmektedir.
En son örneği ciğerlerimizi yakan orman yangınları sırasında "Nerede yangın söndürme uçakları? Nerede itfaiye" diye ormanın bir köşesinde çektikleri video yayınları ve yaymak istedikleri yalan haberler ve buna dayalı ülkede kaos yaratmak ülkeyi sözüm ona dizayn etmek gayretini gördük. Yalan haberlerle operasyonlara fırsat vermemek için doğru haber kaynaklarının yerel ve uluslararası alanda çok güçlü olmak mecburiyeti vardır.
Avrupa'da ise pek çok örneğini verebileceğimiz haberlere bilinen bir örnek vererek hatırlatmak isterim. Gazze sahilinde ateş altında kalıp bir duvarın kenarına sığınmış olan Filistinli Müslüman baba ve çocuğunu Siyonist İsrail askerleri katletmiş, bu haberi batılı haber ajanslarının birçoğu dünyaya şöyle duyurmuştu: "Sahilde piknik yapan Yahudi baba ve çocuğunu FİLİSTINLİ TERÖRİSTLER HUNHARCA KATLETTİ!"
Maalesef böyle örnekleri çokça vermemiz mümkündür.
Yalan veya çarpıtılmış haberlerle dünyada algı oluşturmakta ve oluşturdukları algı üzerinden Müslümanları terörist olarak yaftalamaları acımasız savaş ve katliamlarına gerekçe yapmış ve bunu sürdürmekteler.
Ayrıca özellikle Müslüman ülkeler hakkında yalan haberler yayınlayarak ülkelerin karşılıklı güvenini ortadan kaldırmakta, ülkeleri ve ülke halklarını birbirine düşman etmekteler. Bunun sonucu olarak da Müslüman ülkeler kendi komşusu, dindaşı hatta aynı millet olmalarına rağmen tercihlerini batılı ülkeler lehine kullanmakta ve işte o zaman ekonomik sarmal, sosyal yıkıntı, kültürel kopuş olmakta; hâsılı faturası her bakımdan ağır sonuçlar doğmaktadır.
Üçüncü güç medya!
Medya 20. yy. da kimi ülkelerde üçüncü güç kimi ülkelerde dördüncü güç olarak tasnif edilir. Değişmez bir gerçek ise gerek ülkelerin yönetiminde gerekse halkların ve kitlelerin yönlendirilmesinde Medya ve Sinema "Algı ve Propaganda Aracı" olarak çok önemli işler yapmıştır ve yapmaktadır.
Gerek yazılı gerek görsel medyanın haber kaynağı ağırlıklı olarak haber ajanslarıdır.
Uluslararası etkinliği olan haber ajansları ise siyonist çevrelerin elinde ve yönetimindedir. Bu durum işlerine gelmeyen olay ve haberleri görmemeleri veya çarpıtarak sunmaları sonucu dünya halklarının işin gerçeğini öğrenememeleri sonucunu doğurmaktadır.
ABD ve müttefiklerinin Afganistan'da, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da ve dünyanın değişik bölgelerinde ülkelerin yönetimini değiştirmek ve ülkeleri bölmek için yaptıkları savaş haberlerini ve gerekçelerini tamamen YALAN HABERLERE dayandırmış ve yalanlarına dünyayı inandırmışlardır.
Irak’ın nükleer silaha sahip olduğu iddiasını hatırlayınız. Türkiye'yi hatta İstanbul'u bile vuracağına dair düzmece propagandalarla, 'Saddam füzeleri'ni anlata anlata bitirememişler, sonuçta ise dünyayı SADDAM ve Irak tehlikesinden kurtarmak gerektiğine inandırmışlardı.
Hollywood filmleri
Haber ajansları ile oluşturdukları algı sonucunda çok pervasızca yaptıkları katliam ve yağmalamayı Hollywood filmleri ile oluşturdukları bir KAHRAMAN üzerinden masumlaştırmış, üstelik KAHRAMANLIK HİKÂYESİNE dönüştürmeyi başarmışlardır. Halk kitleleri Irak’ta, Afganistan'da, Yemen'de, Vietnam'da ABD askerlerinin ne işi var diye sorgulamadan, sahte kahramanlıklarının farkında olmadan, kahramanlık algısı ile heyecanla izlemişlerdir.
Yalan ve düzmece haberler üzerinden inşa ettikleri algıyı film ve dizilerle insanların bilinçaltına ustalıkla yerleştirmeyi başarmaktadırlar.
Yazılı ve görsel medya, haber ajansı, sinema ve dizileri araç olarak müteselsil kullanmaktadırlar.
Yaptıkları haber ve yayınlarla AİLENİN dibine dinamit koymaktalar!
Dizi filmlerle aile ve sosyal yapıyı bozmuşlardır. EŞCİNSEL (LGBT) gibi toplumun ahlakını bozan, aileyi yok eden yaşamı normalleştirmek için kahraman aktörlere kadın kadına erkek erkeğe birliktelik yaşatarak AİLEYİ yok etme projesini başarı ile yürütmektedirler. Bunu yaparken de milyarlarca doları ceplerine indirmektedirler.
İslam dünyasının tertip ve provokasyonlara kültürel ifsatlara fırsat vermemek için, kendi uluslararası haber ajanslarımızı kurmak; ruh kökümüze uygun medeniyet yolculuğumuzun sürmesi için de, film ve sinema alanında Hollywood’un gerisinde kalmamak, daha başarılı olmak zorunluluğumuz var.
Savaşın bir alanı KÜLTÜR savaşları bir alanı ise Propaganda ve yalan haber yaymak dezerformayon yapmak olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Provokasyonlara karşı aman dikkat!
Kalın sağlıcakla,
Vesselam..