Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalık yaptığı açıklamada, tarıma verilen destekten çok daha fazlasının ithalata ve faiz ödemelerine verildiğini söyledi ve üretimin önemine değindi.
Daha önce de yazmıştık.
Tarıma destek ve üretimi artırmak kaçınılmazdır. Bu işi bilenler ve tarımla uğraşanlar da her zaman bu konuları dile getiriyor. Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik, şimdi neredeyse her ürünü ithal eden bir ülke konumuna geldik.
Önce Ahmet Atalak’ın açıklamalarından bir bölüm:
“Faiz ödemelerine ayrılan kaynak tarım desteğinin 7 katıdır. Tarım desteği 16,1 milyar TL, ama buğday, mısır, ayçiçeği, soya, pamuk, canlı hayvan ve kırmızı et ithalatına altı ayda ödenen 19 milyar TL’dir. Ekilmeyen araziler artarken, ithalatın gıda fiyatlarını düşüremediği açıktır. TÜİK, 31 Temmuz 2019 tarihinde yılın altı aylık dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre önceki yılın aynı dönemine göre 2019 yılının Ocak-Haziran döneminde gıda maddeleri ihracatı 8,4 milyar dolardan 8,2 milyar dolara geriledi. İthalat ise 7,2 milyar dolardan 6,3 milyar dolara geriledi. Gıda maddelerini üretmeye esas tarımsal ham madde ithalatı ise 3,3 milyar dolardan 2,8 milyar dolara geriledi. Bunda en etkili faktörlerin başında paramızın döviz karşısında değer yitirmesi gelmektedir. İthal ürüne ödediğimiz dövizin TL karşılığı ciddî anlamda artmış ve ithal ürünler daha pahalıya gelmeye başlamıştır. Buğdat ithalatında rekor kırılmıştır. Türkiye, geçen yıl 5,8 milyon tona ulaşan buğday ithalatı ile rekor kırmıştır. Bu kapsamda geçen yılın ilk altı ayı ile karşılaştırıldığında buğday ithalatımız 2,9 milyon tondan bu yıl % 24 artışla 3,6 milyon tona ulaşmıştır. Buğday ithalatında yeni bir rekora koşulmaktadır. Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacaktır. Geçen yıl 2,1 milyon ton ithalatla rekor kıran mısırda da ithalat artarak devam etmektedir. Geçen yılın altı aylık döneminde 1,8 milyon ton olan mısır ithalatı % 22 artışla 2,2 milyon tona ulaşmıştır. Aynı dönem için ayçiçeği ithalatındaki artış da 526 bin tondan % 68 artışla 886 bin tona ulaşmıştır. Buna karşın soya ithalatında % 12 ve pamuk ithalatında ise % 3 gerileme olmuştur. Elimizde kaynaklar var bunlarüretim için kullanılmalıdır. Tarıma 2018 yılında sağlanan destek 14,6 milyar TL’den % 10 artışla 2019 yılında 16,1 milyar TL’ye yükseltilmiştir. Aynı dönemde faiz ödemeleri için ayrılan kaynak 74 milyar TL’den % 58 artışla 117 milyar TL’ye yükseltilmiştir. Faiz giderleri için ayrılan kaynak tarım desteğinin tam 7 katıdır. Kaynaklar üretim için kullanılmalıdır. Tarımda yurt dışına bağımlılıktan kurtulmak, halkımıza makul fiyatla kaliteli ürünler sunmak için tarımın alt yapı sorunlarının ivedilikle çözülmesi, desteklenmesi ve çiftçinin pazarlama kanallarının kolaylaştırılması şarttır.”
Dikkat edilecek olursa Ziraat Mühendisleri Odası tarım konusundaki görüşlerini bu şekilde dile getiriyor. Ziraat Odaları Birliği’nden bugüne kadar yapılan açıklamalar da aynı görüşlerin kamuoyu ile paylaşıldığını görüyoruz.
Açık olan şu:
Üretici artık ürettiğinin karşılığını alamıyor. Bu nedenle zarar ediyor. Ekmekten ve biçmekten vaz geçiyor. Bereketli topraklar kaderine bırakılıyor. Girdi fiyatlarındaki artışların artık karşılanamayacak hale geldiğini söylemeyen kalmadı.
Hayvancılıkta da durumun farklı olmadığını görmekteyiz.
Et, süt ve ürünlerine hemen her ay gelmekte olan zamlar üretimin azlığından kaynaklanıyor. Zengin meraların da birer birer elden çıktığını görüyoruz Bu da hayvancılığın dibe vurmasına neden oluyor.
İthalata yönelen hükümet, ithal ettiği ürünlere çok büyük paralar ödemek durumunda kalıyor. Buna karşılık ithal edilen ürünlere olan talebin de giderek azalmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok:
Üretim olmayınca ürün olmuyor. Ürün azlığı pahalılığı ve enflasyonu getiriyor. Kaldı ki ithal edilen ürünler hem kalitesiz hem de sanıldığı gibi o kadar ucuza satılmıyor.
Yaşanmakta olan sorunları gidermenin tek yolu var, o da üretimi desteklemek ve artırmaktır. Bugüne kadar tarım konusunda alınan önlemlerin bir işe yaramadığı, yanlış politikaların ürünü olarak dile getiriliyor. Demek ki bir yerlerde yanlışlar yapılıyor.
Bunun için yapılması ve atılması gereken adımların neler olduğu da biliniyor. Zaten işin içinde olanlar da bunun nasıl olması gerektiğini anlatıyor ve raporlarını ortaya koyuyorlar.
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalaık’ın sıraladığı çözüm yollarını da bu nedenle önemsiyoruz.
.