BURSA ARENA / Haber Merkezi
Pandeminin de etkisiyle 2020'de zorlu koşullarla karşılaşan Türkiye ekonomisi için 2021 yılı da kolay geçmeyecek. Dolarizasyon, batık krediler ve yabancı girişlerinin durma ihtimali ekonomistler tarafından önemli riskler olarak gösteriliyor.
Ekonomistlere göre geçtiğimiz yıl kısıtlı rezervlerle kura müdahalede bulunma, Merkez Bankası’nın kredibilitesine zarar verme ve büyümeyi krediler üzerinden sağlamaya çalışma gibi temel hatalar yapan ekonomi yönetiminin önünde, yabancı yatırımcı girişlerinin durma ihtimali, dolarizasyon ve batık krediler gibi önemli riskler bulunuyor.
ALTINSAÇ: ÖNEMLİ HATALAR MUAZZAM KREDİLER VE KURU SABİTLEME ÇABASI
TÜSİAD-Koç Üniversitesi tarafından düzenlenen Türkiye ekonomisi konulu konferansta değerlendirmede bulunan ve ekonomi yönetiminin çok büyük iki hata yaptığını belirten TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’a göre, bunlardan biri son derece düşük rezervlere rağmen kuru sabitlemeye çalışmak, diğeri ise verilen “muazzam” krediler.
Ekonomi yönetiminin pandemiden çok önce başlayan kredi ile büyüme tercihine işaret eden Altınsaç, “1 trilyona yakın kredi büyümesi yaptık. Bu, 4.5 trilyon TL’lik ekonomide çok büyük ve bunu olmayan bir kaynakla yaptık. Her üç ayda bir kredi etkisi veriyoruz ekonomiye ama pandemi olunca iş kontrolden çıktı” dedi.
GÜRSES: ŞİRKETLERİN BİR KISMI BATACAK
Ekonomi yönetiminin büyüme sağlamak için kredi büyümesine yöneldiğini, ancak bunun dövize ve altına yönelime neden olduğunu belirten Ekonomist Uğur Gürses de, yüzde 20’lik bir kredi diliminin sorunlu olduğunu, muhtemelen buna yenilerinin de eklenerek şirket bilançolarındaki erozyonun daha da kötüleşeceğini söyledi.
Gürses, “Türkiye’nin bundan sonraki sorunu şirketlerin borç ödemesi sorunudur, batık kredilerdir. Pandemi etkisi de devam edecek… şirket bilançolarındaki erozyon daha da şiddetlenecek” dedi ve ekledi:
“İkili bir bozulma var. Elinizde olmayan kaynaklardan kredi büyümesi yapıyorsunuz, şartları zorluyorsunuz. Hatalı politikalardan dolayı bireyler ve şirketler dövize yöneliyorlar. Şirketlerin bilanço küçülmesine tanık olacağız, şirketlerin bir kısmı batacak.”
AKÇAY: CAZİP FAİZ YETERLİ OLMAYACAK
Ekonomi yönetimindeki değişiklikten itibaren lokal altın ve döviz mevduatlarında 12 milyar dolarlık artış olduğuna dikkat çeken Ekonomist Cevdet Akçay ise, yapılması gerekenin dedolarizasyon olduğunu söyledi.
Akçay, dövize yönelim konusunda “Getiri ve güven ikileminde güveni seçen insanları getiri tarafında düşündürmeye başlamanız lazım… İnsanları ‘dövizde kalırsam bir senede para kaybetmiş olacağım’ saiki ile TL’ye döndürmeniz lazım. Bunu sadece faizle başaramazsınız. Cazip faiz vermeniz lazım ama yeterli olmayacak” dedi.
Akçay yabancı yatırımcılar için Türkiye’nin portföylerde azalan yapı ve politika değişikliği nedeniyle şu anda cazibesinin yüksek olduğunu ancak bunun kalıcı olmayabileceğini belirtrek, “Bu girişler yavaşlayacak, bir zaman durabilirler. Bizim bu kazandığımız zamanı çok iyi değerlendirmemiz lazım” dedi.
ENFLASYON VE BÜYÜME TAHMİNLERİ
Fiyat istikrarının ön koşul olarak düşünülmesi gerektiğine işaret eden ekonomistler, sürece geçmişteki gibi enflasyon ve büyüme arasında seçim yapmak olarak bakılmaması gerektiğine dikkat çekiyorlar.
Ekonomistler düşük enflasyonun ileride gerçekleşecek kalıcı sağlıklı bir büyümenin yapıtaşı olduğunu belirtiyor.
Koç Üniversitesi Ekonomi Profesörü Selva Demiralp, “Biraz faiz artırıp enflasyon tam düşmeden faizi indirmek antibiyotiği yarım bırakmaya benziyor” dedi.
Akçay 2021 için yüzde 4.5 büyüme, yüzde 11-12 enflasyon öngörürken, Altınsaç yüzde 4 büyüme ve yüzde 11 enflasyon beklentisine sahip. Gürses’in tahmini ise yüzde 15 enflasyon, yüzde 2 büyüme
DÖVİZ ALIM İHALELERİNE BAŞLAMA ZAMANI DOĞRU SEÇİLMELİ
TCMB’nin 2021’de vermesi gereken önemli kararlar olacağını belirten Akçay, bunların zamanlamasının da kritik olacağına dikkat çekerek, “Döviz alım ihaleleri tarafında yabancı girişleri çok önemli. Girişlerin kuvvetli olduğu zamanlarda bu ihaleleri açmamızda fayda var… Yavaşlama ihtimalinde ihalelere başlarsanız bu yanlış zamanlama olur” dedi ve ekledi:
“Kuru siz daha fazla aşağı gelmekten kurtarıp -yerini söylemiyorum- lokalleri çözmekte, yabancıları girişte teşvik etmek istiyorsanız; TL’nin değerlenmesinden ziyade, “değerlenmesine izin vermediğim, rezerv artırdığım bir yer var” görüntüsü vermeniz bence daha önemli.”
SİYASETİN NORMALLEŞMESİ GEREKİYOR
TCMB'nin faiz artışlarıyla zaman kazandığını ancak sorunların çözümüne odaklanılması gerektiğini belirten Gürses de, 'Birçok sorun üst üste ekleniyor, giderek daha büyük sorun haline geliyor. Son iki senede sorunlar halının altına süpürüldüğünde giderek halının altı kabarıyor' dedi ve ekledi: 'Vatandaşın döviz altın hesaplarından vazgeçmesini getirecek şey hukukun üstünlüğünün sağlanmış olması. Tasarruflarımıza, özel mülkiyetimize keyfi müdahale olmaz düşüncesi gelmesi gerekiyor. Bunun için siyasetin değişmesi, normalleşmesi gerekiyor.'
Bankacılık sisteminindeki döviz mevduatlarının ağırlığının arttığını, bunun dağılımında altının ağırlığının ise 2018’deki yüzde 3.5’ten yüzde 16’ya çıktığını hatırlatan Gürses şöyle konuştu:
“Gerek fiziksel, gerekse hesaplarda altına yönelim var. Bu, Türkiye’deki siyasi hukuk krizinin vatandaşların bir mülkiyet kaygısına kapıldığının da göstergesi. AİHM’in kararlarını mahkemelerimiz uygulamıyor. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararları da uygulamıyor. Böyle bir fotoğraf içinde yerleşikler de doğru okuyarak tasarruflarını ona göre değiştiriyorlar.”
(Kaynak: REUTERS Haber Ajansı)
(Kapak foto: Özlem Ermiş Beyhan)