BURSA ARENA / Haber Merkezi
Bir süredir gündemde yer alan "fahiş fiyat" tartışması hararetleniyor. Hükümet, enerji fiyatlarına zammın uluslararası piyasadan kaynakladığını ileri sürerek başka sorumlu bulmaya çalışıyor ama ekonomistlere göre, tüm zamların sorumlusu yürütme organı.
Türkiye'de uzunca bir süredir "fahiş fiyat" konusu tartışılıyor.
Aslında bu tartışma yerel seçimler öncesinde yaşandı.
Patates ve soğan fiyatlarının 5 lirayı bulması üzerine hükümet bir karar aldı.
Bunu üzerine 11 Şubat 2019 tarihinde İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerin işlek nokta ve meydanlarına çadırlar kuruldu.
Adına "tanzim satışları" denilen uygulamayla patates ve soğan başta olmak üzere biber, domates, patlıcan, salatalık gibi ürünler daha uygun bir fiyatla tüketiciye ulaştırıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ikinci seçiminin sonuçlanmasının ardındansa çadırlar sökülerek tanzim satışa son verildi.
Market sayısı 1500'e çıkartılamadı
Ancak o tarihten bu yana "fahiş fiyat" tartışması bitmek bir yana daha da alevlendi.
Hükümet, hal esnafı başta olmak üzere bu işle uğraşları "fırsatçı", "stokçu" ve "market lobicisi" olmakla suçladı.
Zabıta tedbirlerine başvuruldu, zincir marketler başta olmak üzere bazı toptan satış yapanların depoları denetlendi ve kimi zaman da baskınlar yapılarak cezalar kesildi.
Hükümet yetkililerinin sürekli şikayet ettiği ama bir türlü önlenemeyen "fahiş fiyatların" önüne geçmek için Tarım ve Kredi Kooperatifleri'ne (TKK) ait marketlerin sayısının artırılması gündeme getirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Ekim 2021'de İstanbul'daki evinin yakınındaki TKK'nın satış mağazasına giderek alışveriş yaptı.
1002 lira harcayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fiyatların çok uygun" olduğunu söyledi ama çıkışta, "Türkiye genelinde ilk etapta 1000 kadar yapılması talimatı verdik" dedi.
O tarihlerde yaklaşık 500 olan Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin sayısı bin 500'e çıkartılarak zincir marketlerin zam politikasına karşı mücadele edilecekti.
"Fahiş fiyat tartışması bitmek bilmiyor"
Ancak gelinen noktada Erdoğan'ın talimatı yerine getirilmedi. Ortaya konulan hedefe ulaşılmadı ve bu nedenle eleştirilerin hedefinde olan Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fatih Poyraz görevinden alındı.
"Fahiş fiyat" tartışması bitmek yerine giderek hararetlendi.
Bugünlerde daha çok dile getiriliyor. Elektrik, doğalgaz ve petrol fiyatlarına yapılan zamlar, artık halka nefes aldırmıyor.
Ocaktan bu yana eleştirilen hedefinde olan elektrik zamlarında geri adım atılmadı. Fakat bazı temel gıda fiyatlarının Katma Değer Vergisi'nde (KDV) indirime gidildi.
Yüzde 8 olan KVD, 7 puan düşürülerek 1'e indirildi. Bu indirim fiyatlara yansıtılması çağrısı yapıldı. Ancak, yansıtan neredeyse yok gibi. Bunu gören Cumhurbaşkanı Erdoğan ağır cezai yaptırımları olabileceği uyarısında bulunarak belediyelere su fiyatında da indirim yapma talimatı verdi.
Tanzim çadırları / Fotoğraf: AA
Tam bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi, su fiyatlarına yüzde 50'ya varan zam talebinde bulundu. İBB Meclisi'nin AK Parti'li üyeleri bu indirime karşı çıktı ve İmamoğlu'nun istediği zam oranı hayata geçirilmedi.
İktidar tarafı "Allah'ın suyu, bedava sudan nasıl para istiyorsunuz?" eleştirilerinde bulundu.
Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu, "'Allah'ın suyu' dediğiniz suyu temizlemek için geçen senden bugüne ülkeyi kötü yönetenlerin kur ve faiz politikaları yüzünden, para politikaları yüzünden, dövizden, enflasyondan yüzde 300 fark ödüyoruz" diye yanıt verdi.
Zamları dış mihraklar mı yapıyor?
Bazı noktalarda indirim yapılırken bunu "Yaparsa AK Parti yapar" sloganına dönüştürenler, enerji fiyatları başta olmak üzere yapılan zamların iktidarın eliyle yapılmadığını, bunun bir zorunluluktan kaynaklandığını iddia ediyor.
Peki, durum gerçekten öyle mi? Yani indirimi hükümet, zamları ise "dış mihraklar" mı yapıyor.
Ekonomistlere göre bütün zamların tek sorumlusu hükümet. Elektrik, doğalgaz, başta olmak üzere birçok ürünün fiyatını devlet belirliyor.
Örneğin Toprak Mahsulleri Ofisi, devletin bir kurumu. Burada fiyatlar hiç de düşük değil. Mesela 5 litrelik sıvı yağ TMO'da 92,5 lira. Aynı yağ marketlerde 120 ile 140 lira arasında satışa sunuluyor.
Ürün ismi ve fiyatları verilerek liste çok uzatılabilir. Zira pek çok ürünün TMO ve TKK marketlerindeki satış fiyatı ile zincir marketlerinin satış fiyatları birbirine yakın sayılır.
Hatta Tarım Kredi Kooperatif marketlerin, Şok ve BİM ve A-101 ile aynı Migros ve Carrefour'dan biraz ucuz.
"Zamlar hükümet eliyle yapılıyor"
Bu durumu Independent Türkçe'ye değerlendiren ekonomistlerden Prof. Dr. Esfender Korkmaz, elektrik, doğalgaz, enerji ve diğer ürün zam oranlarının devlet (hükümet) eliyle yapıldığını söyledi.
Esfender Korkmaz / Fotoğraf: Twitter
Erdoğan, "nas" vurgusu yaparak talimat verip Merkez Bankası aracılığıyla faizlerin arka arkaya düşürülme kararlarıyla dengenin bozulduğunu aktaran Korkmaz, "TL çok değer kaybetti. Normalde TL/dolar dengesinin 7-8 civarında olması lazım. 13,50 civarındayken TL yüzde 50 değer kaybetmiş oluyor. TL, değersiz olunca da ithalata bağımlı bir üretimde girdi fiyatları artıyor ve bu maliyetlere yansıyor" dedi.
"Gerçeği görmeyecek kadar körler"
"Tüm mesele yanlış politikalardan kaynaklanıyor" diyen Prof. Korkmaz, "Dolayısıyla bir yüksek enflasyon süreci başladı. Demek ki bunların uyguladığı faiz ve kur politikası enflasyon yaratıyor. Bunu görmeyecek kadar körler, çünkü 2018'den beri bunu yaşıyoruz" diye konuştu.
Uygulanan yanlış politikaların piyasada panik oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Esfender Korkmaz: "Panik olunca da herkes fiyatları artırmaya çalışıyor. Bir defa ön enflasyonu başlattılar ve bundan sonra bu süreç devam eder, çünkü enflasyon artıkça ücretler artacak, ücretler artıkça maliyet artacak, maliyet de tekrar enflasyona dönüşecek. Dolayısıyla Türkiye bir enflasyon sürecine girmiş durumda" diyerek sözlerini noktaladı.
"Sorumlu hükümetin kendisidir"
İktisatçı Prof. Dr. Murat Birdal da meslektaşıyla aynı görüştü. Birdal, "Kuşkusuz zamlardan sorumlun olan hükümettir" ifadelerini kullandı.
Murat Birdal / Fotoğraf: Twitter
Hükümet öncelikli olarak para politikası konusunda bir tercih yaptığını ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın da o yönde hareket ederek faizleri indirdiğini hatırlatan Birdal, "Bunun doğal sonucu olarak da Türk Lirası dolar ve euro karşısında ciddi bir değer kaybına uğradı. Bizim enerji bağımlılığımız malum, dolayısıyla dışarıya dönük enerji bağımlılığımızda kur karşısında içerideki fiyatların yüksek oranda tepki vermesini beraberinde getiriyor. Bu ilişkiden dolayı da Türk Lirası'nın değer kaybı ülkedeki enerji fiyatlarının sert bir şekilde artışına yol açtı. Evet, burada bir sorumlu varsa bu da hükümetin kendisidir" değerlendirmesinde bulundu.
"EPDK'nın doğru dürüst bir denetimi söz konusu değil"
Ekonomist Prof. Dr. Aziz Konukman ise yaşanan sıkıntıların temelinde özelleştirme politikalarının yer aldığını söyledi.
Elektrik fiyatlarındaki yüksek zammın üretim, iletim ve dağıtımının bir sonucu olduğunu vurgulayan Konukman, "Yüksek faturalar bir sonuç. Böyle bir yapıda doğru dürüst denetim mekanizmasını da kuramamışsınız. EPDK'nın doğru dürüst bir denetimi söz konusu değil" yorumunu yaptı.
Böyle bir durumda fiyatlama süreci konusunda kamuoyuna doğru bilgilendirmede bulunulmadığını anımsatan Konukman, "Bunun sorumluluğu da siyasette. Bir basın toplantısı yaparak, ellerindeki bütün belgeleri ortaya koyarak, her bir sorumlunun kim olduğunu kamuoyuna açıkça ilan etmelidirler" diye konuştu.
Aziz Konukman / Fotoğraf: Twitter
"10 yıl içerisinde bu bağımlılık daha da arttı"
"Temel ihtiyaçta KDV'yi 8'den 1'e indirdiniz, peki neden öbür tarafta yapılmadı" diye soran Konukman, şunları kaydetti:
Orada sizin sorumluluğunuz yok mu? Veya bunun için herhangi bir açıklama yapıldı mı? Demek ki burada bir sorumluluğunuz var. Ekmekte KDV oranı yüzde 1. Buna rağmen ekmeğe zam oluyor. Neden? Çünkü kur artışı, ham madde, ithal girdiler… Her üretimin içerisinde bunlar var. TÜİK ve Merkez Bankası'nı (MB) göreve çağırıyorum. Her sektörün girdiden alıp verdiğini gösteren tablo en son 2012 yılında yayınlandı. Şimdi 2022 ve 10 yıldır yayınlanmadı, ne anlamı var bunun. Hani diyorlar ya "iğneden ipliğe zam geldi" evet zam geldi ama ne kadar geldi. İğne ve ipliğin ithal girdi katsayısı nedir? Çünkü Türkiye'de ithal girdilere bir bağımlılık söz konusu ve 10 yıl içerisinde bu bağımlılık daha da arttı.
"Resmi kurumların şeffaf ve saydam olmaları lazım"
Kurda yüzde 1'lik bir artış olduğunda, ithal girdilerin döviz fiyatı sabit bile olsa da TÜİK'in ‘kurdaki bir liralık artışın sektörel fiyat artışları şunlardır, bunların enflasyon sepetindeki ağırlığından giderek enflasyona katkısı şunlardır' şeklinde bilgi verilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Aziz Konukman, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz de böylece hangi sektörün fahiş zam yaptığını, hangi sektörün fırsatlara giriştiğini göreceğiz. Şimdi bütün bu çalışmaları açıklayacak olan kim TÜİK ve ile MB. Açıklama olmadan kimin sorumlu olduğunu, hangi aktörlerin, hangi firmaların, hangi boyutta sorumlu olduğunu anlama şansımız yok. Girdi-çıktı tabloları 10 yıldır güncellenmiyor, bu kamu görevi ihmalidir. Resmi kurumları bilgileri şeffaf ve saydam bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyorum."
Abdulhakim Günaydın/The Independentturkish