Yıllardır turizm konusunda yazdığımız yazılarda “bacasız sanayi, ekonomimizi düzlüğe çıkarır” demiştik. Turizmde yerimizi bulabilmemiz için de atılması gereken bazı adımların olduğunu sıralamış “sadece temenni ile, turist beklentisi ile sorun çözülemez” diye de vurgu yapmıştık.

Türkiye Turist Rehberleri Birliği (TUREB) Başkanı Ahmet Zeki Apalı, çevreyi koruyan, yerel halkın refahını gözeten bir sistem olan “ekoturizm” ile Türkiye’nin 81 ilinde turizm potansiyelinin ortaya çıkarılabileceğini söyledi ve “Türkiye’nin kurtuluş, çıkış yolu turizmdir, ekoturizmdir. 780 bin kilometrekarelik alanın her bir metrekaresi değerlidir, değerlendirilebilir.” dedi.

Türkiye’nin coğrafi ve kültürel açıdan muhteşem zenginlikleri bulunduğunu ancak bu değerlerin tam olarak değerlendirilemediğini belirten Apalı, “Turizmi 12 aya ve Türkiye geneline yaymak istiyoruz. Turizmin bugün Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılara, cari açığa da çare olabilir” ifadesini kullandı.

Sonrasını da kendisinden dinleyelim: “Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terör olayları nedeniyle sıkıntılar yaşandı. Aslında turizm bir yerde bunun da çözümü. Eğer biz turizmi bütün bölgelerimizde, illerimizde, Doğu, Güneydoğu’da da geliştirebilseydik bütün insanların refahına katkıda bulunacağı, kültürel geçişkinliklere, insanların birbiriyle iletişimine destek olacağı için terör bu derece oluşmazdı. Yaşadığımız sıkıntıları belki hiç yaşamazdık, belki de çok az yaşardık. Toplumsal gelişim, sosyal dönüşüm, ekonomik anlamdaki gelişme, refah düzeyinin artması, doğanın korunması gibi birçok açıdan baktığımızda turizm Türkiye’nin tek çıkar yoludur.”

Bizim üzerinde durduğumuz bir konu da turizmimizi 12 aya yaymak ve bunu da kalıcı hale getirmektir. (TUREB) Başkanı bu konuyu da gündeme taşıyor; “Turizmi 12 aya yaymak işsizlik sorununa da çare olacaktır. Çünkü turizmin birçok sektörü var, otellerde, seyahat acentelerinde çalışanlar, esnaf, yeme-içme, alışveriş, ulaşımda çalışanlar gibi. Buralara kısa süreli eğitimlerle desteklenerek ek istihdam yaratılabilir. Temel sorunlarımızdan birisi işsizlikse turizmi geliştirdiğimizde, 12 aya yaydığımızda bu soruna da aslında deva olmuş oluyor. Turizmde çalışanlar açısından en önemli sorunlardan biri iş güvencesinin olmamasıdır. Yani sezon kısadır, bazı yerlerde 3-5 aydır. En uzun olduğu yer iklim koşulları nedeniyle Antalya ise orada da çalışanlar 7 ay, bilemediniz 8 ay çalışabilir şanslıysa. Kalan 4 ayını da ücretsiz izinlerle veya dışarıda başka iş yaparak geçirir. Dolayısıyla bu güvenceleri olmadığı için sektörde belli deneyim kazanmış insanların saha, alan değiştirmesi çok yaşandığı için ciddi bir sirkülasyon var. Bu nedenle eğitimli, deneyimli, başarılı olabilecek kitleleri kaybediyoruz. O yüzden 12 aya yaymamız demek aslında o başarılı kitleyi de sektörde tutabilmek demek.”

Yazımızın başında da değindiğimiz gibi bu işler konuşma ile temenni ile olmuyor. Planlamayı iyi yapıp düğmeye basmak gerekiyor. Başkanın ifade ettiği ve gündeme taşıdığı ekoturizm hayata geçirilebilirse Türkiye hiç kuşkusuz bundan çok kazançlı çıkacaktır.

(TUREB) Başkanı Ahmet Zeki Apalı’nın ekoturizm konusunda söylediklerine de bakalım: “Ekoturizm şu an Türkiye’de kısmi olarak uygulanıyor. Mesela Bolu’da 300’ün üzerinde yayla, 200’ün üzerinde göl-gölet var. Hangimiz biliyoruz bunu, bilmiyoruz. Bazı köyler var ki insanlar kendiliğinden ekoturizme adım atmışlar. 15 sene önce 3-5 odalı mekanlar yapmışlar, köylü hanımların kendi pişirdiklerini yiyorsunuz, doğanın içindesiniz. Buradaki hata, dağınık. Yapılan işlemler de dağınık. Valiliklerin, belediyelerin bütçesi var ona göre kullanıyorlar, bu işlere yatırım yapan insanlar da kendi çaplarında harcamalar yapıyor. Hepsi birbirinden bağımsız. Türkiye genelinde bu sorunu çözmek için 10 birimlik bir kaynağa ihtiyaç varsa biz 15 birim harcıyoruz ama aynı sonucu alamıyoruz çünkü dağınığız. Bütün bu kamu kaynakları, özel sektör kaynaklarının bu işlere odaklanması için üst bir yönetimin, planlamanın olması ve ona göre de birbirine entegre edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin turizm potansiyelini çok büyük görüyorum. Ekoturizm erişebilirlikle entegre edildiği zaman Türkiye’nin önünü açacağına inanıyorum. Ekonomik, sosyal ve işsizlik anlamındaki sıkıntılarımızın devasının turizm olduğuna inanıyorum. Turizm adına Türkiye’nin geleceği parlak. Sadece gecikmeyelim, hızlı planlayalım. Sadece yabancı turist değil iç turizm de çok önemli.”

Özetleyelim:

Söylemler güzel, iç açıcı, umut verici. Ancak, bunları hep biliyor ve dinliyoruz. Hayata geçirmek gerekiyor. İçinde bulunduğumuz potansiyelin büyüklüğünü ve çeşitliliğini bilmeyen mi var?

Türkiye, eğer turizm alanında patlama yapabilirse bunun ekonomik açıdan önemi kadar, işsizliğin önlenmesinde de çok büyük payı olacaktır. Hele turizmi 12 aya yayabilirsek bu sektörden en az birkaç milyon kişiye iş kapısı aralanmış olur. Çünkü, turizm yan sektörlere de can simidi görevi yapıyor.

Türkiye, turizmde beklenen patlamayı yaparsa yılda en az 60-70 milyon turist kapımızı çalabilir. Bunun hayal olmadığının da altını çizmek istiyoruz.

(TUREB) Başkanı Apalı’dan son sözler:

“Herkes için erişilebilir turizm’ diye bir konsept oluşmaya başladı. Bu, Dünya Turizm Örgütünün geliştirdiği bir şey. Araştırmalarımızda Türkiye’de bu yönde atılım olmadığını gördük. Dünya turizm ligine çıkacağınız zaman dünyanın konuştuğu, tartıştığı noktalarda harekete geçmeniz lazım. İddialı olmanız için de bunu dünyada yapılandan daha hızlı yapmanız lazım.”

.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.