Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde yaptığı açıklamalarda “Avrupa Birliği (AB) vazgeçilmezlerimiz arasındadır. İlişkilerimizi güçlendirmek için bize düşen görevleri yerine getireceğiz. Hedefimiz tam üyeliktir” diyor.
AB’den de olumlu görüşler var.
Özeti şu:
Türkiye için AB ne kadar önemliyse, AB için de Türkiye aynı ölçülerde önemli. Bu nedenle başlığımıza da “Vazgeçilmeyen birliktelik” dedik.
Biz de AB ile olan ilişkilerimizi düzeltmek ve eninde sonunda bu birliğin üyesi konumuna gelmeyi isteyenlerdeniz. Baştan bu yana da bunu savunduk.
Türkiye ile AB arasında iş birliği ve Türkiye’nin tam üyeliği konusunda uzmanlar ne diyor? VOA Türkçe’nin bu konuda derlediği bir yazı var. Bazı alıntılar yaptık.
Türkiye’nin AB’den beklediği somut adımlar konusunda, Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Mercan ile Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydarol, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Brüksel hattındaki trafiği yakından izleyen Mercan, 2021 yılında Türkiye’den beklentiler olduğunu unutmaksızın ilişkilerde artık pozitif gündeme geçileceği görüşünü paylaşıyor. Ancak Mercan, 2021 yılı içerisinde Türkiye’nin beklediği üzere Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi tanınması gibi gelişmeler yaşanmayacağı düşüncesinde. Buna karşın Baydarol, AB’nin de ekonomik çıkarları bakımından Brüksel’in her iki tarafa da yarar sağlayacak düzenlemeleri yapma iradesi gösterebileceği umudunu taşıyor.
Uzmanlar, Brüksel’de AB yönetimiyle temaslar olumlu sonuçlar verse de üye ülkeler konumundaki Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ise Türkiye aleyhine somut adımlar atılmasını engellemeyi sürdüreceğine de işaret ediyor.
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Mercan, hem Ankara hem de Brüksel için “ilişkileri tazeleme ihtiyacı” bulunduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıl ilişkilerde Doğu Akdeniz eksenli ciddi yıpranma yaşandığını kaydeden Mercan, neredeyse AB üyesi Yunanistan ile çatışma noktasına gelinmesinden Brüksel’in de rahatsızlık duyduğunu vurgulayarak, bu nedenle de AB üyeliği adayı ve NATO müttefiki Türkiye’ye yönelik Aralık ayında yaptırım kararı alınmadığını ifade etti. “Bir anlamda AB’den bekle-gör politikasına yönelik bir karar ortaya çıktı” diyen Mercan, bugüne kadar da yumuşama sinyalleri verilirken yine de 2021 yılında Türkiye’nin adeta dondurulmuş vaziyetteki AB üyeliğiyle ilgili fasılların açılması gibi adımlar beklememesi gerektiği görüşünde.
Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyesi olduğu koşullarda Türkiye lehine çok somut adımlar atılamayacağını söyleyen Mercan, ancak Ankara – Brüksel hattında diplomatik kanallar açık tutularak pek çok alanda işleyen mekanizmalar bulunduğunu ve bunun 2021 yılında olumlu bir atmosferde devam edeceği düşüncesini aktardı. Mercan, örneğin Türkiye’nin de “Hayır kabul etmeyeceğiz” tavrı sergilememesi durumunda AB’nin farklı alanlarda maddi destek yapma kararı alabileceğini, fonları açabileceğini söylüyor.
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydarol, 2021 yılında Ankara – Brüksel hattında yaptırımlar uygulanması gibi negatif bir gündem beklemediğini belirterek, ancak Türkiye’nin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düzeyinde sadece mesajlar vermekle yetinmemesi aksine AB’nin beklentilerini dikkate alarak eylemlerde bulunması gerektiğini söyledi.
Baydarol, Brüksel’in kendi yararını da gözeterek Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için 2021 yılı içerisinde adım atabileceği görüşünde.
Gümrük Birliği Anlaşması’nın nasıl yenileceğini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına turistik serbest dolaşım hakkı tanınması başlıklarına ekonomik açıdan bakmak gerektiğini vurgulayan Baydarol, “Mesela turizm açısından vize serbestisinden karlı çıkacak olan Avrupa Birliği olacaktır. İnsanlar Türkiye içerisindeki bazı pahalı turizm merkezleri yerine Avrupa’daki bazı yerlere gitmeyi tercih edebilecektir. Ekonomik açıdan bakıldığında Gümrük Birliği’nin yenilenmesi de vize serbestisi de hemen halledilebilir. Bugüne kadar siyasi gerekçelerle engellendi. Eğer Mart’ta yapılacak AB zirvesine kadar Türkiye pozitif gündem yaklaşımını sürdürürse bu iki sorun da kolayca aşılabilecektir” diye konuştu.
Sezgin, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda beklenti oluştuğunu, ancak Türkiye söz konusu olduğunda AB’de “aşırı bir politizasyon” yaşandığını belirten Mercan, Yunanistan’ın Türkiye’nin AB’yle Gümrük Birliği güncellemeye çalıştığı süreçte AB’nin karar alma mekanizmasını kilitlemeye devam edeceğini söyledi.
Benzer şekilde vize serbestisinde de Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın engelleyeceği rol üstleneceğini ifade eden Mercan, yine de “Türkiye – AB ilişkilerinde derman arayışları olduğunu” kaydetti.
Almanya’da Hristiyan Demokrat Parti’nin liderliğine Armin Laschet’in seçilmesine dikkat çeken Can Baydarol, bu durumda Almanya’nın Türkiye’yi AB içerisinde destekleme pozisyonunu sürdüreceğini kaydetti. Baydarol, AB’nin enerji ihtiyacı ve kuşak yol projesi bakımından Türkiye’yi kaybetmeyi göze almayacağını da söyledi.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin “şantaj” politikası izlediğini söyleyen Baydarol, “ikili sorunları AB sorununa dönüştürme politikası” yürütüldüğünü ancak yine de Almanya ve ABD gibi faktörlerle Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a geri adım attırabileceğini dile getirdi.