Türkistan halkı islam öncesi de islam sonrasın da bölgenin kadim halkıdır.
Doğu Türkistan, Orta Asya’nın orta bölümünde yer alır. Yüzölçümü Türkiye nin yaklaşık iki buçuk katıdır. 35 ila 40 milyon nüfüsa sahipse de Çin’in despot tutumundan dolayı gerçek nüfusu bilinmemektedir.
Uygur Müslüman Türk halkı tarih boyunca Çin zulmüne maruz kalmış, asmilasyona uğramış, nüfusları yok edilmek istenmiş, akla hayale gelmez işkence ve katliamlarla şimdiki nüfusu kadar müslüman halk katledilmiştir.
İmamı Buhari ve Tirmizi hadis bu coğrafyanın alimleridirler.
Ali İbni Sina Tıp Bilgini ,
El Buruni Matematik bilgini,
Farabi Filozof,
Harezmi Cebiri bulan,
Uluğ Bey Astronomi bilgini,
Serahsi İslam Hukuku alanında
dünyaca ünlü ve insanlık için öncü bilim insanları Türkistan bölgesinde yetişmişlerdir.
Bir milyar dörtyüz milyon (bilinen) nüfuslu Çin devleti Uygur-Türk halkına tarih boyunca baskı ve zulüm yapmış, yapmaya devam etmektedir.
Batı dünyası sessiz ve ilgisizdir.
Halkı müslüman ülkeler ses çıkarmamakta, bazıları ayrıca ilgisizdir.
Çünkü bazı islam topluluklarının müslüman olmaları maalesef ilgilenmeleri için yeterli değildir.
Zaten kendilerine hayırları da yoktur.
Yaşanılanları yazmak çizmek insanlık vicdanını harekete geçirmek içindir.
Ancak ne acıdır ki batı dünyası IRAK DEVLETİ'Nİ VE HALKINI YOK EDERKEN,
denize sızmış petrole bulanmış bir kuşu gündeme taşımış, dünyayı bu gündemle oyalamış, insanlık ve vicdan örneği vermeyi ihmal etmemişlerdir.
Zaman zaman da “müslüman terörist” yaftası ve propagandası ile bilgi kirliliği ile algı yaratarak operasyonlarını meşrulaştırma ya da çalışıp insanları aldatmaktan çekinmiyorlar.
O kadar sahtekar ve ÇOK YÜZLÜDÜRLER ki
Onların vicdanlarından çözüm ummak; Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Filistin, Arakan, ezcümle İslam coğrafyasında akıtılan kanın sorumlularını, yapanları görmemek anlamına gelir.
Müslümanların nüfusu yaklaşık 2 milyardır ama maalesef çaresiz bir şekilde karşılaştıkları zulüm karşısında “MEHDİ” beklemekle meşguldürler.
İşleri mehdi’nin gelmesi ile düzelecek, Kudüs kurtulacak, dünya müslümanları galip gelecektir.
Mehdi gelecek mi, gelmeyecek mi?
Yazının konusu olmadığı için bir kenar bırakalım.
Uygurlara uygulanan zulüm konusunda 15 Aralık 2019 yılında yaptığım “Vizyon Programı”nda konuklarım;
Çin devletinin, Afrika ülkelerinin bazılarında milli gelirin yüzde yetmişine sahipler, bunun anlamı girdikleri yeri hem ekonomik olarak hemde nüfus olarak ve kültür olarak işgal ediyorlar.
Çinli yatırımcılar yatırım şartı olarak çalışanların yarısından fazlasını kendi ülkelerinden getiriyorlar.
Bizim ülkemizde ise 190 milyar ticaret hacmine ulaşmışız ancak Türkiye, Çin’e 10 milyar dolar ihracat yapmış, Çin den 180 milyar dolar ithalat yapmışız.
Yani aramızdaki ticaretten biz değil Çin kazançlı çıkıyor.
Dolayısı ile ilişkilerimizi aramızdaki ticarete bağlamak doğru değil, aramızdaki ticareti Çin devleti düşünmeli.
Buradan hareketle "KANAL İSTANBUL" Projesi Çinlileri bulaştırmadan ya da taktik ve hedeflerini gözardı etmeden, dikkate alarak hem Kanal İstanbul Projesini hem de “İPEK YOLU” projesini değerlendirmek gerekir.
Bu konu bağımsızlık konusudur ileride önlenemeyecek gelişmelere yol açabilir.
Kardeş Uygur Halkına yapılan zülüm ile ilgili olarak Türkiye seyirci kalamaz.
Birleşmiş Milletler nezdinde Çin devleti nezdinde ve diğer diplomatik kanalların tamamını devreye koyulmalı ve Çin devlet yetkilileri şunu görmeli; TÜRKİYE'nin, "İPEK YOLU VE DİĞER PROJELERDE İLİŞKİSİNİ Çin’in UYGUR HALKI İLE İLİŞKİSİNE ve diğer müslüman topluluklarına karşı tutumuna bağlı olduğunu" çok net bir şekilde belirtmesi gerekmektedir.
Ne Çin devleti nede batılı ülkelerin vicdanına adaletine güvenerek hareket edemeyiz.
Türkiye mazlum milletlerin yanında durduğu için Allah (cc) yardım ediyor.
Türkiye'ye kim ihanet etse Allah’ın izni ile bertaraf oluyor.
Aziz milletimizin gönlü ve vicdanı kanamakta, devletimizden gereğini yapmasını beklemektedir.
Sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler kamuoyunun ve Çin halkının dikkatini çekmek, uyarmak için MİTİNGler tertip etmelidir.
Merhum Necmeddin Erbakan Hoca Filistin ve Uygur-Türk halkına yapılan zulümleri telin için ayrı ayrı mitinglerler tertip etmiştir.
Aynı şakilde mitingler yapılabilir. Yapılmalıdır.
Dünya kamuoyunda vicdan sahibi insanların dikkatini çekeceği gibi, zalimlerin oyunları da deşifre olacaktır.
Zalime karşı; “Elinle, dilinle, kalbinle buğzet” sorumluluğunda en zayıfı kalbi ile buğzetmektir.
Onun için en azından dilimizle miting yaparak buğzetmeliyiz
Kardeşlik ve insanlık vecibesidir.
Vesselam.