Geride bıraktığımız 2017 yılı çok sıkıntılı, stresli ve karamsar geçti. İçinde bulunduğumuz 2018 yılında bunların yaşanmaması dileğimizdir.
Genel kanı şöyle:
“Toplum giderek bölünüyor. Bölünmenin önüne geçmek için gereken adımlar atılmalı. Toplumu birleştirici, bütünleştirici söylemlere ihtiyacımız var. Türkiye’nin yığınla sorunu var. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için toplumun bölünmüşlüğünden değil, bütünleştirilmesinden geçeceğini herkesin bilmesi gerekir.”
İçinde bulunduğumuz coğrafya son derece sıkıntılı ve gelişen her olay bizi de yakından ilgilendiriyor. Sorunlarımızın artmasına neden oluyor. Her sıkıntının göğüslenebilmesi ancak birlik ve bütünlüğümüzle sağlanabilir. Geçmişte bunların örneklerini gördük.
Toplumu yoracak, daha da sıkıntılara sokabilecek atılan her adım bizi daha da çıkmaza sürükleyebilir. Bu nedenle bizi yönetenler ile muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin tam bir uyum, birlik ve bütünlük içinde hareket etmesi ve adımları atması gerekiyor.
Toplumun önündeki sorunların üstesinden gelmek mümkün mü? Hiç kuşkusuz mümkün. Bunun da nasıl sağlanabileceğini Genelkurmay Eski Başkanlarından Orgeneral İlker Başbuğ şöyle dile getiriyor: “Türkiye'nin önündeki sorunları çözebilme imkanı her zaman vardır. Önemli olan toplumu; “milli ve toplumsal menfaatlerin”, “kişisel menfaatlere” üstün olduğu bir anlayış çerçevesinde ve “ortak değerler” etrafında bütünleştirebilmektir.”
Görebildiğimiz kadarı ile çok önemli bir mesaj veriyor.
Siyasi zıtlaşmalardan çok zararlar gördük. Toplumun da tepkisini çeken bu zıtlaşmalardan artık uzak durmamız gerektiğinin de altını çizelim.
Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2017 yılını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Başbuğ, kişisel internet sitesinden yayımladığı “Yeni yıla girerken” başlıklı yazısında, 2017 yılını “sorunlar yılı” olarak değerlendirdi. İlker Başbuğ’un değerlendirdiği bu yazısını önemli buluyoruz. Bu nedenle Başbuğ’un yazısından bazı alıntıları da sizlerle paylaşmak istedik:
– 2017 akıllarda “sorunlar yılı” olarak yer aldı. Sorunların başında, toplumun neredeyse her konuda ciddi şekilde “bölünmüş” olması gelmektedir. Geçen yılın son tartışma ve bölünme konusu 696 sayılı KHK oldu. Bu kararnameye toplumdan yüksek sesle çok kuvvetli itirazlar yükseldi.
– Bu itirazların büyük bölümünün samimi olduğu kabul edilebilir. Buna rağmen, bu konu adeta “siyasi bir zıtlaşmaya” dönüştürüldü.
– 2018'de de aynı durumlar yaşanmaya devam edecek mi? Toplumda bu bölünmüşlük “bilinçli” bir şeklide mi yaratılıyor?
– Ancak unutulmasın ki; toplum 2017'de yaşananlardan bıktı, yoruldu ve karamsarlık içine girdi. Toplum isteğinin karşılanması ve Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunların çözümlenmesi, 2018'de Türkiye'nin farklı bir görüntüye girmesi ile gerçekleştirilebilir.
– Toplumu sadece belirli düşünceleri kabul edecek şekilde parçalayıp, kutuplaştırarak, “ötekini” yaratarak 2018'de sorunların çözümlenmesinde başarılı olunabilir mi?
– Sadece kendi “taraftarlarını” görerek, toplumun grupları arasındaki köprüleri yok ederek, sorgulayan kişileri “hain” veya “onlardan biri” diye isimlendirerek sorunların çözümlenmesinde başarılı olunabilir mi?
– 2018'de; Türkiye'nin önünde sorunlar bulunmaktadır. Artık, bu resim görülmelidir. Sorunlardan çıkışın birinci yolu toplumun “bölünmüşlüğünden” değil, toplumun “bütünleştirilmesinden” geçmektedir. Ancak, bu şekilde Türkiye 2018'de başarılı olabilir. İçeride “iç kale”yi sağlamlaştıran Türkiye, “dış sorunlardan” da başarı ile çıkabilir.
– Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: “Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder.”
– Türkiye'nin önündeki sorunları çözebilme imkanı her zaman vardır. Önemli olan toplumu; “milli ve toplumsal menfaatlerin”, “kişisel menfaatlere” üstün olduğu bir anlayış çerçevesinde ve “ortak değerler” etrafında bütünleştirebilmektir.
Özetleyecek olursak; Sorunlarımızın çözümünü de kendimizde aramalıyız. Siyasi zıtlaşmalardan uzak, birlik ve bütünlüğümüzü koruyarak her sorunun üstesinden gelebileceğimiz bilinci içinde olabilmeliyiz. Geçmişte yaşanan sıkıntılarda ortaya koyduğumuz bu başarılar bugün de bize örnek olabilmelidir.