Afrin konusunda rejim ile PYD arasında bir anlaşmanın yapıldığı ve rejim güçlerinin Afrin’e doğru hareket edeceği haberleri ortalığı karıştırmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ve Ruhani’yi arayıp “Rejim bu yola girerse sonuçları olur” demişti.
Afrin konusundaki kararlılığımız bizi yönetenlerce sıkça ifade ediliyor, uyarı üzerine uyarı yapılıyor.
Daha sonra yapılan açıklamalarda böyle bir durumun söz konusu olmadığı açıklandı.
Afrin’de yaşanan son gelişmelerle ilgili Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın,"Afrin konusunda rejim ile PYD/YPG anlaştı haberlerinin propaganda amaçlı olduğu açık. Fakat bu, bir takım gizli ve kirli pazarlıkların olmadığı anlamına gelmiyor. Kim ne yaparsa yapsın Zeytin Dalı Harekatı planlandığı şekilde kararlılıkla devam edecek ve hedefine ulaşacak" açıklamasını yaptı.
Burada duralım:
Suriye’de Esad’ın Rusya’nın bilgisi ve isteği dışında hareket etmesi mümkün değil. Kaldı ki Afrin gibi son derece önem taşıyan ve kritik bir yere rejimin askerlerini sokmaya kalkması büyük bir risktir ve bu riski Esad’ın taşıması da mümkün değildir.
Burada Rusya bir satranç oyunu oynamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın’ın açıklamalarından da böyle bir oyunun oynanmakta olduğunu anlıyoruz.
Daha açık ifade ile Türkiye test ediliyor.
Türkiye’nin kararlılığı, Afrin konusunda geri adım atmayacağının açıklanması hiç kuşkusuz etkili olmuştur.
Putin, Türkiye ile Amerikan ilişkilerinin yeniden onarılmaya başlandığı bir dönemde Afrin üzerinde böyle bir hamle yaparak Suriye’de ve bölgede başrol oyuncusu olduğunu ortaya koymak istemiştir.
Hürriyet Gazetesi’nden Sedat Ergin’in “Afrin’de hesaplar karışır mı?” başlıklı yazısının son bölümüne bakalım:
“Kuzey Suriye konusunda son günlerde ABD ile ilişkilerde girilen normalleşmeyi de dahil ederek, bütün gelişmeleri yan yana koyduğumuzda şu yönelişin uç vermekte olduğunu söyleyebiliriz: Gelişmeler, sanki A) Afrin’in rejime bırakılacağı, B) Menbiç’in Türkiye ile ABD’nin kontrolüne geçeceği ve C) PYD/YPG güçlerinin büyük ölçüde Fırat’ın doğusunda toplanacağı bir formata doğru evriliyor.”
Konu ile ilgili yazı ve yorumlar ard arda geliyor. Yazımızı ilgilendirdiği için Yeni Çağ Gazetesi’nden Murat İde’nin “Putin de mi kandırdı ne?” başlıklı yazısından bir bölüm:
“Orta Doğu oyununun aktörü bol.. Dolayısıyla atılan her adımın ince hesaplanması, bir adım sonrasına göre a, b, c planlarınızın köşede durması gerekiyor. Bu coğrafyada bin yıldır oynanan oyunların, zamanı değişiyor, aktörleri değişiyor, şartları değişiyor ama oyunun kendi değişmiyor. Esad yönetimi Rusya'nın izni olmadan 'Afrin'e giriyorum' diye açıklama yapmaz.. Hadi o yapsa, PYD o Afrin'den, elini kolunu sallayarak çıkmaz. Esad girecek mi, PYD çıkacak mı, yazının yazıldığı saat itibarıyla bilmiyoruz.. Ama bildiğimiz şu, ABD'ye arkamızı dönerek, Eeeey Trump diyerek müttefik olduğumuz Rusya, bu hamle ile bize parmak sallıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 'Bizi kimse durduramaz' diyerek bir çıkış yaptı.. Sonucu hep birlikte göreceğiz. Ama yazın şuraya, bu iş, “Putin beni kandırdı”ya gidiyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, "Afrin’deki durum, Şam ve Ankara’nın doğrudan diyalog kurmasıyla çözülebilir. Türkiye'nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yoluyla korunabileceğini düşünüyoruz” açıklaması da önemsenmelidir. Rusya, Türkiye ile Suriye arasında doğrudan temas kurulmasından yana tavır koyuyor. Türkiye ise, Esad ile görüşmemekte kararlı duruş sergiliyor.
Son bir not:
Esad’a bağlı bazı güçlerin Afrin’e sızma girişinde bulunması üzerine TSK’nın uçak ve top atışları ile bu grubu durdurması terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı ortaya koyuyor.
Bunun anlamı da şudur:
Türkiye’yi test etmeyin..