İnsan ve canlıların var olduğu günden beri bütün canlılar arasında savaş sürmektedir.
Üstünlük, egemenlik savaşları, beslenme, gıda savaşları, din savaşları, ırk savaşları…
Savaşlar bir metre uzunluğunda iki yanı keskin demirlerle yada ucu sivriltilmiş mızrak sopalarla yapılmakta iken, delikli demirin çıkıp mertliğin bozulmasıyla, konvansiyonel, elektronik, kimyasal, biyolojik, siyasal, gıda, su, ilaç velhasıl en acımasız şekilde evrim geçirerek devam etmektedir.
HIV, SARS, MERS, EBOLA, ZİKA, H1N1, İNFLUENZA, CORONA derken bu günlere gelindi.
En son ve en gelişmişi olan corona’nın yüzde seksen çaresinin temizlik olduğu anlaşıldı.
Müslüman toplumlarda temizliğe ve abdest alanlarda iş yüzde seksen doğal olarak çüzüldü.
Ancak hemen onun da çaresini bulacaklarından emin olunuz.
Virüs başkalaşım ve gelişim gösterecek.
Bu bir savaştır.
Ülkemizde ise akıl almaz ve virüs üretenleri şaşkına çeviren bir başka gelişme daha oldu: bu millet ölümcül coronavirüsü için horonları, türküleri, şarkıları çoktan yaptılar.
Bizim için vız gelir tırıs gider bir durum çıktı ortaya (!)
Şaka bir yana durum çok ciddidir. Bu bir biyolojik savaştır!
Virüsler yıllarca Afrika’da, Güney Amerika’da denendi.
Çin bayramına denk getirilip milyarlık Çin’e yayılması, dünyanın bir anda Çin’le ilişkilerinin kesilmesi, süper güç Çin’in bir anda çökertilmesi, hastaların Hollywood filmlerindeki gibi yüzüstü devrilmesi…
Sanki macera filmi gibi hazırlanan bir tezgahın parçaları …
“7 asır önce dünya nüfusunun üçte birini öldüren veba salgını da Wuhan'dan çıkmıştı. Şimdiki salgının da Wuhan’dan başlaması bile ilginç ve düşündürücü….”
“Her yıl 11 milyon kişi zararlı gıdalarla kötü beslenmeden ölüyor. Sigara, alkol ve zararlı gıdalardan her yıl 22 milyon kişi ölüyor. 10 ölümcül hastalıktan 6’sının sebebi sigara. Türkiye de her yıl 110.000 kişi sigaradan ölüyor.”
ÇOK ÖNEMLİ!
SİGARA İÇENLER LÜTFEN BUNDAN BÖYLE İÇTİĞİNİZ SİGARANIN virüs savaşlarına hizmet ettiğini AKLINIZDAN ÇIKARMAYINIZ!
Ve lütfen SİGARA içmeyiniz.
Fast-food tarzı kötü beslenme ise sigaradan daha ölümcül.
Coronavirüs, sigara, alkol ve benzeri katillerin yanında bir hiç ama yaratılan korku ve panik diğerlerini gözden ırak ediyor.
Coronavirüse yasak koyanlar bu yüzyıl milyarlarca insanı öldürecek olan sigara, alkol ve benzerine neden göz yumuyor?
Savaşları çok ama çok acımasız olarak sürdürecekler!
Bizim toplumumuz diğer insanları “kendilerinin kölesi” olarak görmedikleri için ve inançları gereği “kul hakkı” bağlamında gördükleri için, sapkın bir inancın nerede ise insanlık tarihi ile eş ömrü içinde aynı “mikrop” ömrü gibi gelişmiş ve azgınlaşmış sapkın inanç mensupları “insanların kendilerine hizmet için yaratıldıkları inancı ve insanların kafa taslarında kanlarını içiniz.” inancına yabancı oldukları ve havsalalarının almadığı için olsa gerek, bu şirret, musibet inanç sahiplerinin bugünün teknolojileri ile nasıl ve ne tür ölümcül savaş çıkarabileceklerini düşünememektedirler.
Türkiye aslında kendi aşısını o günün şartlarında Refik Saydam Hıfsızsıhha kurumunda üretmiş ve bunu isbat etmiş bir ülkedir.
1885’te çiçek, 1887’de kuduz, 1896’da difteri, 1897’de sığır vebası, 1911’de tifo, 1913’te kolera ve dizanteri, 1927’de verem, 1942’de ise tifüs aşısı üretti ve 2. Dünya Savaşı’nda başta ABD olmak üzere bazı ülkelere gönderdi.
Yeniden ve acilen aşı üretmeye başlamalıyız.
Çağın önemli SAVAŞ türlerinden olan BİYOLOJİK saldırıya hazırlıklı olmalıyız.
Kimsenin vicdanına insafına kendimizi teslim edemeyiz.
Artık milli güvenlik sorunudur.
Çünkü savaş gereçlerindendir.
Bekleyiniz, daha neler göreceğiz.
Bir dostum gelinen noktayı tasvir için “İnsanlara yular takıp gezdirecekler” demişti.
Hayır yular takıp gezdirmeyecekler, çünkü insan bir noktadan sonra boynunda YULAR da olsa itiraz eder.
Ancak öyle bir şey yapacaklar ki, sadece ve sadece onlar ne düşünürse ne yaptırmak isterlerse onu yapacak ve insanlar mutlak yönetilecekler.
İnsanlara masum ve tıbbi bir zorunluluk (!) olarak her bedene bir ÇİP takacaklar ve insan şöyle diyecek “Bu ben miyim”.. tabi diyebilirse.
Ey İslam toplumları “Teknoloji müslümanlar için Allah’ın bir nimetidir” bu nimetin kıymetini biliniz.
Bundan böyle savaşların konvansiyonel mi, kimysal mı, biyolojik mi, gıda/su savaşı mı, ilaç savaşı mı, nükleer savaş mı, ekonomik savaş mı olduğu fark etmeyecek, çünkü savaş gereçlerini birbirleriyle destekleyerek sürdürecekler.
Savaşın hangi tür olduğunu anlamaya fırsat olmadan başka bir türle saldıracaklar.
Onun için hazırlıklı olmalıyız diyoruz.
Mistik hikayeler, uyduruk din ve uyduruk tasavvufi hikayeler, hurafeler, yan gelip yatmalar, ne sizi ne de neslimizi korumaya yetmez.
Bir an önce aklımızı başımıza almamız gerekiyor.
Hikaye dönemi bitmedi mi?
Depremi buradan alıp başka yere gönderme hikayelerine inanmak ile “ineğe” inanmak arasında ne fark var?
Şirk Müslüman toplumların başının belası.
Ayrıca bu da başka bir savaştır. Daha önce oryantalistlerin, modern Lawrence’lerin hiç ara vermeden bu alanda faaliyetlerini sürdürdüklerini yazdım.
Oysa inandığımızı iddia ettiğimiz Kur’an’ı azimüş’şan; “Niçin akletmezsiniz” buyuruyor.
Ve gene kitabımız; Ey iman edenler İMAN EDİNİZ buyruyor! İMAN EDİNİZ!
Vesselam.